Ahmet Hakan bunalıma girdi
Abone ol1.5 yıldır yazarlık yapan Coşkun, küfürlü mailler yüzünden bu 1 buçuk yıl içinde bunalıma girdiğini belirtiyor..
Sabahın erken saatlerinde bilgisayarı açıp gelen mesajlara
baktığımda, sokaklara olan aşinalığıma karşın, hayatım boyunca hiç
duymadığım en yaratıcı, en özgün ve en galiz küfürlerle
karşılaşıyorum. İnsanın her sabah kendini Serdar Bilgili gibi
hissederek güne başlamasının yol açtığı derin yaralar konusuna
girmeme bilmem gerek var mı? Şu kadarını söyleyeyim: Bir buçuk yılı
bile bulmayan kısa yazarlık hayatımda yediğim küfürlerin haddi
hesabı yok ve bu küfürler benim kabusum oldu. Her kesimden küfür
yağıyor! Denktaş'ı çok sevenler de küfür ediyor, İslami duyarlılık
taşıyanlar da. Ahmet Kaya düşmanlığı konusunda Ercan Saatçi ile
aynı safa düşenler de sövüyor, etrafımızın Sabetaycılar tarafından
sarıldığını düşünenler de. Hem, "AK Parti" yerine "AKP" yazdığım
için bana düşman olan AKP'lilerin ağır hakaretlerine maruz
kalıyorum, hem de "içine doğduğum kültürel çevre" nedeniyle benim
AKP'li olmak dışında bir şansımın olmadığına inanan CHP'lilerin.
Kimileri benim hükümetle Sabah gazetesinin arasını bulmaya
çalıştığımı öne sürerek hakaretler yağdırıyor, kimileri de "derin
analizler" yerine sudan şeyler çiziktirdiğimi iddia ederek.. Ben ki
her sabah en az beş kahvenin ardından kendine gelebilen biriyim. Bu
mesajların sersemletici etkisinden kurtulmak için kahve sayısını
ona çıkarmak dışında elimden bir şey gelmiyor. Bir arkadaşım
"Manyak mısın? Bakma o mesajlara!" diye öğüt veriyor ama elimde
değil, çünkü merak kediyi öldürüyor. Serdar Bilgili değilim ki
istifa edip, Londra'ya kaçayım. En çok, yazdığım şeylerden alınan
dindar kişilerin yazdıkları şaşırtıyor beni. Bu kişiler, kutsala
olan inançlarının benimkinden çok güçlü olduğunu düşünüyorlar, bana
kutsalı hatırlatmak için en aşağılık küfürlere başvuruyorlar ve
muhtemelen bu yolla sevap kazandıklarını sanıyorlar. Onlara "iyi
insan" olmakla "dindar" olmak arasındaki sıkı bağdan söz etsem bir
faydası dokunur mu? Bilmiyorum. Gerçekten. Ya Denktaş'ı KKTC
halkından daha çok seven TC vatandaşlarına ne demeli? Sanki söz
konusu olan kendi halkını bile ikna edememiş Denktaş değil de,
Dalai Lama ya da Mandela'ymış gibi, en kibarından "Sen kim
oluyorsun da bizim kutsal Denktaş'ımıza laf ediyorsun" diye
çıkışıyorlar, tabii en özgün küfürleri sıralayarak. "Türkçü
değilim" diye yazıyorum, yanıt şöyle geliyor: "Sen zaten Türk
değilsin!" Bu cümlenin ardından gelen küfürleri yazmama bilmem
gerek var mı? "Sabetaycılar neye nasıl inanmayı tercih ediyorlarsa
bırakın özgürce inançlarını yaşasınlar" diye yazıyorum, adam yedi
göbek sülaleme küfür yağdırıyor. Ucuz Ahmet Kaya düşmanlığını
teşhir ediyorum, "Bu vatanı böldürmeyeceğiz" diye haykıran bir
hoyratlıkla karşılaşıyorum. "Bir düşünceye, ancak dü- şünceyle
karşılık verilir" ya da "küfür etmek çok ayıp bir şeydir, insan
aciz kaldığında küfreder" tarzında şeyler yazarak, sıkıcı Alman
mürebbiye tavrı takınmak istemiyorum. Bu yüzden en iyisi durumun
vahametine işaret edip bırakayım: Neredeyse sözün bittiği
yerdeyiz.