Ahmet Hakan yine kızdıracak!
Abone olSon zamanlarda aykırı yazılarıyla belli tepki odağı haline gelen Ahmet Hakan'dan bir olay yazı daha. Hakan, 'kimse kızmasın' dedi ve bu kez de Kur'an kurslarına yüklendi
Son zamanlarda başta Erbakancı çevreler olmak üzere çeşitli
kesimlerden gelen tepkilerin odağı olan Ahmet Hakan'dan yeni bir
yazı daha. Hakan, "Kimse kızmasın o kursları
yazdım" diyerek Kur'an kursları gerçeğine neşter attı.
İşte Hakan'ın çok konuşulacak yazısı:
Yazı: Ahmet Hakan
Kaynak: www.hurriyetim.com.tr
BIRAKIN şu rejim kavgalarını, mevzi kazanma ya da kaybetme
savaşlarını da, imam-hatip denilen mekteplerde okuyan çocukların
yaşadıkları ‘iki dünya arasında sıkışıp kalmışlık’ trajedisine
bakın...
İşte bunu yazmış ve o ‘trajedi’nin hayli dokunaklı ipuçlarını
vermiştim.
Tabii ki kimse tınmadı.
İşte şimdi de başka bir şey yazıyorum:
Kuran kurslarında okuyan çocuklar açısından yaşanan trajedi,
imam-hatiptekinden bin kat fazladır.
İmam-hatipler, Kuran kurslarının yanında Robert Kolej gibi
kalır.
Uçurum bu kadar büyüktür yani.
Peki neden kimse bunun üzerinde durmaz?
Neden romanı yazılacak bu derin ve acıklı mevzuda tek satır yazı
yazılmamıştır?
10 yaşındaki çocukların pedagoji denilen bilimden zerre kadar
nasibini almamış hırt hocalar elinde harcanıp gitmesine neden ‘dur’
denmez.
Çünkü memleketimizde bu savaş, çocuklar için verilmez ki...
Bunun adı düpedüz ‘mevzi kazanma’ savaşıdır.
Ne Tayyip Erdoğan ‘Kuran kurslarında öğrenim görüp de ruh
sağlıklarını yitirmiş çocukların hesabını kim verecek?’ sorusunu
aklına getirir, ne de Baykal ‘Çocuklarına Kuran eğitimi verdirmek
isteyen aileler için doğru dürüst bir seçenek hazırlamalıyız’
yaklaşımıyla zerre kadar ilgilidir.
Durum böyle olunca bu kör dövüşü bin yıl da sürer, iki bin yıl
da...
***
Oysa gerçek açıktır:
Bir mektepte kutsal kitabın okutulması, o mektebi ‘kutsal’
kılmaz.
Kutsal kitabın okutulduğu mekteplerde yaşanan zulümlerle,
anlayışsızlıklarla, cehaletle, sefaletle açık yürekli bir şekilde
hesaplaşmak gerekir.
Ve bunu öncelikle hayatının bir dönemini o kurslarda geçirip de
‘acı hatıralar’ biriktirenler yapmalıdır.
Belki bizi ‘Kutsal kitabın öğretildiği mekanlara dil mi
uzatıyorsun? Çarpılırsın’ diye tehdit edeceklerdir.
Unutmayalım ki asıl kutsal kitabın öğretildiği mekanlarda işlenen
zulümlere duyarsız kalmak çarpılma gerekçesidir.
Çünkü bize ‘Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır’ diye
bildirilmiştir.
***
O halde tartışmayı ‘Hizbullah gibi terör örgütlerini doğuracak
ortam doğuyor’ ile ‘Siz Kuran’a karşı çıkıyorsunuz’ kıskacından
çıkaralım...
İki taraf da resmi ya da gayri resmi o kurslarda okuyan çocuklara
önce şefkat duymayı, sonra da o şefkatin gereğini yapmayı ilke
edinsin.
Bu sağlıksız tartışmadan çıkış yolu belki buradadır.
‘Cihat yemini’ uydurmadır
NE zaman Kuran kursu tartışması patlak verse gündeme sürülen bir
‘Kuran kursu andı’ var. Güya Kuran kurslarında çocuklara ‘Mustafa
Kemal dinsizliğiyle savaşacağıma kasem ederim’ diye yemin
ettiriliyormuş.
İşte burada yazıyorum: Bu tamamen uydurma bir yemindir.
İki nedenden dolayı:
BİR: Bu zamana kadar Kuran kurslarında böyle bir yemin
ettirildiğine dair tek bir kanıt bile ileri sürülememiştir. Ne
mahkeme kararı, ne de herhangi bir belge.
İKİ: Metin analizi yapıldığında bu yeminin uydurma olduğu belirgin
bir şekilde ortaya çıkar. Mesela ‘Ben Muhammed Müslüman
ümmetindenim’ şeklinde bir sözün, İslami kavram dünyasına uygun
düşmeyen bir söz olduğunu, İslami kültüre az buçuk vakıf olanlar
bilir. Ayrıca ‘Türkiye laik, dinsiz bir memleket haline gelmiştir’
cümlesindeki ‘laik’ sözcüğü de bu düzeydeki bir metinde asla yer
almaz. Hele ‘Türkiye’yi bir din ve şeriat devleti haline getirmek
için...’ cümlesi ‘Ben uydurmayım’ diye bas bas bağırmaktadır, çünkü
İslami kültürde ‘din’ denmez ‘İslam’ denir ve ‘İslam’ dendikten
sonra da ‘şeriat’ sözcüğü kullanılmaz. Yeminde Atatürk’ten ‘Kemal
Paşa’ diye söz edilmesi ise üzerinde durulmayacak kadar evlere
şenliktir.
Kısacası bu uydurma metni artık gündemde tutmasak diyorum