Ahmed Hulusi, inanç genini anlattı
Abone olAhmed Hulusi, Dean Hammer’ın 'Buluşum' dediği VMAT2 adlı inanç geninin varlığını 6 yıl önce açıklamıştı. Hulusi, dünyanın tartıştığı bu geni tüm detaylarıyla anlattı.
İlk kitabı kitabı 1965 yılında yayınlanan Ahmed Hulusi’nin, 30’a
yakın kitabı bulunuyor. Bilgilerini insanlarla karşılıksız olarak
paylaşan bir yazar. Ne bir din adamı, ne bir şeyh, ne bir hoca, ne
de bir iláhiyatçı!
İslám Dini’ni, Kuránı Kerîm, Kütüb-ü Sitte (altı önde gelen kitap)
hadisleri temelinde kabul ederek inceleyen; geçmişteki ünlü
tasavvuf sîmalarının çalışmalarını değerlendirerek, gereklerini
yaşadıktan sonra; bunları, günümüz ilmiyle de birleştirerek
yorumlayan Hulûsi; insanların kişiliğiyle değil, düşünceleriyle
ilgilenmesini istiyor.
Sürekli sarı basın kartı sahibi, emekli gazeteci Hulûsi, bunun
dışında profesyonel olarak hiçbir işle meşgul olmamış; tüm yaşamı
çağdaş bilimler, İslám, Tasavvuf araştırmalarıyla devam etmiş. Tüm
kitap ve yazıları ile sesli sohbetlerinin tamamını internet
üzerinden okuyucularına ücretsiz ve tam metin olarak indirilebilir
şeklinde yayınlamış ilk yazardır. Yazarın eserleri arasında;
‘Tek’in Seyri’, ‘Sistemin Seslenişi’, ‘Dinin Temel Gerçekleri’,
‘Dua ve Zikir’, ‘Evrensel Sırlar’ sayılabilir.
SERDA KIVILCIM, AHMED HULUSİ İLE İNANÇ GENİNİ KONUŞTU
ABD'li genetikçi Dean Hammer ‘Tanrıya inanç geni’ni (VMAT2)
bulduğunu iddia etti. İddiası Amerikalı bilimadamlarından çok
Türkler’in kafasını karıştırdı. Önce kitap olarak yayınlanan
ardından da Time Dergisi’ne kapak olan Dean Hammer’ın ‘The God
Gene’ iddiası Türk medyasında yankı uyandırdı. Oysa inanç genini 6
yıl önce Yazar Ahmed Hulusi, ‘Sistemin Seslenişi ve ‘Dinin Temel
Gerçekleri’ adlı kitaplarında açıklamıştı.
İşte Ahmet Hulusi’nin inanç geni ile ilgili son açıklamaları...
GEN VE DİN KONUSU...
‘GENLER din adamlarına soruluyor, moleküler biyolog profesörler
Hadisler hakkında değerlendirme yapıyor! Bilgi ezberleyip bunu
tekrar edenler álim oluyor!!!’ İşte böyle bir karmaşa içinde
Amerika’da Time Mecmuası, Dean Hammer’i kapak yaparak ‘God Gene’
adlı kitabından alıntılar yaptı ve bu alıntılar Türkiye’ye ‘İnanç
geni’ olarak nakledildi. İnanç geni var mı, yok mu konusu mahalle
kahvehanelerinde tartışılmaya, buralarda Dean’a eleştiriler
yapılmaya başlandı. Din adamları ikiye ayrıldı. ‘Böyle bir gen
olabilir’ diyenler ve ‘Böyle bir şey olamaz’ diyenler.’
TASAVVUFİ HİSLER...
‘ÖNCE Dr. Hammer ne diyor anladığımız kadarıyla ona bakalım:
‘İnsanda VMAT2 adıyla bilinen bir genin belli bir noktasındaki
nükleik asit dizilimi cytosine veya adenin yönünden zenginlik
göstermekte ve buna bağlı olarak da beyin kimyasallarından
monoaminin sentezi az veya çok olmaktadır. Sözkonusu maddenin
üretimi sonucunda kişide spritüel düşünceler artar. Bu üretimin
fazlalığı kişide mistik görüşlerin artmasına, kişinin evrenle
bütünleştirmesine tasavvufi duygulara yönelmesine vesile olur’
Dr. Hammer ‘Bu gen insanı inançlı veya inançsız yapar’ demiyor. Dr.
Hammer, özellikle ikiz çiftler üzerinde araştırma yapıyor ve bu
genin aktif olduğu ikizlerin teklerinde spritüel yaklaşımların çok
yüksek olduğunu söylüyor.’
BİYOKİMYAYI ETKİLER
‘SAYISI 20-30 bin civarında olduğu kabul edilen genler, beynin
biyokimyasını etkilemekte, bizim duygu ve düşüncelerimiz
yönlenmektedir. Dr. Hammer şunu demektedir:
‘Her düşünce ve duygumuz beyindeki bir aktivite sonucudur.’
Olayın önemli yanına gelelim.
Biz ya gökte bir gezegende oturup oradan sihirli değnekle dünyayı
ve insanları yaratıp onların içine bir şeyler yollayan sonra da
kendi hallerine bırakan ve onları sınayan bir tanrıya inanacağız...
Ya da Hz. Muhammed A.S’ın ‘Allah’ ismiyle bize bildirdiğinin ne
olduğunu anlamaya çalışacağız...’
