Ahmet Davutoğlu'dan bomba açıklamalar
Abone olAK Parti kongresine tek aday olarak giren yeni Başbakan Ahmet Davutoğlu delegelere yaptığı konuşmada yeni hükümetin perspektifini özetleyen geniş bir değerlendirme yaptı...
İNTERNETHABER.COM
AK Parti'nin Olağanüstü Kongresi'ne tek aday
olarak giren ve partinin Genel Başkanı olarak seçilmesi beklenen
müstakbel Başbakan Ahmet Davutoğlu delegelere
seslendi.
DAVUTOĞLU MANİFESTOSU: 9 ALANDA RESTORASYON
Ahmet Davutoğlu manifesto niteliğindeki kongre konuşmasında yeni dönemde 9 başlık altında bir restorasyon hareketine başlayacaklarını söyledi. Ekonomi, dış politika, kültür, yargı, çözüm süreci gibi başlıklarda yeni hükümetin perspektifini özetleyen Davutoğlu, Tayyip Erdoğan'a yönelik sözleri ile salonda büyük alkış topladı.
GÖRDÜNÜZ BİRLİKTE TERLEDİK
Davutoğlu, 1382 delegenin oyuyla AK Parti'nin yeni genel başkanı
oldu. AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde, Konya Milletvekili
ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bin 245 delegenin imzasıyla
genel başkanlığa aday gösterilmişti. Davutoğlu seçim sonrası
yaptığı teşekkür konuşmasında ise Tayyip Erdoğan'a ve parti
teşkilatına şükranlarını sundu. Davutoğlu özellikle Erdoğan'a dönük
övgüleri ile dikkat çektiği konuşmasında "Sayın
Cumhurbaşkanımız "terleyen Cumhurbaşkanı terleyen Başbakan olacak
demişti". Görüyorsunuz birlikte terledik." dedi.
Davutoğlu AK Parti'nin yeni dönemine dair çarpıcı mesajlar verdiği konuşmasında şöyle dedi:
SELAM OLSUN İNSANA, ZAMANA VE MEKANA...
Selam olsun insana, zamana ve mekana... eşrefi mahlukat olarak yaratılan insana selam olsun. Alemlere rahmet olarak gönderilen sevgililer sevgilisine selam olsun. Hacı Bayramı Veli'ye selam olsun. Aşkımızın piri Mevlana'ya, Hacı Bektaşi Veli'ye selam olsun. Ahmedi Hane'ye, Feqiye Teyran'a selam olsun. Alparslan Gazi ve yiğitlerine selam olsun. 92 yıl önce milletin istiklali için Kocatepe'ye yürüyen Mustafa Kemal'e selam olsun. AK Parti'nin kurucu lideri ve seçilmiş Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a selam olsun... O'nunla birlikte bu kutlu yola çıkan kurucularımıza selam olsun...
ERDOĞAN'IN MİRASI BİZİM ŞEREFİMİZDİR VE KORUNACAKTIR
AK Parti konjoktürel siyasal şartlarda çıkmış dönemsel bir parti değildir. Bir kesime hitap eden bir parti değildir. Kutlu bir yürüyüşün bugünkü tecessüm etmiş halidir. Millet idealinin ta kendisidir. Bu bir veda kongresi değil bir vefa kongresidir. O'nun bıraktığı miras bizim şerefimizdir ve süreki korunacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımıza şunu söylüyoruz. Size millet adına teşekkür borçluyuz. Bu partiyi 11 ay içinde iktidar yaptınız, millete büyük değerler vakfettiniz. Allah şahittir ki bundan sonra da bu kadrolar Sayın Cumhurbaşkanımız ile bu yolda yürüyecektir. Hiç kimsenin bu saflara fitne sokmaya gücü yetmeyecektir.
YENİ TÜRKİYE'NİN PSİKOLOJİK ALT YAPISI ÖZGÜVENDİR!
