Ahmet Türk 33 şehidi hatırlattı
Abone olKapatılma davası devam ederken Ahmet Türk de Meclis'te konuştu. 7 şehit için başsağlığı diledi ama 33 şehidi de hatırlattı.
DTP'nin kapatılma davası Anayasa Mahkemesi'nde esastan
görüşülürken Ahmet Türk de Meclis'te grup toplantısında
konuştu.
Türk sözlerine başsağlığı dileyerek başladı. İlk olarak Diyarbakır'da öldürülen üniversite öğrencisi için, ardından PKK'lıların attığı molotof kokteyli nedeniyle yanarak hayatını kaybeden Serap için ailelerinin acısını paylaştığını söyledi.
Son olarak da sözü Tokat'da şehit olan 7 askere getirdi. Onların acısını da paylaştıklarını söyledikten sonra bunun bir provokasyon olduğunu söyledi ve 33 şehidi hatırlattı. "1993 yılında yine barışçıl bir sürecin gerçekleştirilmesi için parlamentoda yoğun çabalar sarf edildi. Ama bildiğiniz gibi 33 askerin öldürülmesiyle birileri bunu durdurmak için düğmeye bastı. " dedi.
93 YILINDA DA 33 ASKER ÖLDÜRÜLDÜ BARIŞ BİTTİ
Ahmet Türk şunları söyledi:
Acı kayıplarımız için başşağlığı dilemek istiyorum. 2 gün önce
Diyarbakır'da bir üniversiteli öğrencimiz demokratik bir eylem
sırasında polis tarafından hedef gözetilerek öldürüldü.
Yine dün hastanede tedavi gören Serap hayatını kaybetti. Ailesine
başsağlığı diliyoruz.
Ve akşam saatlerinde aldığımız acı haber... 7 asker provokasyon
olduğu gün gibi aşikar bir pusuda öldürüldü. Ailelerinin acılarını
paylaşıyoruz.
1993 yılında yine barışçıl bir sürecin gerçekleştirilmesi için
parlamentoda yoğun çabalar sarf edildi. Ama bildiğiniz gibi 33
askerin öldürülmesiyle birileri bunu durdurmak için düğmeye bastı.
Bugün olan olaya baktığımızda o günleri hatırlıyoruz. Kamuoyunun bu
provokasyonu derinden görmesini temenni ediyoruz.
KAPATMA DAVASI TÜRKİYE İÇİN BİR SINAV
Şu anda partimiz hakkında kapatma davası görüşülüyor. Elbette
karar mahkemenindir. Verilecek karar Türkiye'yi bir bütün olarak
etkileyecek. Hiçbir hukuki ilke demokratik bir partinin
kapatılmasını meşru göremez, görmemelidir...
DTP'yi kapatma davası Türk demokrasisi açısından bir sınav
olacaktır. Aynı zamanda Türkiye'nin demokrasisinin rotasını da
belirleyecek. Parti kapatmakla hangi sorun çözüldü. Parti
mezarlığına getirmekten başka neye yaradı. Kürtlerin partilerini
kapatarak Kürtleri taleplerinden vazgeçirebildiniz mi? Ülkemiz
farklı düşüncelere tahammül edemeyen bir ülke olarak anılmadı mı?
Bu yasakçı zihniyetin sorunu olarak ülkemizi çeteler esir almadı
mı?
Partimiz kapatılırsa Meclis'te kalmamızın da bir anlamı kalmayacak
ama halkımızla birlikte demokrasi için çalışacağız.
AÇILIMDAN ÇIKMAK İSTİYOR, BİZİ BAHANE EDİYOR
Hükümetin açılım konusundaki yaklaşımını değerlendirmek
istiyorum. Hükümet açılımı biz istemiyormuşuz gibi bizi hedef
gösteriyor. Peki biz olmasak açılıma adım atılır mıydı? Bu halk her
şeyi anlıyor.
Ağustos'ta yapılan bir nezaket görüşmesi haricinde bizimle açılım
hakkında tek bir görüşme bile yapılmamıştır. Meclis çatısı altında
milletin temsilcisi yok mu? Sormazlar mı? Onları muhatap
almıyorsan, milleti nasıl muhatap alacaksın?
Yine şunu söylüyorlar. Güya açılıma destek vermiyormuşuz, sekteye
uğratıyormuşuz. Hükümet tamamen kendi dar çıkarlarıyla konuyu ele
aldığı için işin içinden çıkamaz hale geldi. Yol yakınken çıkmak
istiyor. Hedef tahtası arıyor. Bizi sorumlu ilan ediyor. Oysa 2,5
yıldır tüm demokrasi sorunları hakkında söz sahibi ve proje
sahibiyiz... Her kesimden ezilen, hor görülen yurttaşlarımızın sesi
soluğu olduk, Meclis'e taşıdık.
AKP sözcüleri bile bu ülkede asimilasyonun daniskası yapılmış
diyor, dizboyu ırkçılık olmuş diyor... Şimdi hükümet yapılanlara
katliam diyor, Seyit Rıza'nın idam sehpasındaki son sözlerini
hatırlatıyor. 'Bu bir kerbaladır!' diye... Ama bunu ülke gündemine
biz getirdik.
12 Eylül darbecilerinin yargılanması için önerge veren biz değil
miyiz? Bunu engelleyen AKP değil mi? Silahlı Kuvvetlere darbe
yetkisi veren kanunun değiştirilmesini DTP teklif etmedi mi?
Ergenekon açığa çıkmışsa, halkımızla verdiğimiz mücadelenin yardımı
yok mu?
ONLARCA ÇÖZÜM SUNDUK, ÇÖZÜMÜNÜZ NEDİR
DİYOR?
Terörle mücadele kanunu kapsamında çocuklarımız bile terörist ilan
edildi. Yüzlerce çocuğumuz taş attı diye yargılandı, hüküm giydi.
Bunun değişmesi için ilk kez biz önerge verdik. Hükümet ise daha
yeni ve açılım diye bu kanunla ilgili harekete geçti. Sonra dalga
geçer gibi kendi vazgeçti. Hükümet kendi açılımını kendi bitirmeye
çalışıyor, suçu da bize atmaya çalışyor.
Bu önergelerimiz Meclis gündemine alınmadı. Şimdi sayın İçişleri
bakanı çözümünüz nedir diyor. O kadar çözüm önerisi sunacağız,
sonra bunlar çözüm önermiyor diyeceksiniz. Bu bir haksızlıktır.
Verdiğimiz önergelerin yarısını bile yapsanız, açılımın içini de
doldururdunuz. Biz mi açılıma karşı çıkıyoruz, yoksa hükümet mi?
Hükümet gerçek bir açılımdan kaçıyor, ama kaçamayacaklar. Bu halk
gerçek açılımın peşine düşecek. Kimse engelleyemeyecek. AKP olsa da
olmasa da açılım olacak.