Ahmet Hakan'dan itiraflar
Abone olKanal 7'den Sabah'a, oradan da Hürriyet'e transfer olan Ahmet Hakan Coşkun, bugün bir dizi itiraflarda bulundu. Coşkun'un, "Değiştim" dediği yönler şunlar:
Ahmet Hakan Coşkun, eski ve yeni Ahmet Hakan'ı kıyasladığı
Hürriyet'teki köşesinde, hayatındaki değişiklikleri şöyle
sıraladı:
Günah çıkarma
‘Mustafa Denizli’yi Tahran’a, Fethullah Gülen’i Amerika’ya gönderen
felek, seni nerelere getirdi!’ diye bir yandan kafa bulan, bir
yandan da hesap soran okur mesajlarına yanıt ver de görelim.
Hadi bakalım!
Başkalarının değişiminden söz edip, ‘Amma tuhaf şeyler oluyor’
havası yaymak kolay.
Sen önce kendi değişiminin kefaretini öde!
* * *
İki gündür yakasını bırakmayan bu ‘iç ses’ten, susarak ve kaçarak
kurtulmamın olanaksız olduğuna ikna olan yazarınız, kendini temize
çıkarmak için, içten olmaya azami ölçüde gayret ederek günah
çıkarmaya ve aşağıdaki noktaları dikkatinize sunmaya karar
vermiştir.
Lütfen kabul buyurunuz:
BİR: Eskiden kenarından köşesinden bile geçmeyi düşünmeyeceğim
Altan’ın yeni ‘Safran’ına gitmeyi şiddetle arzu ederken, Ziya Şark
Sofrası’nın önünden bile geçmek istemediğimi, bu değişimde ‘özenti’
denilen habis duygunun baş sırada rol oynadığını itiraf
ediyorum.
İKİ: Eskiden gazeteleri okumaya Milli Gazete ile başlarken şimdi
sıralamayı değiştirdiğimi itiraf ediyorum. Ancak bu durumun
‘kurumsal aidiyet duygusu’ ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını da
belirtmeden geçemiyorum.
ÜÇ: Eskiden Mehmet Şevket Eygi’yi bir ‘yaşam gurusu’, Abdurrahman
Dilipak’ı Çiçero’dan sonra gelmiş geçmiş en büyük hatip, Hüseyin
Üzmez’i Cem Yılmaz’dan daha iyi espri yapan adam olarak görürdüm.
Artık onlara sadece nostaljik duygularla baktığımı itiraf
ediyorum.
DÖRT: Eskiden Altemur Kılıç’ı dinlerken yüzümü ekşitir, acayip
rahatsız olurdum. Şimdi yüzüme yayılan ‘anlayışlı bir gülümseme’
ile sadece şunu söylüyorum: ‘Dünyanın en sevimli faşisti.’
BEŞ: Eskiden Bedri Baykam’ı bile ciddiye alıp, adamın her
söylediğine karşı görüşler geliştirmek için yırtınacak kadar
safken, şimdi sadece gülüp geçmeyi becerecek kadar değiştiğimi
itiraf ediyorum.
ALTI: Eskiden sadece ideolojik takıntılarım yüzünden o sıkıcı ve iç
bayıcı İran filmleri için, ‘Doğu hikmeti sinema diline işte böyle
çevrilir kardeşim!’ tarzı bilgiç laflar ederken, şimdi herhangi bir
İran filmiyle karşılaştığımda köşe bucak kaçtığımı itiraf
ediyorum.
YEDİ: Eskiden ben de Türkiye’de yaşayan insanları ‘Bizimkiler’ ve
‘Bizimki olmaya aday olanlar’ diye iki kısma ayırmaya meraklı iken,
şimdi sadece ‘Bırak! Dağınık kalsın!’ diye düşündüğümü itiraf
ediyorum.
SEKİZ: Eskiden Sudan’daki hükümet darbesinin ardından, ‘Dünyayı
sarsacak evrensel ve kuşatıcı hareketimiz, şimdi Sudan’da uç verdi’
tarzı cümleleri hiç düşünmeden kurarken, şimdi Darfur’da açlıktan
ölen insanlar için ağladığımı itiraf ediyorum.
DOKUZ: Eskiden bir adamın kendini ‘Müslüman’ olarak nitelemesini,
‘iyi bir insan’ olmasının baş koşulu sayarken, şimdi bir adamın
‘iyi bir insan’ olmasını ‘iyi bir Müslüman’ olmasının baş koşulu
sayıyorum.
ON: Eskiden dindar insanların ekonomik faaliyetleri sonucu
‘alternatif bir sermaye’nin doğabileceğine ve kapitalizmin de
yenilgiye uğrayacağına çocuksu bir saflık içinde ciddi ciddi
inanırken, şimdi bu görüşümün iflas ettiğini itiraf ediyorum.
* * *
Bu itirafların ardından tüy gibi hafiflemiş durumdayım!
Yukarıdaki on madde benim ne kadar ‘özentili’ bir adam olduğumu
düşünenler için kullanıma sunulmuş bir malzemedir. Hiç kimse
çekinmesin, kullansın ve vursun!
(Oh be! Acayip rahatladım.)
Yazı: Ahmet Hakan Coşkun
Kaynak: