Ahmet Hakan'dan çok ağır Erdoğan analizi
Abone olHerkesin aklındaki soru bu... Kızlı-erkekli tartışmada Erdoğan'ın tavrının izahı ne? Başbakan'ın ki seçim yatırımı mı kutuplaştırma mı?
İNTERNET HABER
- MUHALİFİ de, destekçisi de “rasyonel” bir izah
peşinde...
Hepsinin yanıtını aradığı soru
şu:
“Erdoğan neden böyle
yapıyor?”
Hürriyet si yazarı Ahmet Hakan bugün
'kızlı-erkekli' Erdoğan çıkışının sebebini
eşelemiş.
Erdoğan'ın böyle davranmasının sebebini 'seçim
yatırımı' olarak izah edenler de var, Gezi rövanşı
diyenler de... İhtimaller arasında 'Anadolu'nun nabzına
göre şerbet veriyor ya da başörtüsünden istediği sonucu
alamadı' seçenekleri de var.
Ahmet Hakan bu seçeneklerin hepsinin üstünü bir kalemde çiziyor ve
"bunların hiçbiri doğru değil" diyor. Peki öyleyse
gerçekte Erdoğan neden böyle davranıyor? Ahmet
Hakan'ın verdiği yanıt Erdoğan'ın pek de hazzetmeyeceği
nitelikte.
İşte yazdıkları;
O ZAMAN NEDEN BÖYLE
YAPIYOR?
Böyle yapıyor, çünkü karşımızda...
-Kendi ahlak anlayışının herkes tarafından
benimsenmesi gerektiğine inanan...
-Başka ahlak telakkilerinin olabileceğine ihtimal
dahi vermeyen...
-Başka ahlak anlayışlarını, kendi ahlak anlayışı
çerçevesinde yadırgayan ve yargılayan...
-Başkalarının hayatlarına karışma hakkını kendinde
gören ve bunu insanların mutluluğu için yaptığını düşünen...
-Türkiye’yi kendi evini düzenler gibi
düzenleyebileceğini zanneden...
-Kendisinin günahların işlenmesini engellemekle
mükellef olduğuna inanan...
-Bu mükellefiyetini ne pahasına olursa olsun
yerine getirmek isteyen...
-Vatandaşlarının 18 yaşını geçseler bile yetişkin
olduklarına ikna olmayan...
-Vatandaşlarının hayatını “meşru hayatlar” ve
“gayrimeşru hayatlar” diye ikiye ayıran...
-“Gayrimeşru” dediği hayatların üzerine polis
marifetiyle gidilebileceğini açıkça ifade etmekten
sakınmayan...
-Devlet tarafından denetlenmeyen vatandaşlarının
özel hayatlarında bin türlü melanet peşinde koşacağını
düşünen...
-Çocuklarının hayatlarının polis tarafından
denetlenmesini isteyen anne ve babaların olduğuna inanan...
-Her evin önüne polis koyarak meseleleri
halledebileceğine ikna olan...
-Artık çok eskilerde kalan “Mahallenin namusu
benden sorulur” anlayışını süper genişleterek, “Türkiye’nin namusu
benden sorulur” anlayışı haline getiren...
-“Suç” ile “günah” arasındaki ayrımın farkında
bile olmayan...
-Günahtan yola çıkarak yasaklar, suçlar ve cezalar
oluşturmayı planlayabilen...
-Günahı engellemek için meskene bile
girilebileceğine aklı yatan...
-Günahı engellemek için yapılacak müdahaleleri
özel hayata müdahale olarak görmeyen...
-Yaptığının düpedüz bir toplum mühendisliği
olduğunun farkında bile olmayan...
-Toplum mühendisliğini Kemalistler yapınca kötü,
kendisi yapınca fevkalade güzel olarak gören...
-Toplum mühendisliğinin kendisine değil, kimin
tarafından yapıldığına odaklanan...
-Bireysel haklar ve özgürlükler meselesini kişisel
gündeminden tamamen çıkaran...
Bir Başbakan var...
EN TEHLİKELİ VE EN KÖTÜSÜ
İşte o Başbakan...
Rol yapmadan, numara çekmeden, oyun oynamadan, strateji falan
kaygısı gütmeden, yaptığının doğru olduğundan zerre kadar kuşku
duymadan, taktik yürütmeden...
Yani bütün samimiyetiyle olaya dalıyor.
Ki işin “kötü” ve en “tehlikeli” tarafı da
burasıdır.
*BİR TEK KİŞİ BİLE KALMADI
İşin “çok daha kötü” ve “çok daha tehlikeli” tarafı ise...
Başbakan’ın etrafında Başbakan’ın yaptığının yanlış olduğunu
düşündükleri halde “Yaptığın yanlış, böyle olmaz” diyecek,
deme cesaretini gösterecek tek bir kişinin bile
kalmamasıdır.
Ahmet Hakan tüm yazıları