Ahıska Türkleri'nin dramı
Abone olÖzgür ve Bilge dergisi, son sayısında Ahıska Türkleri'nin yaşadıkları sıkıntıları gündeme getirdi.
AHISKALILAR İLGİ BEKLİYOR Özgür ve Bilge dergisi pek gündeme
gelmeyen bir konuyu Mart sayısının kapağına taşıdı. “Ahıska Dramı”
başlığını taşıyan kapak dosyasında 1993 yılından itibaren Türkiyeye
gelip yerleşen Ahıska Türklerinin yaşadıkları sıkıntıları ele aldı.
Bedriye Ertekin'in kaleme aldığı dosyada Ahıskalıların tarih
boyunca yaşadıkları acı olayların yanısıra, yakın bir döneme kadar
bu acıları yaşayanlardan ibret dolu hayat hikâyeleri de
aktarılıyor. Doktorlar, mühendisler, öğretmenler amelelik yapıyor
Türkiye’deki Ahıskalı Türklerin hiçbiri kendi mesleklerinde
çalışmıyorlar. Çünkü diplomaları Türkiye’de geçersiz sayılıyor.
Onlar yaşamlarını sürdürmek için önlerine çıkan her işte
çalışıyorlar. Mevsimine göre pamuk tarlalarında pamuk işçiliği
yapıyor, zeytin bahçelerinde zeytin topluyorlar. İnşaatlarda
işçilik, yağlı boya ve badana işleri yapıyorlar. Hanımları
konfeksiyon işyerlerinde, incir mağazalarında çalışıyor.
Bahçıvanlıktan aşçılığa kadar her türlü işte çalışarak ekmeklerini
taştan çıkarıyorlar−yeter ki namuslarıyla çalışacakları bir iş
olsun, helâl para kazanabilsin, evlerine ekmek götürebilsinler.
Umutsuzluğa yer yok Şu anda inşaatlarda ve tarlalarda çalışan
doktorlar, mühendisler, öğretmenler, hemşireler, bilim adamları
yine de umutsuz değiller. Türkiye’deki ekonomik şartların
farkındalar. Kendilerinin yaşadığı işsizlik ve ekonomik sorunları
bütün ülke halkının da yaşamakta olduğunun bilincindeler. Ve onlar
bir gün asıl mesleklerine döneceklerine inanıyorlar. Onlar
umutlarını asla kaybetmiyorlar. Özgür ve Bilge dergisinin
görüşlerine yer verdiği Aydın’ın İncirliova ilçesinde faaliyet
gösteren Ahıska Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği’nin Başkanı
olan Alâattin Eyüpoğlu Türkiye’de çektikleri sıkıntılara rağmen
yine de hallerinden şikâyetçi değil. “Biz Türkiye’ye kendi
vatanımız diye gelmişiz. Amacımız, büyük paralar kazanıp sonra
geriye dönmek değil. Ahıska Türklerinin yegâne vatanı Türkiye
Cumhuriyeti devletidir ve toprağıdır. Bu topraklarda yaşayan yetmiş
milyon insanmıza faydalı olmak, bu ülkenin iyiliği ve güzelliği
için elimizden gelen hizmeti vermek bizim için kutsal bir görevdir”
diyen Alaattin Eyüboğlu Türkiye’ye her zaman hizmet etmeye hazır
olduklarını bir örnekle şöyle açıklıyor: “Kendim Türkiye’de
askerlik yapmadığım için üzülüyordum. Büyük oğlum Ali Merden yirmi
bir yaşına gelmişti. Askere alınması için müracaat ettik. Oğlum
asker oldu. Ahıskalı Türklerden ilk asker babası olmanın
mutluluğunu yaşadım” Ahıskalıları tanıyalım Ahıska Ardahan’ın Posof
ilçesinin ötesinde Gürcistan sınırını çizen Çağ Suyu ve Kur
ırmağının diğer tarafında yer alan güzel bir bölgenin ismi. Şu anda
Gürcistan sınırları içinde bulunuyor. Anadolu ile aynı tabiat
özelliklerine sahip. Bu benzerlik sadece coğrafî açıdan değil,
sosyal açıdan da geçerli. Ahıska Türklerinin Anadolu insanıyla
dini, dili, inancı, sosyal yaşamı, özü aynı. Ahıska Türklerinin
tarihi 1578 senesine kadar gerilere uzanıyor. Üçüncü Murat Han
zamanında, Gürcistan’ın fethinden hemen sonra İç Anadolu
bölgesinden özellikle Konya, Tokat, Yozgat illerinden seçilen
Türkler Ahıska ve çevresine yerleştirildi. Kısa bir süre içinde
Ahıska Bölgesinin Atabekleri ve Türk ahalisi de kendi istekleriyle
Müslüman oldular ve Ahıska 250 yıl boyunca bir Osmanlı eyaleti
olarak kaldı. Tâ ki Osmanlı–Rus Savaşının bitimiyle 29 Eylül 1829
senesinde Ahıska’nın on sancağının Rusların eline geçmesine kadar.
Bu tarihten itibaren Ahıskalı Türkler sürgünler, katliamlar ve
çilelerle dolu uzun bir dönem yaşadılar. Ahıskalıların Türkiye
özlemi ise 1992 yılında yona erdi. Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut
Özal, Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine yaptığı gezileri sırasında
Ahıska Türklerinin sorunları ile de ilgilendi ve 1993 yılında Türk
Devleti Ahıskalı Türklere Türkiye’ye serbest geçiş ve Türkiye’de
yerleşme hakkı tanıdı. Böylece, binlerce Ahıska Türkü Türkiye’ye
geçti ve ülkemizin çeşitli bölgelerinde yerleşti.