Ahmet Hoca bizi Osmanlı'ya götür!

Partisinin kongreleri nedeniyle il il dolaşan Ahmet Davutoğlu dün Van ve Eskişehir'deydi. Van ziyaretinden sonra Eskişehir yolunda kendisiyle bir süre sohbet etme ve soru sorma şansı bulduk.

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Partisinin kongreleri nedeniyle il il dolaşan Ahmet Davutoğlu dün Van ve Eskişehir'deydi. Van ziyaretinden sonra Eskişehir yolunda kendisiyle bir süre sohbet etme ve soru sorma şansı bulduk.

O sohbetin detaylarına girmeden önce Van ve Eskişehir'de şahit olduğum, ancak medyaya pek yansımayan detayları sizinle paylaşmak isterim izin verirseniz.

Okuyanlar hatırlayacaktır.

24 Kasım tarihinde yazdığım "Erdoğan Davutoğlu'nu aratıyor mu?" başlıklı yazıda, "Erdoğan Cumhurbaşkanı olmaya karar verip koltuğu Ahmet Davutoğlu'na bıraktığında, herkesin kafasını aynı soru meşgul ediyordu. Darbecilere darbe yapan, dünyaya meydan okuyan, kimseye eyvallahı olmayan Erdoğan'dan sonra Davutoğlu nasıl bir yönetim şekli gösterecekti? Geride bıraktığımız 3 aylık süreç gösterdi ki "Erdoğan'dan sonra ülkenin ve AK Parti'nin hali ne olur?" diyenler gereksiz bir kaygı yaşamı" demiş ve bu kaygıyı gideren çalışmaları alt alta sıralamıştım.

Dün Van yolunda bu kaygının yerini, muazzam bir inancın aldığına tanıklık ettim.

Van'da herhangi bir provokasyon veyahut saldırı olma ihtimaline karşı ciddi önlemler alınmıştı. Davutoğlu'nun ekibi de herhangi bir provokasyona imkan vermemek için ziyareti kısa tutmuştu.

Ancak beklenenin aksine binlerce insan Başbakan'ı karşılamak için adeta yollara dökülmüştü.

Kamouyu daha önce Erdoğan'ın protokol dışına çıkarak yaptığı ani hareketlere alışmıştı. Bazen aracını en olmadık yerde durdurur simitçiden simit alırdı. Kimi zaman ise herhangi bir evin kapısında durup, çay içerdi.

Dün Ahmet Davutoğlu'nun bu sıradışılığı bir adım daha ileri götürdüğüne şahit olduk.

Halkı selamladığı Başbakanlık otobüsüne talimat verip yolun sağına çektirdi ve koruma bariyerlerini aşarak bir anda halkın arasına karıştı. Uzaktan izlediğimiz Davutoğlu'nun yüzünde en küçük bir tereddüt veya endişe yoktu. O an tek amaç, kendisine el sallayan kalabalıktakilere dokunmak ve onları dinlemekti.

Diyarkabır'da çocuğu dağa kaçırılan anneyi uzun uzun dinledi, etrafını saran çocuklarla şakalaşıp oyuncak dağıttı. Kendisini il kongeresinin yapıldığı Van Fuar ve Kongre Merkezi'ne heyecan içinde bekleyen partililerle buluşması ise hem çok anlamlı, hem de çok duygusaldı.

Erdoğan'ı  "Yeni Türkiye" yolunda kendilerine kaptan olarak seçen AK Partililer, Davutoğlu ile çok daha büyülü bir yolculuğa çıkacağına inanıyor.

O rüyanın adı, Osmanlı İmparatorluğu...

Onbinlerin hep bir ağızdan çığlık çığlığa haykırdığı, "Ahmet Hoca bizi Osmanlı'ya götür" sloganları dün uzun süre kongre salonunun duvarlarını dövdü.

Türk siyasinde bugüne kadar sadece sevilen liderler ön isimleriyle veya çok özel lakaplarla anıldı. Ve bu halk ismiyle hitap ettiği hiç bir lidere, çok vahim hatalar yapmadığı sürece arkasını dönmedi. Özal "Tonton Baba" lakabıyla nam saldı, Ecevit, "Karaoğlan" olarak sevildi.

Son 12 yıl AK Parti'ye önderlik eden Erdoğan, bu liderler içinde en fazla ünvana sahip olan isim oldu. Kah, "Uzun adam" olarak isimlendirildi, kah "Milletin adamı" olarak nam saldı. Halkın geniş kesimi onu ailesinden biri gibi gördüğü için, "Tayyip" diyerek bağrına bastı.

Davutoğlu şu kısacık süre içinde dokunduğu ve konuştuğu herkeste duygusal bir iz bırakmış olacak ki bu ünvana belki de herkesten daha hızlı bir şekilde ulaşan son isim oldu.

"Dik dur eğilme, bu millet seninle" diyerek Erdoğan'ın arkasında saf saf dizilenler bu kez, "Başbakan Ahmet, vatan sana emanet" diyerek ve "Bilge adam" sıfatını yakıştırarak yeni liderine olan sadakatini ve inancını gösteriyor.

Bazıları bu yazıyı "Davutoğolu güzellemesi" olarak görebilir. Onlara peşinen şunu söyleyeyim.

Şu yazdıklarım bir temenni değil tahmin.

AK Parti'nin Erdoğan sonrası çözüleceğini hayal edenleri, önümüzdeki seçimlerde yeni bir hüsran bekliyor.

Gelelim uçaktaki sohbetin ayrıntılarına...

İnternet medyası temsilcilerinin ve benim sorduğum sorulara aldığım cevapları okuyabilirsiniz.

Eğer bu görüşmeden sen nasıl sonuçlar çıkardın diye soruyorsanız...

Özetle şunu söyleyebilirim.

2015 yılında Türkiye'nin parçalanacağını ve çözüleceğini düşünenlerin aksine, sorunların birer birer çözüldüğü bir yıl bizleri bekliyor. Kürt ve Alevi sorunun olmadığı, paralel yapının ise tarumar edildiği bir yıl bizi bekliyor.

Hep söylüyorum, yine tekrar edek yazıyı noktalayayım.

Davutoğlu Erdoğan gibi gürlemiyor ama, milli iradeye zarar vermeye çalışanları cezalandırma konusunda Erdoğan'dan geri kalır bir yanı yok!