Ahmet Özhan'a fahri doktora
Abone olÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Ahmet Özhan’a Türk müziğine katkıları dolayısıyla fahri doktora unvanı verdi.<br/>Çanakkale Onsekiz Mar...
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Ahmet Özhan’a Türk müziğine
katkıları dolayısıyla fahri doktora unvanı verdi.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Senatosu, Ahmet Özhan’a Türk
müziğine besteleriyle yaptığı hizmetlerden ve geleneksel sanat
müziğinin korunarak gelecek kuşaklara taşınmasındaki katkılarından
dolayı fahri doktora unvanı verdi. Çanakkale Onsekiz Mart
Üniversitesi Troia Kültür Merkezi’ndeki törene Vali Vekili Hüseyin
Kulözü, ÇOMÜ Rektörü Sedat Laçiner, akademisyenler ve öğrenciler
katıldı.
ÇOMÜ Rektörü Sedat Laçiner, “ÇOMÜ, belli bir alanda eğitime,
bilime, insanlığa üstün hizmetleri olmuş, bilime görüşleri ve
faaliyetleriyle katkı sağlamış kişilere fahri unvanlar vermektedir.
Sayın Ahmet Özhan bu şartları fazlasıyla yerine getirmiş, Türk
sanatının abide isimlerinden biridir. Türk kültürünün korunması ve
geliştirilmesinde büyük katkıları bulunan Özhan’a senatomuzun oy
birliğiyle fahri doktora vermeyi kararlaştırdık. Kendisi artık ÇOMÜ
bilim eğitim ailesinin bir parçası olmuştur” dedi.
Ardından sahneye davet edilen Ahmet Özhan’a, akademik kıyafeti
Rektör Prof. Dr. Sedat Laçiner ve Filiz Akbulut tarafından
giydirildi. Özhan’a fahri doktora beratı Rektör Laçiner tarafından
verilirken, Vali Vekili Hüseyin Kulözü ise Şehitler Abidesi
minyatürü hediye etti.
Ahmet Özhan, “Bendeniz 45 yılı bulan profesyonel sanat hayatımda,
ekmeğini yediğim, suyunu içtiğim, havasını soluduğum, canımdan çok
sevdiğim ülkemin kültürüne hizmet etmek için yaşadım. Bu musiki
dalında temayüz etti. Bizim musikimiz, bu topraklarda yaşayan 2 bin
yıllık devlet geleneği olan, cumhurbaşkanlığı forsunda 16 yıldızı
taşıyan, yani 16 entelektüel yapının oluşmasını başarmış ve
dönüştürmüş olan Türk milletinin duygu ve düşüncelerini en estetik
ve latif bir şekilde açığa çıkartn bir sanat dalıdır. Böyle bir
hizmeti Cenab-ı Hak bana nasip ettiği için şükrediyorum. Hem
estetik hem melodik hem de anlam itibarıyla insana kulağından
beynine ve gönlüne en kestirme şekilde sirayet eden bir sanatı
lütfetmiş Cenab-ı Hak. Bunu öğrenmeye, araştırmaya ve insanlarla
paylaşmaya çalıştım. Musiki beşikten mezara bir olaydır. Anne
karnından dünyaya geliriz, kulağımıza ezan okunur, melodisi vardır.
Anamızın kucağında, ayağında sallanırız, ninni dinleriz, hicaz
makamındadır. Hayatın bütün sürecinde musiki vardır. En son
durağımız olan kabrimize koyarlar, yine başucumuzda Kur’an-ı Kerim
okurlar ve melodisi vardır. Musiki böyle aziz bir elemandır.
Musikiyi icra etmek de bir ibadettir” dedi.
(İHA)