Ahmet Hakan Reina'ya girdi!
Abone olİmam Hatip kökenli yazar Ahmet Hakan, Sabah yazarlarının davetli olduğu toplantı için Reina'ya girdi. Tabi kendi adına değil içinde bulunduğu sosyal kültür adına...
Sabah Gazetesi'nin imam hatip kökenli yazarı Ahmet Hakan, Sabah
yazarlarının davet edildiği Reina'ya girişini ve bir anda öğrendiği
Reina kurallarını yazmış bugün...
Diyelim ki "Reina"nın ne menem bir yer olduğunu merak ediyorsunuz
ama "içine doğduğunuz kültürel çevrenin baskısı"ndan çekindiğiniz
için önünden bile geçemiyorsunuz. Merak etmeyin, ben kendimi feda
ettim ve Reina'yı sizler için gezdim. "Ne büyük cesaret!"
diyebilirsiniz.. Yok, aslında öyle cesur biri sayılmam. Cesaretimi
artıran ve olaya meşruiyet katan şu üç "baba" gerekçe elimde
olmasaydı inanın yanına bile yaklaşamazdım:
BİR: Reina'da Sabah gazetesinin "yazarlar toplantısı" vardı. İKİ:
Ömer Lütfi Mete Reina'ya gitmekte sakınca görmemişti. ÜÇ: Zekeriya
Beyaz'ınkiyle asla karıştırılmaması gereken, halisane bir "sosyal
inceleme" amacı taşıyordum.
***
Ey sınıfsal, kültürel, ideolojik nedenlerle "Reina"ya gidemeyenler!
İşte bir acemiden "Reina" tüyoları:
BİR: Sizlere söyleyeceğim ilk şey şu: Gidemediğiniz için sakın
üzülmeyin ve meraklanmayın, zira hiçbir şey kaçırmış değilsiniz..
Gözlemlerinden çıkardığım tek sonuç şu: Orada size hitap eden bir
şey yok. Belki üst katta, Reina'nın çılgın eğlencesinin biraz
uzağında kalan Zarifi'de, güzel bir manzara ve kısık sesli müzik
eşliğinde dostlarla sohbet edip yemek yemeniz mümkün olabilir ama o
zaman da usulüne uygun bir "Reina" gecesi yaşamış olmazsınız.
İKİ: Aslında "Reina"da bütün olay, alt katta, Boğaz'a paralel geniş
bölümde olup bitiyor. Orada ise sizin beş dakika bile sabretmeniz
bana göre mümkün değil. Sesi sonuna kadar açılmış anlamsız ve
rahatsız edici bir pop şarkısı eşliğinde sallanan kalabalık. Her
hallerinden sıkıldıkları belli olan ama "Hey, bakın biz acayip
eğleniyoruz!" havasını basmayı da ihmal etmeyen genç kızlar ve genç
erkekler. Herkes "biz her gece buradayız" mesajını verebilmek için
"mekana alışkın" tavırlar sergileyerek buradan bir sosyal statü
vurgusu çıkarmanın gayreti içinde.. Havada acayip bir huzursuzluk,
ters elektrik ve gergin bir atmosfer var.
ÜÇ: "Herkes çılgın eğlenceye kendini kaptırsın!" Konsept bu. Ama
eğlencenin hakkını vermekte her zaman güçlük çeken milletimiz,
konsepte aykırı bir tutum içinde. Ben orada sürekli birbirlerini
kesen tipler gördüm, kasılanlara rastladım, eğleniyormuş gibi
yapanları fark ettim ama eğlenceye kendini kaptırmış bir tek kişi
bile göremedim.
DÖRT: Ya ortada sallanacaksınız ya da oturma gruplarına
yerleşeceksiniz, başka bir alternatif yok. Ortada sallanmak, tuhaf
bakışlara maruz kalma ihtimalini artırdığından ve kalabalık içinde
gösteriliyormuş duygusu yarattığından en iyisi oturmak. Ama biz
ayakta kaldık ve ben duruma ancak beş dakika dayanabildim.
BEŞ: Biraz tanınıyorsanız ve kimliğiniz, kişiliğiniz bir parça
biliniyorsa "Reina"da hiç şansınız yok. Her şeyden önce "Bak, işte
sen de sonunda buraya geldin, heves ettiğin nasıl da çıktı ortaya"
edasıyla sizi tepeden tırnağa süzerler.. "Durun, ben gazetenin bir
toplantısı için geldim, ayrıca amacım sosyal inceleme yapmak" filan
diye açıklama yapamayacağınıza göre orada bulunanlar tarafından
biletinizin kesilmesine engel olamazsınız.
ALTI: "Reina"dan çıktıktan sonra hemen bir "devrim marşı" dinledim
ve kendime balans ayarı yaptım. Sonra da "MİT doğruyu söylüyormuş
kardeşim, burası adamı komünist yapar" dedim.
Yazar : Ahmet Hakan
Kaynak :