Ahmet Hakan ile Erbil buluştu
Abone olAhmet Hakan'ın sinemacıları eleştirmesi üzerine polemik başlamıştı. Mehmet Ali Erbil ile Ahmet Hakan buluştu. Her iki taraf da birbirlerini kıyasıya eleştirdi.
Hürriyet gazetesinin Kelebek eki, Türkiye’nin haftalardır
tartıştığı iki ismi, Ahmet Hakan ve Mehmet Ali Erbil’i buluşturdu.
Hakan, ‘Her şey ahbap-çavuş ilişkisi içinde geçiyor. Türkiye’de
radikal eleştiriyi kimse kaldıramıyor’ iddiasında bulunurken, Erbil
‘Tüm köşe yazarları büyük bir erozyon içerisinde’ dedi. İşte
ortalığı bir kez daha karıştıracak açıklamalar. Ahmet Bey, birçok
köşe yazarı ve sinema eleştirmeni Hırsız Var ve Hababam Sınıfı
Askerde filmlerini eleştirme hakkına sahip olduğunuzu ama ‘Uzak
durun’ tarzı açıklamanızı, üslup olarak doğru bulmadıklarını
söyledi. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu görüşleri? Ahmet Hakan:
‘Aman bu filmi kaçırmayın gidin’ demek ne kadar meşru ise, ‘Aman bu
filme gitmeyin’ demek de bence o kadar meşrudur! ‘Bu filme gidin’
tavsiyesine uyup sinema salonlarından hayal kırıklığı ile ayrılan
ve kendisini aldatılmış hisseden seyirciye karşı hiç kimse herhangi
bir sorumluluk hissetmiyor. ‘Ama gitmeyin’ dendiğinde niye bu kadar
büyütülüyor anlamıyorum. Mehmet Ali Erbil: Ama yaptığınız açıklama
biraz sivri dilli oldu. - Peki Ahmet Hakan Bey, ‘sivri dilli’ kabul
edilen üslubunuz sonucunda yanlış anlaşıldığınızı düşünüyor
musunuz? A. Hakan: Hayır. Ben bilinçli bir şekilde o tavsiyelerde
bulundum. Gidenleri aşağılamıyorum. ‘Gitmeyin, bu benim beğenime
uymuyor’ diyorum sadece. Zaten gişe hasılatında etkim ne kadar
olabilir ki! Güvenmeyen bir sürü insan çıkmış ki, filmleri ilgi
görmüş. M. A. Erbil: Evet, Hababam Sınıfı Askerde’nin seyirci
sayısı 3 milyona yaklaştı. - Peki Mehmet Ali Bey, siz Ahmet Hakan
Bey’in üslubunu nasıl buldunuz? M. A. Erbil: Üslup olarak bizi
biraz zedeledi. Yoksa tabii ki eleştiriye açığız. Türk filmleri
köşe yazarlarının ve aydınların eleştirileriyle daha iyi yerlere
gelecektir. Ama şimdi diyelim ki, Hürriyet Gazetesi’nin değerli
genel yayın yönetmenini, köşe yazarlarını, editörlerini hiçe sayıp,
bir başka yayın kuruluşunda ‘Hürriyet gazetesini almayın’ diye
başlık atsak hoş olmaz değil mi? HIRSIZ VAR FİLMİNİN SESİNDE
PROBLEM VAR A. Hakan: Burada yazar diyor ki, ‘Ben gittim, memnun
kalmadım.’ Benim de zevkime güveniyorsanız siz de gitmezsiniz.