İstanbul'un fethinden 600 yıl sonra bu ülke yine bir fetret devri içine girmişti. AK Parti sadece devlet otoritesini inşa için değil yeni bir medeniyet için yola çıktı. Yeni Türkiye'nin psikolojik alt yapısı özgüvendir. Son 12 yılda büyük devrimlere imza atıldı. Her alanda büyük başarılar sağlandı. Bunların ardındaki temel saik milletin özgüveninin tekrar kazanılmasıdır. Bu özgüven bizde oldukça hiç kimse bu dirilişe dur diyemeyecek.
GEZİ VE 17 ARALIK'TA ÖZGÜVENİMİZİ HEDEF ALDILAR
Bu özgüvenimizi 13. yılında hedef aldılar. Gezi ve 17 Aralık darbelerinin amacı bu özgüveni yıkmaktı. Dediler ki bunlar hayal görüyorlar. Doğru, biz bir rüya görüyoruz. Yeni Türkiye'nin rüyasını görüyoruz. Bu rüyayı göremeyenler utansın. 30 Mart seçimleri için Konya'da mitingde bir dede torununu getirip tanıştırmak istedi. 10 yaşındaki çocuk dedi ki "Sayın Bakan aradığınız adam benim" dedi. O küçük kardeşimizi 2053 yılında hayal ettim. O küçük çocuk aradığınız adam benim diyecek özgüveni gösterdiyse bunun ardında milletin adamının özgüveni vardır. Şimdi milletin adamı Cumhurbaşkanlığı makamında. Ama milletin adamları tükenmeyecek.
ÇÖZÜM SÜRECİNİ BAŞARIYA GÖTÜRMEK BİZİM BORCUMUZ
Yeni dönemin temeli çözüm süreci. Bir devleti ve milleti aidiyet duygusu ayakta tutar. AK Parti iktidarına kadar şu ya da bu kesim ötekileştirildi. Etnik, dini, mezhebi kimlikleri nedeniyle dışlandılar. Cumhurbaşkanımızın bize emanet ettiği çözüm sürecini başarıya götürmek bizim borcumuzdur. Aidiyet duygusunun iki parametresi var. Biri yurttaşlık biri duygudaşlık. Bizim iktidar olduğumuz Türkiye'de bir daha hiç kimse öteki olmayacak. Eşit vatandaşlık hukuku daima önde oalcak. Alevi vatandaşlarımız da bu toprakların asli unsuru olacak kalacaktır. Gayri müslim vatadaşlarımız da eşit vatandaşlık hakkını koruyacaktır.
ÖZGÜRLÜKLERİ YENİ BİR AHLAKİ FORMASYONLA BULUŞTURUYORUZ
İnsan onuru insanın eşrefi mahlukat olmasından gelir. Bu onuru korumak bizim görevimizdir. Güvenliği ve onuru tehdit altında olan birinin özgürlüğünü olamaz. Türkiye'de ifade, düşünce, girişim ögürlüğü AK Parti teminatı aldındadır. Her özgürlük bir sorumluluk getirir. Basın özgürlüğü basın ahlakını gerektirir. Biz özgürlükleri yeni bir ahlaki formasyonla buluşturuyoruz, buluşturacağız.
OTORİTERLEŞME ELEŞTİRİLERİNE YANIT
Türkyie'de otoriterleşme var denilerek AK Parti ve Sayın Cumhurbaşkanımıza iftiralar atıldı. İktidarımızın ilk dönemlerinde alan temizliği yapılmak zorunda kaldık. Türkiye gerçek demokratikleşme hamlelerini son bir kaç yılda gerçekleştirdi. Asker sivil ilişkileri son zamanlarda oturdu. Kimse e-muhtıra beklentisine bile giremedi. Siyasal özgürlükler konusuna gelelim. 2010 yılında bile ülkenin en büyük partisi olan AK Parti kapatılmak istendi. Siyasal özgürlükler son yıllarda teminat altına alındı. Ana dilde eğitim ve siyasal örgütlenme hakkı son bir yılda verildi. Otoriter denilen Cumhurbaşkanımız Başbakanlığı döneminde bunları yaptı. Başörtüsü özgürlüğü ancak son yıllarda gerçekleşti.
