Ahmet Hakan utanmıyor!
Abone olHıncal Uluç'un zehir zemberek yazısı, Hürriyet yazarı Ahmet Hakan'ı pek etkilemedi. Hakan, "Bak Hıncal Usta" yazısında, esmeden gürlemeden utanmadığını söylüyor...
Uluç'un yazısında yerden yere vurduğu Ahmet Hakan, sakin bir
cevapla çıktı "Hıncal Usta"nın karşısına... İşte o yazı:
Yazı: Ahmet Hakan
Kaynak: www.hurriyetim.com.tr
-Sana sadece şunları söyleyeceğim:
Hayatım boyunca görüşlerim değişti, değişiyor ve değişecek...
Değişim atının terkisine atlamış, uzak ufuklara doğru mutlu mesut
yol almaktayım...
Ve bunu itiraf etmekten de bırak utanmayı filan onur duyuyorum.
Bana belletilenleri sorgulamaktan, tartışmaktan, bu doğrultuda
değişmekten ve dönüşmekten neden utanacakmışım?
Ne yani...
Çocukluklarında babalarından işittiklerini sorgulamadan ‘dünya
görüşü’ haline getirenler...
40 yıldır takılı plak gibi hep aynı şeyleri söyleyenler...
Bir cemaate yaslanıp kafa konforlarından asla ödün
vermeyenler...
Bunlar utanmayacak da, ‘değiştim’ diye haykırdığım için her
taraftan gelen saldırıları ve yalnızlaşmayı göze alan ben mi
utanacakmışım?
Yani Hıncal Usta...
Bu iş sandığın gibi, bildiğin gibi değil...
Değişmek... Dönüşmek...
Beni asla utandırmaz...
Ancak gururlandırır.
***
Ve fakat...
Bana ‘Ey Ahmet Hakan, her konuda değiştim diyorsun, peki senin hiç
değişmeyen bir görüşün var mı?’ diye sorsalar, onlara hiç
düşünmeden şu yanıtı veririm:
‘Var... En radikal İslamcı dönemimde de, en ılımlı görüşlere sahip
olduğumda da, ikiyüzlü Arap rejimlerinden, onların emirlerinden,
şeyhlerinden, krallarından, diktatörlerinden tiksindim. Onların
egemenliklerini sürdürmek adına İslami sembolleri kullanmalarından
iğrendim. Petro-dolarlarını Amerika’nın emrine sunmalarından nefret
ettim. Hama ve Halepçe örneklerinde olduğu gibi gözlerini kırpmadan
kendi şehirlerini bombalamalarını Müslümanlık adına filan değil
insanlık adına lanetledim. En radikal dönemlerimde de, en ılımlı
günlerimde de ‘Suudi rejiminde mi yaşamak istersin Türkiye’de mi?’
diye sorulduğunda ‘Türkiye’ dedim. Çünkü her türlü eksikliğine
rağmen burasının demokratik bir ülke olduğuna inandım. Ve en
azından burasının ‘eşi başörtülü adam’ın da, ‘eşi başı açık olan
adam’ın da başbakan olabildiği bir ülke olmasını önemsedim...’
Yani Hıncal Usta...
Fena halde yanıldın bu hususta...
Bu iş inan ki senin sandığın gibi değil...
Ahmet Hakan, ‘İslam leydileri’ konusunda yazdığın ‘saçmalık’
karşısında şaşkına düşmüş, yazacak hiçbir şey bulamamış, günlerce
düşündükten sonra ‘Arap rejimleri kötüdür, bizimki çok iyidir’
şeklinde özetlenecek bir yaklaşımı ortaya koyarak fırıldak gibi
dönmüş değildir. Her konuda değiştiğini ve dönüştüğünü açık
yüreklilikle ifade eden Ahmet Hakan, bu konuda değişmemiştir.
Kısacası Hıncal Usta...
Senin ‘Görüyor musunuz, adam amma da değişmiş. Ha! Ha! Ha!’ diye
sevindirik olman fevkalade yersizdir.
Yani mal filan bulmuş değilsin ey mağribi!
***
‘Seviyesizlik’le itham ettiğin cümlelerime gelince...
Eğer sen yazılarında ‘Sean Connery’e benzediği’ni ima eden bir adam
olmak yerine, şöyle ağır, oturaklı bir abi olmayı tercih
etseydin...
Eğer memlekette ortaya çıkan her türlü avamlık, sıradanlık,
basitlik karşısında sevinçten titreyen bir adam olmak yerine daha
seçici olabilseydin...
Eğer sen ‘Ulan herkes öyle diyor, o zaman ben de böyle demeliyim’
diyen yapay bir adam olmak yerine stratejiden uzak sahici bir adam
olsaydın...
İşte o zaman ben, o satırları yazmakla ‘rezilce’ bir iş yapmış
olurdum ve ‘zavallı’ sıfatını gerçekten hak ederdim...
Ama durum maalesef bu konuda da senin bildiğin gibi değil...
Neyse...
Lafı daha fazla uzatmayayım.
Ama son olarak söylemek istediğim bir şey var:
Hıncal Usta!
Hani ‘Sabah okurları da öğrensin’ diye benim ‘seviyesiz’ yazımı
yayınladın ya...
Bu yazıyı da ‘parsel’ine alma ve yayınlama konusunda ne dersin?
Böylece Sabah okurları, benim ne türden bir adam olduğum
konusundaki görüşlerini iyice geliştirirler.
Eee, ne dersin bu hususta?