Yoksa bir zorlama falan yok. İşte bakın Hababam Sınıfı Askerde’nin
izleyici sayısı 3 milyona yaklaşmış. M. A. Erbil: Bizi üzen konu
Yeşilçam’dan birçok kişinin ekmek yiyor olması. Bu sektördeki
insanlar, koskoca dünya devi Amerika’nın Türk filmlerinin
üzerindeki hegamonyasına karşı savaş veriyor. A. Hakan: Ama
kaliteyi de eleştiriler olursa yakalar. Radikal, rahatsız edici
eleştirileri de kabul etmeliyiz. Ama bizde durum genelde idare
ediliyor. Kötü filmlere gidildikçe, daha da kötü örnekler çıkıyor
ortaya. Hırsız Var filminin sesinde problem vardı, anlaşılmıyordu.
Bu büyük bir skandal değil midir? Ama kimse çıkıp da ‘Bu filmin
sesi kötü, oyuncuların ne söylediğini anlayamıyoruz’ demedi. -
Popüler filmlere kafa dağıtmak için gitme durumu da söz konusu!
Yani bu tarz eğlencelik filmleri eleştirirken ‘Türk sineması
batıyor, bu filmlere destek vermeyin’ demek biraz acımasızca
olmuyor mu? A. Hakan: Ben bizim popüler filmlerin bile Amerikan
sinemasının popüler örneklerinin altında kaldığını düşünüyorum.
Birbirini tekrar eden filmler, birbirini tekrar eden espriler...
HER ŞEY AHBAP- ÇAVUŞ İLİŞKİSİ İÇİNDE GEÇİYOR - Bütün köşe yazarları
light gündem peşinde. Bugün niye kimse çıkıp ‘Köşe yazarları
magazinin en álásını’ yapıyor demiyor? A. Hakan: Ben kendi açımdan
baktığımda şöyle görüyorum. Mehmet Ali Erbil’i Televole programında
görüyoruz, o programın ve bu dünyanın kendine özgü bir dili var.
Magazinciler bu dili veri kabul ediyorlar. Sorgulamıyorlar. Ben o
dünyanın çok dışındayım, tanıdığım yok. Dünyalarımız farklı. Ben bu
dünyanın dilini merak ediyorum. Kendi açımdan magazincilerin
yapmadıklarını yapıyorum. M. A. Erbil: Tüm köşe yazarları bir
travma geçiriyor. Erozyon içerisindeler. - Fatih Akın, Birol
Ünel... İkisi de Altın Ayı ödülünü kazanma onurunu yaşamış
insanlar. Hırsız Var’da oynarken, ‘Yaa bu film hakikaten kötü, ne
işim var benim burada’ demeyi akıl edememeleri gerçekten ilginç.
Nasıl buldunuz oyunculuklarını? M. A. Erbil: Filmin içinde 20 yıl
sonra Türkiye’ye gelmiş Almancılar gibiydiler. O kadar
yabancıydılar ki filme, ekibe... - Birol Ünel belki de, Kalbin
Zamanı ve Hırsız Var’la kariyerinin en kötü iki filminde rol aldı.
Birilerinin Türkiye’yi onlara anlatmaları lazım diye düşünüyorum.
A. Hakan: Onlara rica edilmiştir onlar da oynamıştır. Başarısızlığı
hiçbir zaman oyuncuya yükleyemezsiniz. Farklı yönetmenlerin elinde
bir oyuncu rezil de olur, vezir de. - Bundan sonra da film
eleştirilerinize devam edecek misiniz? Ya da başka ‘Bu filmden uzak
durun’ tarzı yazılar gelecek mi? A. Hakan: Artık filmlerden uzak
durun diye yazmamayı düşünüyorum. Çünkü Türkiye’de bu anlayışa
henüz gelinmediğine inanıyorum. Bir yapımcı, ‘Bizim ticaretimizi
engelledi!’ diyor. Sanki bakkal dükkanı açmış da ben de o bakkal
dükkanından alışveriş yapmayın diyorum insanlara. Dediğim gibi her
şey ahbap-çavuş ilişkisi içersinde geçiyor. Türkiye’de radikal
eleştiriyi kaldıramıyorlar. O yüzden bundan sonra yazmayı
düşünmüyorum. Örneğin Şans Kapıyı Kırınca diye bir film çekildi.
