Ahmet Hakan'ın tarifsiz tedirginliği
Abone olHürriyet Gazetesi'nin yeni yazarı Ahmet Hakan, yeni gazetede yeni yazmanın tedirginliğini okurlarıyla paylaştı. Hakan tedirginliğine rağmen iyimser olduğunu yazdı.
Hürriyet Gazetesi'nin yeni yazarı Ahmet Hakan Coşkun, yeni bir
gazetede köşe yazarı olmanın tedirginliğini
okurlarıyla paylaştı. Hakan, tüm tedirginliğine rağmen yine iyimser
olduğunu yazdı:
YENİ bir gazetede yazı yazmaya başlamanın tarifsiz tedirginliğini
yaşarken, dün bu gazetenin okurlarından gelen mesajlarla
rahatladım.
Rahatladım, çünkü o mesajların büyük çoğunluğu, bir gazete
yazarının en esaslı sorusu olan ‘Kime yazıyorum?’ sorusunu
yanıtlıyordu.
Bilinci, ‘cepheleşme dönemleri’nin tek kelimelik yaftalarından
zerre kadar etkilenmemiş tüm okurlara gönderdikleri mesajlar için
teşekkür ediyorum.
Bu arada ‘tedirginlik giderici’ mesajların arasından ‘muzip bir
gülümseme’ şeklinde beliren, ‘Ahmet Hakan Bey, Hürriyet
yazarlarından filancayla ne zaman kapışacağınızı merakla
bekliyoruz’ şeklindeki sabırsız merak duygusunu da büyük bir
şaşkınlıkla karşıladığımı belirtmeliyim.
* * *
Tamam, işin içinde bir ‘espri yapma gayreti’ var, bunun farkındayım
ve anlayışla karşılıyorum.
Ama yine de o esprinin ve muzipliğin altında yatan asıl duygu ve
güdünün beni acayip şaşırttığını belirtmeliyim.
İki gündür şu sorunun yanıtının peşindeyim:
Bir insan, bir gazetede yeni yazmaya başlayan bir adamın, o
gazetede eskiden beri yazı yazan bazı yazarlarla kapışmasını
ellerini ovuşturarak neden bekler?
Neden ister böyle bir şeyi?
Kan görme, kavga seyretme arzusu desek, ülkemiz televizyonları bu
tür karanlık ve marazi hevesleri fazlasıyla karşılayacak bir
potansiyele sahip.
‘Bak, bizimki seni nasıl hırpalayacak, merak etme dersini
alacaksın!’ ya da ‘Hadi abi, bastır, onlarınkine bir ders ver!’
şeklinde gazlama merakı desek, onun da devrinin çoktan bittiğini
hepimiz biliyoruz ve görüyoruz.
‘Eski kalem kavgalarına duyulan özlem’ şeklinde iyi niyetli bir
yaklaşım sergilemeye kalkışsak, inandırıcı olamayız. Çünkü öyle
kelime oyunlarına dayalı, nazik ve kibar çekişmeler de uzun
zamandan beri acayip demode!
O halde nedir bu beklentinin gerçek nedeni?
İşte itiraf ediyorum: Ben bulamadım!
* * *
İşin içinde bir ‘sabırsızlık’ sorunu olduğunu da unutmayalım.
Çağımızın bir ‘hız çağı’ olduğunun farkında olmayacak kadar aptal
değilim ama yine de insan ister istemez ‘Bu ne hız?’ diye sormadan
edemiyor.
Dün bir, bugün iki ama kavga beklentisi içinde olanlar o kadar
etkileyici bir acelecilik içinde ki, insanda neredeyse ‘kavgasız
bir yazının boş bir yazı olduğu’ hissini uyandırıyorlar.
‘Müşteri velinimetimizdir’ tamam ama bazı müşterilerimizin
sabırsızlığı da devasa bir sorun olarak önümüzde durmaktadır.
Tabii bu arada sabırsızlık sorununa bir de ‘eşleştirme sorunu’nu
eklememiz gerekir.
Çünkü muzip ve kavga meraklısı bazı okurlar, benim olası
‘düşmanlarım’ konusunda ne yazık ki hemfikir olamamışlar.
Her biri ayrı bir yazara işaret ediyorlar ki bu durumun da beni ne
denli müşkül duruma soktuğunu tahmin edebilirsiniz.
* * *
Ama yine de iyimserim.
Çünkü bu durum, genel okur beklentisi şeklinde tezahür etmiyor.
Başta da belirttiğim gibi büyük çoğunluk önyargısız ve içten bir
selamlamayla karşıladı beni.
Onlara yeniden teşekkür ediyorum.
Kavga beklentisi içinde olanlara da ‘sabır’ dilemekten başka
elimden bir şey gelmiyor
Yazı: Ahmet Hakan
Kaynak: www.hurriyetim.com.tr