Ahmet Sever'in Cumhuriyet röportajındaki olay sözleri
Abone olAhmet Sever kitabının ardından bu kez Cumhuriyet Gazetesi'ne verdiği röportadaki sözleri ile olay oldu. Erdoğan'ı bu kez doğrudan hedef alan Ahmet Sever , Mustafa Varank hakkında da ithamlarda bulundu.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 12 yıl boyunca
danışmanlığını yapan Ahmet Sever, Cumhuriyet gazetesine verdiği
röportajla twitterı salladı.
TT listesine giren Ahmet Sever'in açıklamalarının zamanlaması manidar oldu. Sözlerinin Gül'ü bağlamayacağını söylese de her satırda doğrudan Erdoğan'a savaş ilanında bulundu.
22 Mayıs'ta yapılacak olan AK Parti kongresi öncesinde gelen bu açıklamalar Abdullah Gül'ü yine tartışmaların odak noktasına yerleştirdi. Ahmet Sever'in Gül'ün işaretiyle konuştuğu yönünde kanaatlar var.
Mustafa Varank hakkında konuşan Ahmet Sever 'AK Trollerinin onun yönetiminde olduğunu' iddia etti. İşte Ahmet Sever'in o iddiası;
-Recep Tayyip Erdoğan’ın o sindirme, korkutma yöntemini
desteklemek, etkinleştirmek için bir troll sistemi kuruldu. Bülent
Arınç’ın, Abdullah Gül’ün, Hüseyin Çelik’in, Sadullah Ergin’in
başına gelenlere bakmak gerek. En küçük eleştirinin ardından hemen
harekete geçiliyor, bir mitralyöz gibi kurşun yağmuruna tutuluyor.
Öyle bir yapı kurulmuş ki, pek çok insan konuşmayı göze alamıyor.
Çünkü ağzını açıp tek kelime ettiğinde müthiş bir saldırıya hedef
oluyorsun.
-Kim oldukları, kimler tarafından yönlendirildikleri belli. Öğrenildi. Bugün de baktığınız zaman AK trollerin İstanbul’da değişik yerlerde büroları var. Merkez olarak oralar kullanılıyor. Ve Saray’dan yönlendiriliyor bu AK troller. Talimatlar oradan geliyor. Edindiğim bilgiye göre de bütün bu operasyonu yürüten Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Varank.
MUSTAFA VARANK'TAN FETİH SURELİ MESAJ
Mustafa Varank'tan bu açıklamalara doğrudan bir yanıt yerine ayetli bir karşılık geldi. Varank, Fetih suresi 29. Ayetini paylaşıp yorumsuz kaldı. İşte Mustafa Varank'ın paylaştığı Fetih Suresi;
ERDOĞAN HAKKINDAKİ SÖZLERİ
Ahmet Sever'in Erdoğan hakkında söyledikleri inanılmaz sert ve ağır. Açık ve aleni bir savaş ilanı olarak yorumlanan ithamlarından bazıları şunlar oldu;
-Bugün maalesef Türkiye’nin yarısı kendisini, kendi ülkesine yabancı hissetmeye başladı. İktidar, özellikle Kürtlerin, liberallerin, laiklerin ülkelerine olan aidiyet duygusunu yok ediyor. Bu, insanları kendi ülkelerine karşı yabancılaştırıyor. Belki de meselenin en vahim ve tehlikeli kısmı bu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin yarısını depresyona soktu.
-Cumhurbaşkanı yüzde yüz biat istiyor. Yüzde 99 biat yetmiyor. Dediklerinin yüzde 99’unu yapıp birini yapmazsanız bitiyorsunuz gözünde. Davutoğlu bu süreçte pek çok sınavdan geçti ve aslında hepsini kabullendi. MKYK ve Bakanlar Kurulu oluşturulurken, neredeyse tamamını Cumhurbaşkanı belirledi. Dolayısıyla bunları içine sindirip bugün olanlara şaşırması tuhaf.
-Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şöyle bir yöntemi var. Eziyor, korkutuyor, bir anlamda karşısındakinin kişiliğini değersizleştiriyor ve sonra kendisine bağlıyor. Temel unsur sindirme ve korkutma.
-Artık iş öyle bir noktaya gelmiş ki, MKYK toplantısına katılan bir kişiden dinledim. Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakan olduğu dönemde bir MKYK toplantısında üyelerden biri şunu söylemiş: “Efendim bizim istişareye ihtiyacımız yok bizim istihareye ihtiyacımız var. Siz istihareye yatacaksınız, gelip bize söyleyeceksiniz. Biz de onu harfiyen yerine getireceğiz.”