Ahmet Hakan, magazinci oldu
Abone olHürriyet Gazetesi Ahmet Hakan'da köklü değişimlere neden oldu. Önceleri ciddi konularda yazan Hakan, magazin yazmaya başladı.
Ahmet Hakan, "Yazar beğendi" isimli yazısında
herkesi şaşırttı diyebiliriz. Çünkü Hakan, kendisinden beklenmeyeni
yaptı. İşlediği tek konu "magazin" oldu.
İSTER ‘İlgilendiğin mevzuya bak, yakışıyor mu sana’ deyin, ister
‘Sen bu gidişle Uçan Kuş sitesine yazar olursun’ diye kafa bulun,
umurumda değil.
Ne ‘imaj kaygısı’, ne de aşağılanma ya da dalga geçilme korkusu
beni engelleyemez.
Her şeyi göze alarak lüzumsuz, hem de nasıl lüzumsuz bir mevzuya
dalış yapacağım.
Kendimi büsbütün ‘korunaksız’ da bulmuyorum. Çünkü elimin altında,
‘Tamam, olay kelimenin en olumsuz anlamıyla fena halde magazin ama
kardeşim biz de magazin aleminin kendine özgü diline teslim
olmuyoruz ki. Yaptığımız Brecht’in yabancılaştırma efekti gibi bir
şey’ tarzında epey ‘fiyakalı’ bir gerekçe mevcut.
O halde hiç çekinmeden olaya dalabilirim.
* * *
Efendim mevzu şu:
Şarkılarından hiçbirine kulak veremediğim şarkıcıların başında
gelen Ebru Gündeş, bir televizyon programında ‘Ben bu adamın
yüreğini sevdim’ diyerek, Hakan Altun adlı ‘müzik dünyasında neye
tekabül ettiğini bile bilmediğim’ şarkıcı sevgilisine yönelik
duygularını izhar eylemiş.
Ancak bu ilan-ı aşkın üzerinden daha bir hafta bile geçmeden
ayrılık vaki olmuş. Tabii ki ‘Nasıl olur? Bu nasıl aşk? Bu nasıl
sevda? Yoksa, yoksa... Bütün bunlar reklam mıydı?’ diye şaşkınlığa
düşecek denli ‘piyasa’dan bihaber bir saf değiliz.
Bu yüzden işin ‘büyük aşk-ani ayrılık’ tarafını gayet normal kabul
ediyoruz, yadırgamıyoruz. Zaten ‘Bütün riskleri ve aşağılanma
sıfatları’nı üzerimize alarak mevzuyla ilgilenmemiz ile ‘piyasanın
rutini’ sayılabilecek bu ayrılık olayının pek bir ilişkisi yok. Biz
daha çok sevdalı yürekleri ayrılığa götüren o ‘eğlenceli gerekçe’
üzerinde yoğunlaşıyoruz.
İşte ‘eğlenceli gerekçe’nin bütün ayrıntıları:
Birbirlerini ölümüne sevdiklerine ikna olan Ebru ile Hakan, aynı
eve taşınmaya karar verirler. Ancak bu sevda öyküsünün ‘aşırı
septik’ tarafı olan Ebru, ‘yüreğini sevdiği adam’a karşı müthiş bir
güvensizlik içindedir. Bu yüzden sinsi ve hain bir planı devreye
sokar.
Ayda üç yüz dolar maaş ve iaşe karşılığı -muhtemelen sigortasız-
evde çalıştırılan Ukraynalı hizmetçi kızı kenara çeken Ebru, ‘Bana
bak! Hakan’a kur yapacaksın, bakalım bana ne kadar sadık, bunu
öğreneceğim, hadi iş başına’ diye bir görev verir.
Hakan karşı karşıya bulunduğu bu zorlu irade sınavından bir biçimde
haberdar olur, ‘Yetti artık bu Ebru’nun septikliği’ diye isyan eder
ve sadakat sınavını içine sindiremeyerek ‘aşık yürek’ rolünden
istifa eder.
(Not: Ne yazık ki eldeki verilerde, Hakan’ın ‘Ebru’nun sinsi
planı’nı nasıl öğrendiği konusunda hiçbir ipucu yer almıyor.)
Böylece ‘devlerin aşkı’ mutat olduğu üzere çabuk biter.
* *
Benim için son günlerde ‘Hiçbir şeyi beğenmiyor’ filan diye
tezvirat yapanlara duyuruyorum:
Bakın, işte bu olayı acayip tuttum. Çünkü Ebru’nun ‘sinsi planı’,
bana çoktandır unuttuğumuz bir geleneğimizi anımsattı.
Hani henüz süpermarketler bu kadar çoğalmamışken, bakkal amcaların,
işe yeni başlayan çıraklarını denemek için yere 10 kağıt düşürerek
yaptıkları bir test vardı ya... İşte o geleneği anımsadım ve
gülümsedim.
Ve sonra da tabii ki uzaklara dalarak ‘İyi ki bu dünya bana ırak’
diye şükrettim. Sağolasın Ebru... Sağolasın Hakan...
Beni hem güldürdünüz, hem de düşündürdünüz. Allah da sizi hem
güldürsün, hem de düşündürsün...
‘Kasa’ya kutlama
TELEVİZYONLARDA türbanlı kadınlara sadece ucuz varoş eğlencelerinde
ve ‘Kadının Sesi’ tarzı programlarda rastlıyoruz. Eğitimli türbanlı
kadınlara ise ne yazık ki ekranlar kapalı. Tam buna alışmıştık ki
geçenlerde bu konuda ezber bozan bir gelişme oldu. Kenan Işık’ın
sunduğu, Kanal D’de yayınlanan ‘KASA’ adlı programda yarışmacılar
arasında türbanlı bir kadın da yer aldı. Türban sorununun ancak
normalleşmeyle çözüleceğini söylüyoruz ya, bana göre işte bu olay
‘normalleşme’ye katkıdır. ‘KASA’yı kutluyorum.
YAZI:Ahmet HAKAN
SABAH