Ahmet Hakan'dan ters köşe ODTÜ ve türban yazısı!
Abone olODTÜ'deki olaylarda ortaya çıkan resmi yorumlayan Ahmet Hakan, olayın başörtülülere karşı bir girişim olmadığını yazdı...
GAZETECİLER.COM
ODTÜ olayları üzerinden yeniden alevlenen
başörtüsü tartışmasına Hürriyet
Gazetesi yazarı Ahmet Hakan da
katıldı. Hükümete yakın medyada başgösteren "başörtülü
bacılarımıza hakaret ediyorlar" söylemini mercek altına
alan Ahmet Hakan "Neden başörtülü bir kadının kahramanı
olduğu her hikâye, sadece başörtüsüne indirgeniyor?" diye
sordu... "Başörtülüye bir şey dendiğinde başörtüye bir şey
denmiş olmaz" diyen Hakan, hükümete yakın medyanın her
tartışmayı bilinçli şekilde "başörtülüye bacımıza hakaret"
noktasına sürüklediğini yazdı.
İşte Hakan'ın Hürriyet Gazetesi'ndeki yazısı:
Önce şu üç ilkede anlaşalım:
BİRİNCİ İLKE: Başörtülüye bir şey dendiğinde başörtüye bir şey
denmiş olmaz. Başörtülüye itiraz etmek, başörtüsüne itiraz etmek
anlamına gelmez.
İKİNCİ İLKE: Hem başörtüsü özgürlüğünü savunmak, hem de başörtülü
bir kadının yapıp ettiklerine itiraz etmek mümkündür.
ÜÇÜNCÜ İLKE: Başörtülü bir kadın, başörtüden ibaret değildir.
Başörtülü bir kadını başörtüden ibaret olarak görmek, o kadına
yapılabilecek en büyük hakarettir.
*
Üzerinde anlaşılması gereken ilkeler bunlar olduğu halde...
Türkiye’de iş öyle bir noktaya getirildi ki...
Başörtülü bir kadına “Buraya çöp dökmek yasaktır” dense...
“Sen ne hakla benim başörtülü bacıma...” diye başlayan bir diskur
çekiliyor.
İş neredeyse buraya kadar vardı.
*
İşte bakın:
ODTÜ’de başörtülü bir kadın, “Cemaat yurtlarına müşteri toplama
gayreti gösteriyor” diye tepki gördü.
Aynı gayreti bir erkek gösterseydi de tepki görecekti.
Ya da...
O kadın başörtülü olmasaydı da aynı tepkiyi görecekti.
Fakat ne oldu?
Mesele anında başörtüsüne indirgendi.
Oysa tartışmanın, “Sen ne hakla benim başörtülü bacımı okuldan
atmaya kalkarsın” üzerinden değil, “Sen ne hakla cemaat yurtlarına
müşteri toplama gayretine engel olmaya kalkarsın” üzerinden
yapılması gerekiyordu.
Çünkü ODTÜ, başörtülülerin yıllardır özgürce öğrenim görebildikleri
bir üniversite.
*
Peki neden böyle oluyor?
Neden başörtülü bir kadının kahramanı olduğu her hikâye, sadece
başörtüsüne indirgeniyor?
Çünkü şunu biliyorlar ki:
“Başörtülü bacılar”ın haklarına sahip çıkmak, cemaat yurtlarına
müşteri toplama özgürlüğüne sahip çıkmaktan çok daha kolay.
Ve çok daha sonuç getirici...
O yüzden de “Sen ne hakla cemaat yurtlarına müşteri toplamak
hakkına ve özgürlüğüne mani olmaya kalkıyorsun, sen kimsin” diye
hak savunuculuğu yapmak yerine “Benim başörtülü bacımı
üniversiteden kovdular” diye hak savunucuğu yapmayı tercih
ediyorlar.
*
Bir de şu var:
İhtilaf konusunun “başörtüsü” gibi kimsenin üzerinde tartışma
yapamayacağı türden ahlaki bir konuya sıkışıp kalmasını
istiyorlar.
İstiyorlar ki: Konu hep başörtüsü olsun.
İstiyorlar ki: Hep başörtüsü üzerinden cepheleşelim.
Çünkü...
Savaş üzerinden cepheleşmeyi, ekonomi üzerinden cepheleşmeyi, dış
politika üzerinden cepheleşmeyi, eğitim politikaları üzerinden
cepheleşmeyi, trafik sorunları üzerinden cepheleşmeyi, demokrasi ve
özgürlükler üzerinden cepheleşmeyi kendileri için “tehlikeli”
buluyorlar.
Yazının tamamı için buraya tıklayın...