ARTIK HÜKÜMET DE DEVLET DE MİLLETİN EMRİNDE
AK Parti'nin en büyük devrimi milli irade devrimidir. AK Parti'ye akdar milletin seçtiği siyasi iradelere siz yol yapıni baraj yapın, alt yapı kurun dendi. Ama zinhar güvenlik, dış politika, ekonomi, siyasete girmeyin, bunlar devlet meselesidir dendi. Ama AK Parti iktidarında her konuda siyasi irade kullanıldı. Türkiye'nin dış politkası, makro politikalara ve ekonomiye hükümet yöne verdi. Devlet ve hükümet farklı şeylerdir diyenlerin dönemi bitti. Yeni Türkiye'de devlet de hükümet de milletin emrindedir.
YENİ TÜRKİYE İÇİN YENİ ANAYASA YAPACAĞIZ
Yeni bir anayasaya ihtiyacımız var. Yeni anayasa yeni Türkiye'nin önünü açacaktır. İlk defa Türkiye'de millet tarafından seçilenlerin yaptığı bir anayasaya sahip olacağız.
CUMHURBAŞKANI VE BAŞBAKAN ARASINDA İHTİLAF OLMAYACAK
Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlık makamı arasında ihtilaf bekleyenlere yanıt veriyorum. Millet iradesinden gücünü alanlar arasında ihtilaf çıkmaz. Hele dava arkadaşları arasında ihtilaf çıkmaz. Hiç heveslenmesinler. Cumhurbaşkanı ve Başbakan yeni Türkiye'yi birlikte inşaa edecektir. Bundan hiç şüheniz olmasın.
CEMAATE SERT MESAJLAR: BİR DAHA İZİN VERMEYECEĞİZ!
Paralel yapı fetret isteyen bir yapıdır. Gezi ve 17 Aralık'tan bu yana istiyorlar ki kriz çıksın, istikrarsızlık olsun, istifalar olsun. Sürekli olarak bir kampanya yürüttüler. Aslında hedefleri AK Parti değildi. AK Parti'nin son 12 yıldaki kazanımlarıydı. Kim olursa olsun devlet otoritesinin parçalanmasına bir daha izin vermeyeceğiz. Bürokraside aranacak tek nitelik ehliyet ve liyakttır. Milletin seçtiği siyasi iradeye şantaj yapmak açık bir ihanettir. Eğer bu otoriteyi biri kullanmak istiyorlarsa bürokratik kimliğini bırakacak bizim gibi milletten oy isteyecek. Bizim gibi Anadolu'nun her yanında ter dökecek. Ama bunlar ter dökmeden devleti ele geçirmek istiyorlar. Hiç bir şekilde devletimize nüfuz edemeyecek.
BİZ BİR VEFA VE SADAKAT HAREKETİYİZ
AK Parti kongresi öncesinde kapsamlı istişareler yapıldı. Biz bir vefa hareketiyiz. Bir sadakat hareketiyiz. Sadakatimiz davamıza dostluğumuza ve kardeşliğimizedir.
YOLSUZLUK YAPAN KARDEŞİMİZ DE OLSA O ELİ KESERİZ!
AK Parti kadroları yolsuzluğa karşı mücadelede töhmet altında bırakılamaz. Tüyü bitmemiş yetimin hakkına el uzatan kardeşimiz bile olsa o eli keseriz. Allah aşkına yolsuzluk yapan bir hükümet ülke ekonomisini bu noktaya getirebilir miydi? Ahlakın ve erdemin olmadığı siyaset yozlaşır ve çürür.