TANRI-ALLAH FARKI
‘BURADA ana sorun, Tanrı kavramı ile Kurán’ın vurguladığı ‘Allah’
adıyla işaret edilen arasındaki farkın anlaşılamamasıdır.
Tanrı hemen hemen çoğunluğun kafasında tahayyül edilen bir
hayaldir... Allah ise zatı itibariyle tefekkür edilmesi mümkün
olmayan; Hz. Ebubekir’e göre, idrak edilemeyeceğinin idrak
edilebileceği bir Zat’tır! Mekán kavramından münezzeh olan varlığa,
insanın dışına yönelerek ulaşması muhaldir!’
ENERJİ YUMAĞI EVREN
‘BU sebepledir ki ‘Allah’ adıyla işaret edilene her insan ancak
kendi özüne yönelerek yakîn elde edebilir. İşte bu yol batıda
spritüel veya mistik kavramlarıyla, İslam’da tasavvuf olarak
değerlendirilmiştir. Kişinin kendi hakikatini sorgulaması
araştırması ve evrensel hakikatle bütünleşmeye çalışması...
İşte bütün tasavvuf ehli, ‘Allah’ adıyla işaret edilene bu yoldan
yani kendi derûnlarından, nefsine árif olarak yakîn elde
etmişlerdir. Şimdi Allah adıyla işaret edilenin evreni ve dünyayı
yaratışı hakkındaki bilgilerimizi hatırlayalım. Evren aslı
itibariyle tekil bir enerji yumağıdır!’
YARATILIŞ YASALARI...
‘ALGILAYABİLDİĞİMİZ sebep-sonuç ilişkisi kadarı ile de bu enerji
yumağının özünde bilinç diye isimlendirdiğimiz sistematik bir
oluşturma (var etme) mekanizmasının var olduğu mutlak
gerçektir.
Buna kimi doğa kanunu adını takar kimi de yaratılış yasaları veya
‘Sünnetullah’ der... Sonuçta hepimiz bu yasalara tábi ve bu
yasaların sonucu olarak varolmuş varlıklarız! Bedenimiz ve beynimiz
her an bu yasalara göre faaliyet gösterip kendindekileri açığa
çıkartır.’
İMAN GENİ GEREKLİDİR
‘YILLAR önce bedende organlara hayat ulaştıran kandan söz
ediliyordu. Sonra hücreler keşfedildi. Sonra hücre kimyası fark
edildi. Şimdi ise insandaki özellikleri meydana getiren genler.
Bilinen gerçek şudur ki, beyin, genlerin ve biyokimyasının sonucu
olarak faaliyetini sürdürmektedir.
Bizde açığa çıkan her şey ‘Allah’ sistemine tabi bu yaratılış
yasaları istikametinde oluşmaktadır. Aşk veya diğer duygular esas
olarak nasıl biyokimyasal reaksiyonlar sonucu meydana geliyorsa,
aynı şekilde inanç ve düşüncelerimizin de gene bu genetik
özelliklere göre şekillenmesinden daha tabii bir şey olamaz! İşte
bu sebepledir ki biz 1998 yılında yazdığımız yazıda ‘iman geni’
olması gerekliliğini vurguladık. Ne var ki henüz bunun tespiti
mümkün olmamıştır. Bu bizim bir düşüncemizdir.’
ÁLEMLERİN OLUŞUMU
‘BU düşüncenin kaynağı ise Rasulullah A.S’ın, kişinin cennetlik
veya cehennemlik olduğu ana rahminde 120. günde sabitlenir,
anlamındaki açıklamasıdır. Bu durum daha sonra da değişmez! İşte bu
oluşum, kanaátime göre konuyla ilgili bir veya birkaç genin devreye
girip girmemesiyle ilgilidir. Allah sisteminde dünyada oluşan her
olay bir mucizedir görene!
Bir diğer bakış açısı ile ise...
Dini anlatımla, ‘Allah’ isimlerinin işaret ettiği özelliklerle
álemler ve içindekiler meydana gelmiştir. Her birim ‘Allah’ isminin
işaret ettiği özelliklerle meydana gelmiştir.’
Yani karaciğer nasıl bir yaratılış gereği bu isimlerin bir
anlamının açığa çıkması ise, genler de aynı şekilde yaratılış
amacına uygun olarak işlev görmektedir ‘Allah’ isimlerinin işaret
ettiği özelliklerle!’
İŞARET EDİLENLER...
‘ESASEN kitap konusu olan hayli geniş bir konunun burada daha fazla
açılması hayli zordur. Bu konuda geniş bilgi ‘Dinin temel
gerçekleri’ ve ‘Dua ve Zikir’ kitaplarımızda mevcut. Arzu edenler
bu kitapları internette online olarak www.ahmedbaki.com adresinden
okuyabilirler. ‘Allah’ adıyla işaret edilen hakkındaki
düşüncelerimiz de ‘Hz. Muhammed’in açıkladığı ALLAH’ adlı kitaptan
okunabilir.’
TEK BİR DİN-SİSTEM...
‘SONUÇ olarak ‘Allah’ adıyla işaret edilen indinde tek bir
Din-Sistem mevcuttur. Bu sistem yaratış yasalarına uygun olarak
kendi bünyesinde gerekenleri, Allah isimlerinin işaret ettiği
manalarla oluşturmakta, böylece madde dünyası diye algıladığımız
her şey meydana gelmekte. İsimler perdesinden kurtulup objeleri
değerlendirmek, sistemin işleyiş mekanizmasını kavramak hepimize
kolaylaşmış ola.’
Röportaj: Serda Kıvılcım
Kaynak: