"İnanamıyorum... Aklımı kaçıracağım...
Sevilla'da... Bu golleri bu fırsatları buluyor ve
atamıyorsunuz...
İnanamıyorum..."
Böyle bağırıyordu spiker maçın ilk yarısının son anlarında...
Bütün maçın özeti gibiydi sözleri...
Nasıl bir maçtı...
Nasıl bir gerilimdi...
Kimse inanamadı olanlara...
Hele de Volkan'a...
İlk yarı bittiğinde daracağına çekmiştim Volkan'ı...
"Bu adam yüzünden gitti güzelim çeyrek final"
diyordum...
Nerden bilebilirdim aynı Volkan'ın maçın gizli
kahramanı olduğunu...
Penaltılara kaldığında iş maçı anlatan spiker gibi ben de aynı şeyi
söylüyordum;
-"Hadi 2 gol borcun var, kurtar penaltıyı öde
borcunu..."
Ödedi hem de fazlasıyla...
2 yerine 3 gol kurtararak...
Neyse maç bitti gitti...
Biz işimize bakalım...
Ne renk alsak acaba
bikiniyi...
Malum Ahmet Çakar abimiz büyük
konuşmuş;
"Fenerbahçe turu geçsin bikini giyeceğim"
demişti...
Düşünebiliyor musunuz manzarayı...
Kıllı bir vücut...
Ve muhtemelen çarpık bacaklarla...
Bikinili bir Ahmet Çakar...
Herhalde pembe
yakışır...
Sevilla sadece kendi başını değil, Çakar'ı da yaktı...
Eh! "Büyük lokma ye, büyük söz etme
demişler"...
Çakar da dilinin bedelini ödeyecek artık...
Ne dersiniz...
Ahmet Çakar'a bikini alalım mı?
Hımm! Seçenek de lazım şimdi...
Buyrun katalogdan seçin birini...
Hangisi yakışır dersiniz?