YARGI VE EMNİYETTEKİ PARALEL YAPI NETWORKU
Yargı mensupları siyasete müdahale etmek için devreye girdiğinde bu millet büyük felaketler yaşadı. Osmanlı devletinin başına gelen bu felaketin Türkiye Cumhuriyeti'nin de başına gelmesine izin vermeyeceğiz. 12 Eylül ve 27 Mayıs adaletini hatırlayız. Her birimiz sağcısı solcusu dindarı ve liberali ile 12 Eylül adaletinin ne anlama geldiğini biliyoruz. Maalesef paralel devlet yapılanması emniyet ve yargı arasında öyle bir network inşaa etti ki hiç kimsenin yargıya güveni kalmadı.
HSYK SEÇİMLERİ İÇİN YARGIYA CEMAAT UYARISI!
Şimdi HSYK seçimleri var. Ama öyle bir rüzgar estiriliyor ki sanki HSYK seçimi Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden daha önemli. Çünkü birileri şöyle düşünüyor. Eğer bu seçimlerle kendi otoritemizi kurar kendimize göre bir HSYK oluşturursak istediğimizi yaparız. Hiç bir güç milletin iradesini aşamaz. Yargı mensuplarına sesleniyorum. Yargının bir gücün etkisi altına girmesine izin vermeyin. Vicdanına güvendiğimiz yargı mensupları bu tuzağa izin vermeyecektir. 27 Mayıs yargısının mantığını yeni Türkiye'de kimse görmeyecek.
KÜLTÜR VE MEDENİYET RESTORASYONU
Bir diğer restorasyon da kültür ve medeniyet alanında yaşanacak. Bu ülke kadimin bütün renklerini barındırır. Anadolu ile etkileşime girmeyen bir kadim kültür yoktur. Küreselleşmeyi de bizim kadar derin ve yakından yaşayan bir başka ülke yoktur. Yeni bir kültürel uyanışın içindeyiz. Bütün insanlığa evrensel bir çağrı yapacak bir uyanış bu. Şehirlerimizin kadim karakterini muhafaza edeceğiz. Modern mimariyi kadim kültürümüze ters düştüğünde red edeceğiz. İstanbul bir semboldür. İstanbul bir Birleşmiş Milletler şehri olacak bir dünya şehir olacak
EKONOMİK
RESTORASYON
Ekonomik alanda Türkiye'nin öne çıkması için eğitim reformu ve
Ar-ge atılımı yapılacak. Her ulaştırma koridoru, her enerji
koridoru, Anadolu'ya selam verip gidecek. Türkiye Afro-Avrasya’nın
en önemli üretim üssü haline gelecek. Makro ekonomik istikrarı
sağlarken, reel sektörü de güçlendireceğiz. İnsana yatırım
yapacağız, etkin bir tarım inşaa edeceğiz. Coğrafyamızı
kullanacağız. Enerji açığımızı ve cari açığı coğrafya ve donanımlı
insan ile aşacağız.
ULUSLARARASI ALANDAKİ
RESTORASYON
2002 yılında Türkiye'de "dış politika"dan anlaşıla şey "dış
ilişkiler"di. Tüm dış politika Kıbrıs sorunu ve Ermeni
meselesindeki defansif tutumdu. Dış politikada temel ilkemiz,
politikanın Ankara merkezli olmasıdır. Çok boyutlu dış politika da
süreck. Kimse Türkiye'yi Avrupa ile Asya kıskacına almaya
çalışmasın. AB üyelik hedefimiz stratejiktir. Türkiye'nin AB hedefi
stratejik bir hedeftir ve kararlılıkla devam ettirilecektir. İlk
Dışişleri Bakanı olduğumda söylemiştim. "Hattı diplomasi yoktur,
sattı diplomasi vardır, sat ise bütün dünyadır. Dış politika sadece
"reel politika" değildir. "İnsani ve vicdani diplomasiye dayalı"
dış politika izleyeceğiz. Allah bize, nerede bize yardım eden yok
mu diyene yardım etme kudreti versin.