Ahmet Altan'dan Karayılan'a cevap
Abone olTaraf gazetesini 'döneklik' ve 'işbirlikçilikle' suçlayan Murat Karayılan'a Ahmet Altan'ın cevabı gecikmedi.
Terör örgütü PKK ile Taraf'ın kavgası devam ediyor. KCK Yürütme
Konseyi Başkanı Karayılan, gazete için, "dönekleşmekten öte işbirlikçiliğine kulaç atan
ve işbirlikçiliğine yatmış bazı tipler" ifadesi Altan'ı
kızdırdı.
"YEMEDİĞİM KÜFÜR KALMADI"
(...)Karayılan, bizim gazetenin bazı yazarlarıyla ilgili epeyce saygısız ifadelerle konuşmuş, onları “döneklikle, işbirlikçilikle” suçlamış.
Karayılan ne demişti? |
Terör örgütü PKK'nın başındaki isim Murat Karayılan'ın Taraf'a
ilk saldırısı değil.
Ayrıntılar için tıklayın |
Bence PKK yöneticileri bu “işbirlikçi” lafını öyle olur olmaz kullanmaktan kaçınsa iyi eder, kendileri hakkında bu kadar iddia varken, 33 asker olayı, Reşadiye, Dörtyol ortada açıklamaya muhtaç bir halde dururken onu bunu suçlamak pek bir mana taşımaz.
Karayılan, Kazan Vadisi’nde otuz altı gerillayı kaybetmeleri hakkında da “özeleştiri” yapmış, “Kürdistan özgürlük gerillası bir kere Çelê’de bir hata yaptı. Kendine aşırı güven, düşmanı küçümseme, yine düşmanın takibini-tekniğini dikkate almama, gerilla kurallarına uymama gibi hatalardan dolayı Çelê’de 36 kayıp verdi. Bir daha aynı durumun tekrarlanacağını sanmıyorum”.
Şimdi Karayılan’ın söylediği, kendine aşırı güven,
karşısındakini küçümseme, tekniğini takibini dikkate almama hali
sadece Kazan Vadisi’nde ortaya çıkan bir mesele değil.
PKK yönetimi bu hatayı bu temmuz ayındaki Silvan baskınından beri yapıyor.
Onca insan, kadın, çocuk, asker, polis, gerilla öldükten sonra da “özeleştiri” veriyor.
Hiç yazmadıysam on kere yazdım temmuzdan bu yana, “hesaplarını yanlış yaptıklarını, karşılarındaki gücü küçümsediklerini, büyük bir hataya düştüklerini” anlatmaya çalıştım, yemediğim küfür kalmadı, “Kürt gerillasının büyük başarısını önlemek, Türk ordusunu yenilgiden kurtarmak” için bunları yazdığımı söylediler.
Temmuzda “eleştirileri” dinleselerdi, kendilerini eleştirenleri hemen ucuz hamasetle suçlamaya kalkmasalardı, aralık ayında “özeleştiri” yapmak zorunda kalmazlar, bunca insan da ölmezdi.
Eline silah alanın Türk’ü Kürt’ü fark etmiyor, bir burnu büyüklük, bir eleştiri düşmanlığı, bir “ben bilirim” hali, sonunda da ölen insanlar.
Bir de kalkıp bizim gazeteyi suçlamaya kalkıyorlar.