Ahmet Hakan'ın türban kabusu
Abone olAhmet Hakan, gördüğü ilginç rüyayı anlattı. Rüyasında türbana çözüm bulunmasını gören Hakan, nasıl kalktığını bilemedi.
Ahmet Hakan, rüyasında türban sorununa çare bulunduğunu gördü.
Hakan'ın rüyasına Reyhan Görtuna girmişti. Hakan, "Reyhan
Gürtuna’nın şapkası rüyama girdi" diyerek konuya
girdi.
LÜTFEN ‘Hayırdır inşallah’ deyin.
Çünkü sizlere dün gece gördüğüm rüyayı anlatacağım:
Rüya bu ya, güya ben üniversitede öğrenciyim.
Üniversite öğrencilerine özgü esrik ruh hali ve kayıtsız
alışkanlıkla okula geliyorum.
Kapıdan girdiğim andan itibaren o gün okulda bir tuhaflık olduğunu
inceden seziyorum.
Herkeste tatlı bir heyecan, sevinçli bir telaş...
Anlamadığım bu tuhaf durumu çözmek için etrafa kulak kabartıyorum;
her yerde ‘Türban sorunu çözüldü’ cümlesini duyuyorum.
Sonra herkesin aynı mevzuyu konuştuğunu fark ediyorum.
Öğrenciler birbirlerine ‘Türban sorunu çözüldü’ diye ‘günün
haberi’ni veriyorlar.
‘Ne? Türban sorunu çözüldü mü? Nasıl olur bu?’ diye haberi atlamış
olmanın telaşı ve tarihe tanıklık etmenin heyecanıyla
kekeliyorum.
Hiçbir şeyden haberim olmamasından garip bir zevk aldığını fark
ettiğim okulun en gıcıklarından bir öğrenci, alabildiğine ‘fırlama’
bir edayla şöyle diyor:
‘Hey dostum! Senin de hiçbir şeyden haberin yok. Etrafa bir
baksana.’
Hemen etrafa bakıyorum.
Bir de ne göreyim:
Etraf çeşitli boy ve kiloda onlarca Reyhan Gürtuna kaynıyor.
Pembe, beyaz, mor, koyu mavi korkunç şapkalar ve şapkaların
altından kendini belli eden -tabii en az şapkalar kadar korkunç-
eşarplar.
Ve bütün Reyhan Gürtuna’ların yüzünde adamı ifrit eden aynı
ifade:
Dudaklara kondurulmuş ironik bir kıvrım ve muzaffer bir eda.
* * *
‘Hayır, olamaz’ diye bağırarak uyandığımda karabasan sonrasının
yorgunluğu ve teriyle baş başaydım.
Rüya o kadar inandırıcıydı ki, hemen televizyonun uzaktan
kumandasına saldırıp sabah haberlerini açtım. ‘Acaba gerçekten
Reyhan Gürtuna modeli örnek kabul edilerek türban sorunu çözüldü
mü?’ diye tedirginlik içinde biraz haberlere baktım.
Haberlerde her şey olağan seyrindeydi:
Dünya Kadınlar Günü nedeniyle dövülen kadınlar, AB yetkililerinin
dövülen kadınlar nedeniyle yaptıkları eleştiriler ve bizim
yetkililerin ‘Ne yani? Avrupa’da da polis dövmüyor mu?’ diye
özetlenebilecek ‘şahane’ demeçleri...
Yani ‘şaşırtıcı’ hiçbir şey yoktu ve her şey güzel ülkemizin
tarihsel dinamiklerine uygun gidiyordu.
Gayri ihtiyari ‘Oh be’ dedim.
İçimden geçenler ise şunlardı:
Reyhan Gürtuna’nın şapkalı tek bir fotoğrafına bile dayanamayan bu
yürek, binlerce Reyhan Gürtuna’ya nasıl tahammül eder? Aman sorun
bu şekilde çözülecekse hiç çözülmesin. 28 Şubat bin yıl değil, iki
bin yıl devam etsin.
* * *
Rüya bana o kadar ‘sahici’ gelmişti ki, olayın gerçek olmadığını
öğrenmek bile kesmedi.
Tuttum bir ‘Rüya Tabirleri’ kitabı buldum.
Kitapta tabii ki ‘Rüyada şapkalı Reyhan Gürtuna görmek’ diye bir
madde yoktu.
O nedenle en baştaki ‘genel yorumlar’ bölümüne göz attım.
İşte tam bu sırada beni acayip rahatlatan o cümleyi yakaladım:
‘Rüyada gördüklerinizin tam tersi çıkar.’
Din dersinde çözüm önerisi
HADİ her şeyi açıkça yazalım:
Okullarda okutulan ‘Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi’, bir ‘din
kültürü’ ve ‘ahlak bilgisi’ dersi değildir. Bu ders, kelimenin tam
anlamıyla ‘zorunlu din dersi’ halini almıştır. Bu derste bütün
öğrencilere İslam’ın ‘Sünni yorumu’ öğretilmektedir.
Buna ‘insan hakları’na saygı nedeniyle son verilmelidir.
Ancak buna son vermek yetmez. Yine ‘insan haklarına saygı’
gerekçesiyle, çocuklarının doğru dürüst din eğitimi almasını
isteyen ailelere de, esaslı bir çözüm getirilmelidir.
Bu esaslı çözüm, tabii ki tatmin edici ağırlıkta ‘seçmeli’ din
dersidir.
(Not: Geçen yazımda ‘seçmeli din dersi’ seçeneğini bir çözüm olarak
önermeyi atladığımı sonradan fark ettim. Birçok okurum, haklı
olarak bu eksikliğe dikkat çeken mesajlar gönderdiler. Kendilerine
teşekkür ediyorum).
YAZI:Ahmet HAKAN
HÜRRİYET