Ahmet Kaya, bundan tam 11 yıl önce bugün 16 Kasım 2000 tarihinde, geçirdiği kalp krizi ile hayata gözlerini yumdu. İşte, ülkede hep tartışmalarla hatırlanan ama yaptığı müzikle de herkesin büyük beğenisini toplayan Ahmet Kaya’nın hayat hikayesi… Sanatçı, 28 Ekim 1957’de Malatya’da dünyaya geldi. İşçi bir babası olan Kaya, ailenin beş çocuğundan en küçüğüydü. Müziğe babasını aldığı ve üzerinde kendi vesikalı fotoğrafının olduğu bir bağlama ile başladı. 24 Temmuz İşçi Bayramı’nda daha 9 yaşındayken sahneye çıktı, babasının işçi arkadaşlarına konser verdi ve bu onun için unutulmaz bir anı oldu. Okuldan kalan zamanlarda, bir plakçılık yapmaya başladı. Orta 2’de iken okulu bırakıp ailesi ile birlikte İstanbul’a geldi. Ardından da farklı işlerde çalışarak ailesinin geçimine destek oldu. 16 yaşında yasadışı afiş basmaktan hapse atıldı. Daha sonra birkaç arkadaşıyla birlikte Halk Birimleri Derneği'nin çalışmalarına katıldı. Bu çalışmaları sırasında çeşitli etkinliklerde bağlama çalmaya devam etti. Boğaziçi Üniversitesi'nde yapılan bir etkinlikte Ruhi Su ile tanışma fırsatı buldu ve Mahsus Mahal isimli Ruhi Su türküsünü söyledi. 12 Eylül darbesi, birçokları gibi onun da hayatını değiştirdi. Neredeyse tüm arkadaşları tutuklanan Ahmet Kaya bu dönemde, duygularını dizeler döktü ve sayısız beste yaptı. Siyası karışıklıkların yaşandığı o dönemde, tehlikeli bulunan bestelerini albüm yapacak bir plak şirketi bulamadı ama şarkıları dilden dile yayılmaya başladı. 1978 yılında Gelibolu'da askerlik yaptı, bu arada askeri orkestrada müzik çalışmalarına devam etti. Askerlik dönüşü Emine Kaya ile evlendi ve 1982 yılında kızları Çiğdem doğdu. 1987’de kızı Melis’in dünyaya gelmesi ile ikinci kez baba oldu. ‘An Gelir’ albümü ile liste başı olan Ahmet Kaya’nın müzik tarzı da o yıl adlandırıldı. Tarzı, Özgün Müzik’ti... 90’lı yıllarda şarkıları ile kitlelere ulaşan Ahmet Kaya’nın başı dertten kurtulmadı. Şarkı sözleri yüzünden, mahkeme koridorları hayatının ve şarkılarının bir parçası oldu. Magazin Gazetecileri Derneği tarafından, 98 yılının En Başarılı Sanatçısı seçilen Ahmet Kaya, ödülünü almak üzereye sahneye çıktı ve yaptığı “Ben bu ödül için İnsan Hakları Derneği’ne, Cumartesi Anneleri’ne, tüm basın emekçileri ve tüm Türkiye halkına teşekkür ediyorum. Şu anda hazırladığım ve önümüzdeki günlerde yayımlayacağım albümde bir Kürtçe şarkı söyleyeceğim ve bu şarkıya bir klip çekeceğim. Aramızda bu klipi yayınlayacak yürekli televizyoncular olduğunu biliyorum, yayınlamazlarsa Türkiye halkıyla nasıl hesaplaşacaklarını bilmiyorum” konuşmasının ardında salonda bir sessizlik oldu ve ardından aralarında birçok ünlü ismin bulunduğu kişiler tarafından eşi Gülten Kaya ile oturduğu masaya çatal, bıçak yağdırıldı. Bu sözlerin ardından Vatan haini ilan edilen Ahmet Kaya, o gece bahsettiği Kürtçe şarkısını stüdyoda kaydettikten sonra bir daha ülkesine dönmemek üzere Paris’e yerleşti. Vatanını terk ettiği o günü ise ‘Sürgün Acısı’ şarkısındaki şu dizelerle anlattı… İki damla gözyaşımla Satıldım pazarlarda Kırdılar yüreğimi Kırdılar azarlarla Sürgünlere yolladılar Sabah dörtte yağmurlarla Ben yandım Siz yanmayın Allah aşkına 16 Kasım 2000 yılında Paris’te geçirdiği kalp krizinin ardından eşinin yanında hayata gözlerini yumdu. Kendisi gibi ülkesini terke etmek zorunda kalan ve Paris’te hayatını kaybeden Yılmaz Güney’in Père-Lachaise’deki mezarının yanına defnedildi. 43 yıllık hayatından geriye, hafızalara kazınan 18 albüm ve 200’e yakın şarkı kaldı…