Her yerde haberi çıktı, filmin oyuncu kadrosunun çıkmadığı TV
programı kalmadı. İnsanlar bu filme yönlendirildi. Ama film çok
kötü. Yazmadım yani, o da çok kötü bir film. Levent Kırca da vasat
- Mehmet Ali Bey promosyon programlarına dönüşen talk-show’lar
hakkında ne düşünüyorsunuz? M. A. Erbil: TV programlarına çıkmak
oyuncuların tasarrufunda olan bir şey değil. TV yapımcılarının
tasarrufunda olan bir durum. Adam kendi programını, reytingini
düşünüp, günceli yakalayıp, o hafta kim konuşuluyorsa onu çıkartmak
zorunda. Örneğin televizyonlarda ilgi gören parodi programlarına
imza atan Levent Kırca bundan üç yıl önce çok gündemde olduğu bir
dönemde ‘Şeytan Bunun Neresinde’ filmini yaptı. Ama filmi beklenen
ilgiyi görmedi. A. Hakan: Benim söylemek istediğim de bu işte.
Levent Kırca, televizyonda bir vasat beğeniye hitap ediyordu.
Şeytan Bunun Neresinde? filmini çektikten sonra uzun süre
televizyonda program yapamadı, daha şimdi yeni yeni bir şeyler
yapmaya başladı. - Yani Levent Kırca’yı vasat mı görüyorsunuz? A.
Hakan: Evet onu da vasat görüyorum. Az maaş alan memurun çileleri
20 yıldır işleniyor. Artık geçelim bu konuları. M. A. Erbil: Hele
Levent Kırca’nın o meşhur sarhoş tiplemesi var ya, adam bir türlü
sızmadı gitti! Adam 20 yıldır hep sarhoş! GÜNDEMİ DEĞİŞTİRECEK YENİ
İDDİALAR Haftalarca birbirlerini sert bir şekilde eleştiren Mehmet
Ali Erbil ve Ahmet Hakan, arkadaşımız Mevlüt Tezel’in sorularını
yanıtlarken gündemi sarsacak yeni açıklamalarda bulundu.
Erbil-Coşkun Meydan Muharebesi Ahmet Hakan: Ey Türk sinemasına
hizmet etmek isteyenler! Lütfen, ‘Hırsız Var’ ve ‘Hababam Sınıfı
Askerde’ adlı iki filmden de uzak durun! Uzak durun ki, bundan
sonra komedi filmi çektiklerini sananlar, ‘Ulan ne yapsak bu millet
yiyor!’ havasına girmesin!.. Sakın ‘Mehmet Ali’nin leopar desenli
‘g-string’ini görünce o kadar güldüm ki az kalsın koltuktan
düşecektim’ şeklindeki yorumlara aldanmayın... Bırakın ‘düşen’,
‘kalkan’ ya da ‘küfreden’ adamlara ya da kadınlara kahkahalarla
gülmeye teşne, vasat salon komedilerinin hastaları koltuklarından
düşsünler! (04.23.2005) M. Ali Erbil: Ben bu insanların Türk
olduğundan bile şüphe ediyorum. Onları vatan haini olarak
görüyorum. Amerikan filmlerinden komisyon alıyorlar galiba. Türk
malını, Türklüğümüzü savunacaklarına böyle konuşmaları düşündürücü.
(27.01.2005) Ahmet Hakan: ‘Vatan sevgisi’, Mehmet Ali Erbil’in
filmde giydiği g-string’i banal ve grotesk bulmak yerine ‘Aman! Bu
ne yaratıcı buluş!’ diye selamlamayı gerektiriyorsa... Mehmet Ali
Erbil ve onun gibi düşünenlere ‘Haklısınız, ben vatan hainiyim’
diye haykırıyor ve ekliyorum: Vatan hainliğine devam edeceğim