Ahmet Hakan kavganın fitilini ateşledi! Yetenekli Bay Cübbeli! Başı beladaydı bakın nasıl savuşturdu?
Abone olCübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü'ye yönelik kaset şantajı ve sonrasında yaşananlarla ilgili Hürriyet gazetesi yayın yönetmeni Ahmet Hakan'dan kavga çıkaracak yazı... Ahmet Hakan 'Yetenekli Bay Cübbeli' başlıklı yazısıyla daha önce çok kez kavga ettiği Cübbeli Ahmet Hoca ile yeni bir kavganın kaısını araladı.
Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, geçmişte bir çok kez karşı
karşıya geldiği Cübbeli Ahmet Hoca ile yeni bir kavganın kapısını
araladı. Ahmet Hakan, bugünkü yazısına "Yetenekli Bay Cübbeli"
başlığını koydu ve şunları yazdı:
Cübbeli Ahmet’in başı beladaydı geçtiğimiz
günlerde.
Bir adam çıktı ortaya.
İsmailağa Cemaati’nin içinden konuştuğu izlenimi veren bu
adam, çektiği videoda Cübbeli’yi şöyle tehdit etmekteydi:
“Kasetlerini patlatırız ha!” Tehdidi işittiğim anda şöyle
dedim:
Kaset konusu iki güncük bile konuşulmadı
“Eyvah eyvah! Cübbeli’nin başı belada! Bu işten yırtması çok
zor.”
Nasıl da yanılmışım!
Cübbeli Ahmet, gündemi öyle bir tornistan ettirdi
ki...
Kaset konusu, iki güncük bile konuşulmadan unutuldu
gitti.
Ne yaptı Cübbeli?
Şunu yaptı:
İki üç yıl evvel yaptığı gibi yine...
“Vehhabiler, Selefiler ülkemin camilerinde cirit atıyor.
Diyanet uyuyor. Radikallik aldı başını gidiyor. Uyan
Türkiye’m” falan türü iddiaları sürdü masaya.
Ve bingo!
“Kaset gündemi”, oldu sana “Selefi gündemi”.
Diyanete vurmak için fırsat kollayan
çevreler...
Halk TV, balıklama atladı hemen konunun üstüne...
“Cübbeli Ahmet Bey’in de buyurdukları gibi çok tehlikeli
gelişmeler oluyor ülkemizde” falan türü analizler kasmaya
başladılar Halk TV’nin ekran ulemaları.
Diyanet’e vurmak için fırsat kollayan çevreler, Cübbeli’yi
referans göstererek “tehlike”ye işaret ettiler.
Cübbeli ne olsa ne olurdu?
Peki ya kaset meselesi?
Bir anda unutma bahçesine postalanmış oldu.
Cübbeli, gerçekten de çok iş bilir, acayip yetenekli,
feci becerikli bir adam.
- Hayatını sanayiciliğe adasa... Vehbi Koç falan
olurdu.
- Kendini şiire vursa... İsmet Özel’in tahtını
sallardı.
- Biliminsanı olsa... Aşıyı ilk o bulurdu.
- Köşe yazarı olsa... Hepimizi işinden
ederdi.
- Roman yazsa... Orhan Pamuk’u yanına çırak
alırdı.
- Siyasete girse... Asla muhalefete
düşmezdi.
O muazzam kurnazlığın etkisi altında biraz fazla mı
kaldım!
Mübalağa mı ediyorum?
Bilmiyorum. Belki de ediyorumdur.
Belki de o lanetli “kaset gündemi”ni, bir
anda “Selefi gündemi”ne dönüştürebilen o muazzam
kurnazlığın etkisi altında biraz fazla kalmışımdır.