Ahmet Hakan'ın sitemi
Abone olHürriyet Gazetesi'ne geçtiği günden beri sivri diline hakim olamayan Ahmet Hakan, bugünkü köşesinde AK Parti'de yaşananları çarptıranlara göndermelerde bulundu.
Ahmet Hakan, AK Parti'nin yaptığı her işi negatif yönden ele
alan ve hemen "Fethullahçı", "Milli Görüşçü" gibi sıfatlarla
niteleyen kesimi hedef alan bir yazı yazdı. Hakan, "Tek
kelime bir insanı açıklar mı?" dedi.
NE zaman AKP içinden herhangi bir ‘isim’ önemli bir makama atansa
söze ‘Kim bu adam?’ diye giriliyor, ardından da sorular
sıralanıyor:
‘Tarikatçı mı? Fethullahçılara mı yakın? Nakşibendi mi? Milli
Görüşçü mü? Eşinin başı açık mı? Örtülü mü? ANAP kökenli mi? MHP
kökenli mi? Liberal mi? Erbakan’la dirsek teması var mı?’
Bütün bu sorulara verilecek tek kelimelik yanıtlarla, o adamı
çözeceğimizi ya da anlayacağımızı sanıyoruz.
Bu yüzden o ‘tek kelime’nin peşine düşüyoruz!
Türkiye’nin sadece şu son üç yıl içinde geçirdiği müthiş sosyal ve
siyasal değişimle ilgilenmiyoruz.
Bu değişimin tek tek bireyler üzerindeki keskin etkisinden
haberimiz yok!
Değişimin sarsıcı ve dönüştürücü yönü üzerinde hiç
düşünmemişiz!
Varsa yoksa o tek kelime...
O tek kelimeyi duyacağız, eski kalıplara vuracağız, yargımızı
pekiştireceğiz ve rahatlayacağız!
Oysa şunu hesaba katmalıyız: Tek kelime bir insanı açıklamaya
yetmez!
***
Şimdi biraz kafa konforunu bozmanın, akılları karıştırmanın,
kalıplarla düşünmeye alışmışları şaşırtmanın tam sırası...
O halde gelin son günlerde gazete köşelerinde tartışılan iki
AKP’linin üzerinden, ‘tek kelimelik yargıların’ sağlık derecesini
saptamaya çalışalım:
ATİLLA KOÇ: Erkan Mumcu’nun yerine atanan yeni Kültür ve Turizm
Bakanı Atilla Koç’u yıllardır tanıyan biri olarak şunu rahatlıkla
söyleyebilirim: Onun için ‘Milli Görüşçü’ yargısında bulunmak tam
bir haksızlıktır. Çünkü Atilla Koç, ‘Milli Görüş’ adı verilen
akımın ne ilk şekliyle, ne de son şekliyle hiçbir zaman tam olarak
barışık olmamıştır. Koç, her zaman bu akıma eleştirel yaklaşmıştır.
AKP içinden ‘dışa açık, kültürel birikimi tam, sosyal ilişkileri
kuvvetli’ birkaç isim say deseler, onun adı benim listemin
tepesinde yer alır.
BEŞİR ATALAY: Eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz’ün, hiçbir evrensel ve
hukuki yönteme dayandırmadan yaptığı uygulamaların kurbanı olduğu
için adı ‘irticacı’ya çıkarılmaya çalışılan Beşir Atalay, bence
Türkiye’nin en saygın sosyal bilimcilerindendir. Adı iki kez
Çankaya’ya sunulmuş mudur, Sezer iki kez ‘Atalay olmaz!’ demiş
midir, inanın bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var: Eğer Beşir
Atalay, Milli Eğitim Bakanı olabilseydi, kesinlikle ‘Milli Görüş’
kontenjanından filan oraya girmezdi. Çünkü Atalay, Milli Eğitim
konusunda kapsamlı araştırmaları olan titiz bir bilim adamıdır.
Hükümet politikalarında ‘liberal demokrat’ anlayışın uygulamalarına
tam destek verir. Üslupsuzluklara, hamasete asla tahammül edemez.
Yani ‘irticacı’ dendiğinde aklınıza neler geliyorsa, Beşir Atalay
işte onların tam tersini temsil eden bir isimdir.
***
Ve kıssadan hisseler:
BİR: AKP içinde kökeni ‘Milli Görüş’e dayanan kişiler var; ama
‘Milli Görüşçüler’ yok. Unutmayalım, eskiden Milli Görüşçü olanlar,
dönüştü ve değişti. Bu değişimin yapay olmadığı iki buçuk yıllık
süreç içinde kanıtlandı.
İKİ: AKP içindeki eski ‘Milli Görüşçüler’, Erbakan hareketinin
temel yaklaşımlarından, üslupsuzlarından, ideolojik yanlışlarından
kurtulmak için Saadet Partisi yerine AKP’ye geçtiler. Eğer onların
hálá ‘Milli Görüş’ rüyasını gördüklerini düşünürsek, o zaman neden
Saadet’te değil de, AKP’de yer aldıkları meselesini de halletmemiz
gerekir.
ÜÇ: AKP içinde kökeni ANAP, DYP ya da MHP olan birçok isim, kökeni
‘Milli Görüş’ olan isimlere göre daha tutucu, daha dışa kapalı ve
daha millicidir. Yani AKP içindeki isimleri değerlendirirken,
eşinin başının açık ya da kapalı olmasına veya kökenine bakmak,
fena halde yanıltıcı olabilir.
DÖRT: DYP’den AKP hareketine geçen Hüseyin Çelik ile AKP’ye ‘Milli
Görüş’ kökeninden gelen isimler arasında ideolojik yaklaşım, üslup
ve temel görüşler bakımından genel olarak fark yoktur. Yani Hüseyin
Çelik, eğer Milli Eğitim Bakanlığı görevinden alınıp Kültür
Bakanlığı’na getirilecekse, bunun anlamı ‘Liberali görevden al,
Milli Görüşçüyü getir’ filan değildir.
BEŞ: Bir süre önce AKP’den istifa eden Erkan Mumcu, parti içinde
genel bir rahatsızlığın somut ifadesi değildir. Erkan Mumcu, bu
anlamda sıradışıdır.
**
Yani demem o ki kalıplara teslim olmayalım ve olayı anlamaya
çalışalım.
Alexis Carrel’in ‘İnsan, Bu Meçhul’ yaklaşımını aklımızdan
çıkarmayalım.
Hele henüz ‘düşünsel oluşumu’nu tamamlayamamış bir parti olan AKP
söz konuysa, ‘AKP’li, Bu Meçhul’ demeyi hiç ihmal etmeyelim.
YAZI:Ahmet HAKAN
HÜRRİYET