Ahmet Hakan coşmuş!
Abone olBugün yazarı Nuh Gönültaş, Hürriyet yazarı için bu ifadeyi kullandı ve bakın neler yazdı..
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan'ın yazısına, Bugün yazarı Nuh
Gönültaş'tan cevap geldi. Gönültaş'ın yazısına bakalım Coşkun nasıl
bir cevap verecek:
Yazı: Nuh Gönültaş
Kaynak:
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan Coşkun'un dünkü yazısını okuyan bazı
dostların kaşlarının çatıldığını gördüm..
Ama onların aksine ben bir gazeteci olarak Ahmet Hakan Coşkun'un
“Fethullahçı medya neden imkânsızdır” başlıklı yazısının
Türkiye'deki gazetecilik tarzına ayna tuttuğunu, bu yüzden de
gazetecilik okullarında geleceğin gazetecilerine ders olarak
okutulması gerektiğini düşünüyorum.
Bu yazı onun her yazısı gibi adeta bir manifesto olmuş. Mesleğin,
dolayısı ile kendisinin, kıdemini, tarzını, sosyal konumunu,
itibarını, eğitimini, yazdıklarının niteliğini, dini anlamda nerede
durduğunu, okumasının yazmasının neye hizmet ettiğini,
okuyucularına neyi nasıl anlattığını, dolayısı ile onlara aktardığı
bilgilerin sağlıklı olup olmadığı konusunu son derece yalın bir
dille ortaya koymuş.
Söz konusu yazı bana bir zamanlar Milliyet Gazetesi'nin Ahmet Hakan
Coşkun'un İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeki işleri ile ilgili
olarak attığı manşeti hatırlattı: Ahmet Hakan Coşmuş.
Bir manifesto gibi, aynı zamanda bir tür itirafname gibi bir yazı.
Dolayısı ile yazdığı bu yazının gazetecilik mesleği ile ilgili
yargılarının her cümlesindeki “gazetecilik” sözcüğünün yerine
“Ahmet Hakan'ın gazeteciliği” cümlesini getirdiğinizde onun mesleği
ve meşrebi ile ilgili çok ciddi bir belgeye ulaşmış oluruz.
Tabii siz hâlâ bu tarz gazete yazılarını belge olarak kabul
ediyorsanız. Türkiye'de bu tarz, Ahmet Hakan'ın önemsediği tarz
gazetecilik yüzünden gazete yazısının belge olma niteliği çoktan
yok olmuş durumda. Belki de tam yeri, şu gazete satan adam ile
gazete alan adam arasında geçen konuşmayı yazmanın:
Adamın biri Hürriyet almış, beşyüz bin lira bırakmış. Para üstü
beklemiş ancak bakkal hiç oralı olmayınca zam gelmiştir diye
düşünüp çıkmış dükkandan. Dışarıda gazeteye bakmış üzerinde 350 bin
lira yazıyor. Dönmüş tekrar ve “Birader üçyüzelli binmiş bu, ben
beşyüz bin lira verdim” Bakkal gülerek “Abi ne inanıyosun gastede
yazana” demiş.
Ahmet Hakan'ın yazdıklarına benzer şeyler ben çevremde de
duyuyorum. “Gazeteciler cennete gidemez” denildiğini biliyorum. Ama
kastedilenler herhalde Ahmet Hakan'ın yazdığı tarzda
gazetecilerdir. Yoksa “abartmayan”, “dikkat çekmeyen”,
“başkalarının özel hayatı ile ilgilenmeyen”, “egosunu göklere
çıkarmayan” gazeteciler kastedilmiyordur.
Ahmet Hakan kendisi sosyolojik anlamda sınıf atladığını düşünüyor
olabilir. Kendisinin Kanal 7'den “Merkez Medya” ya transferinden
sonraki şekil ve renk değişikliğinin temel nedeni mesleğini iyi
icra etme kaygısı olabilir. Sınıf atlamış bir meslek erbabı
olduğunu da düşünebilir.
Düşünsün. Buna yine Milliyet'in dediği gibi “Ahmet Hakan Coşmuş”
diyebilirsiniz. Ama o bulunduğu mevkiden gerçekten büyük bir
itirafta bulunmuştur. İşte bu noktada ona “Kanal 7'de ne
yapıyordun, Hürriyet'te ne yapıyorsun?” diye sorulur. Gazetecilik
her türlü ahlaksızlık namussuzluk mudur, önüne gelene çamur atma,
kulaktan dolma bilgilerle kişileri tasnif etme, zenci, beyaz diye
ayırma aracı mıdır?
Eminim bu sorular Ahmet Hakan'ın içinde bulunduğu sosyolojik
çelişkiyi ve felsefi sorunları aşmasına yardımcı olacaktır.
Adam kafadan tasnif yapmış. Fethullahçı Medya. Kimse kendisini
böyle konumlandırmıyor ki. Sen ne hakla böyle bir konumlandırma
yapıyorsun. Mesleğinle ilgili söylediklerin doğru ama bu tasnif
yanlış dostum. Buradayım çünkü işimi senin ya da çalıştığın
kurumdakiler gibi yapma düşüncesinde hiç olmadım. Abartmıyorum,
egomu yükseltmiyorum, dikkat çekmiyorum, başkalarının özellikle
senin hayatınla hiç ilgilenmiyorum. O halde sen yoluna ben
yoluma.
İşte sen, bu mesleği doğru yapılması gereken bir toplumsal hizmet
aracı olarak göremediğin, gazeteciliğin temel ilkelerini
umursamadığın için o taraftasın. Bu yüzden haklısın ama malesef
alacağın yok.
Umarım cennete ilk giren gazeteci sen olursun, tabii böyle bir
kaygı taşıyorsan!