Ahmet Kaya, ''Ben 3 tane şerefsizin yüzünden ülkemde arabama bile binemedim'' dedi ama Hürriyet gazetesi bu sözleri aynen şöyle verdi: ''Şerefsizlerin ülkesinden arabamı bile alamadım' Şu anda Habertürk gazetesinin genel yayın yönetmenliğini yapan Fatih Altaylı söylenmeyen sözlerden yola çıkarak, ''Parayı veren Ahmet'i alır'' diye bir yazı yazdı. Ve domino taşları gibi medyadaki haberler büyüdükçe büyüdü... ''Tarihimizde pek çok örneği bulunan, bugün de gayet olağan bir şekilde sürüp giden linçler silsilesi, Türkiye'de sürekli bir linç rejiminin varolduğunu düşündürüyor. Hepsinin bahanesi ya da hedef aldığı kesimler, isimler birbirine benziyor. Bunlar eskiden azınlıklar, daha yakın zamanda Aleviler, komünistler olurdu; şimdilerde linç, PKK'yı bahane ederek Kürtlere yöneliyor. Linçleri besleyen tarih anlatısı, millî eğitimden itibaren resmî ağızlarca yaygınlaştırılan düşmanca ırkçı-etnisist söylemler barındırıyor.'' (Tanıl Bora - Türkiye'nin Linç Rejimi) Ahmet Kaya 12 Şubat 1999 yılında Magazin Gazetecileri Derneği'nin ödül töreninde sahneye çıkıp sadece "Şu anda hazırladığım ve önümüzdeki günlerde yayımlayacağım albümde bir Kürtçe şarkı söyleyeceğim ve bu şarkıya bir klip çekeceğim. Aramızda bu klibi yayımlayacak yürekli televizyoncular olduğunu biliyorum, yayımlamazlarsa Türkiye halkıyla nasıl hesaplaşacaklarını bilmiyorum" demişti. Ve bu sözlerin ardından Ahmet Kaya linç edilmek istendi ve törenden birkaç dostunun ve garsonların koruması eşliğinde çıkarıldı. O gecenin ardından Ahmet Kaya'ya bazı medya kuruluşlarında da saldırı başladı. Bazı gazeteler yalan haber ve provokatif başlıklarla Kaya'yı daha da zor duruma soktu. Ahmet Kaya Haziran 1999'da Türkiye'den ayrılmak zorunda kaldı. Paris'te yaşamaya başlayan Kaya yalnız bırakılmıştı. 2000 yılında 'Hoşçakalın Gözüm' albümünün kayıtlarını hazırlarken kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Kürtçe şarkısı 'Kerwan' bu albümde yer aldı.