Diğer adı "aftöz ülser" olan aft, ağız içinde görülen ağrılı ülserdir. Klasik aft yarası, ağız içindeki mukoza tabakası üstünde, kırmızı oval sınırlı yaralar halinde görülür. Sağlık Bakanlığı'nın bu konuda yayınladığı bir istatistik yok ama diğer ülkelerin verilerine bakıldığında, toplam nüfusun %20 ile %40'ı arasında kişi hayatının bir döneminde bu yaralarla karşı karşıya kalıyor. Bir diğer istatistik ise, kadınların erkeklere oranla bu yaralara daha yatkın olduğunu gösteriyor. Aft genellikle; yanak ısırma, dudak yeme veya darbe sonucu ağız içinde oluşan açık yaralar, baharat, çikolata, kahve gibi çeşitli gıdalara karşı hassasiyet, bazı vitamin ve mineral eksiklikleri, hormon dalgalanmaları, bazı diş macunları ve gargara suları nedeniyle oluşmakla birlikte bunlardan farklı bir nedenden dolayı da görülebilir. Aft, kadınlar dışında en çok ergenlikte ve ergenliği takip eden 4-5 senelik süreçte görülmektedir. Yaş ilerledikçe (normal sağlık koşullarında) yaralar daha az görülmeye başlar. Bulaşıcı olmayan aft nedenleri arasında pek çok farklı sorun, kalıtımsal özellikler ve çevre koşulları gösterilse de bu yaraların tam olarak nedeni bilinmemektedir. Yukarıda sayılan nedenlere ek olarak kaygı ve stres gibi duygu durumları, bazı ilaçlar (ağrı kesiciler, beta blokerler…) ağız içinde çeşitli bölgelerde ülser benzeri yaralara neden olabilir. AFTIN DİĞER NEDENLERİ Helicobacter Pylori: Bazı araştırmalar, peptik ülsere (mide ülseri) neden olan "helicobacter pylori" bakterisini, ağız içinde oluşan yaraların nedenleri arasında göstermektedir. Ülseratif Kolit: Kolon ve rektumun iç çeperinde ülserlere ve tahrişe neden olan "ülseratif kolit" ile kronik ve iltihabi bir bağırsak hastalığı olan "Crohn hastalığı" tekrar eden aftlara neden olabilir. Çölyak Hastalığı: Glüten intoleransı nedeniyle bağırsaklarda sorunlara yol açan çöyak hastalığı bazı vitamin ve minerallerin vücut tarafından emilmesine engel olarak aft yaralarına yol açabilir. Behçet Hastalığı: Göz iltihabı, genital bölgede oluşan yaralar ve aftlar Behçet hastalığının karakteristik belirtileri arasındadır. Zayıf Bağışıklık Sistemi: Bağışıklık sisteminin zayıflatan hastalıklar ve enfeksiyonlar ağız içinde yaralara neden olabilir. Ağız Bakım Ürünleri: Sodyum lauril sülfat içeren diş macunu ve gargara sularının aft oluşumu riskini arttırdığı bilinmektedir. Bu ürünleri satın alırken ambalaj üzerindeki içindekiler bölümüne bakarak "sodium lauryl sulfate" içerip içermediğini öğrenebilirsiniz. Adet Dönemi: Adet dönemindeki hormon dalgalanmaları aft oluşumuna yol açabilir. Vitamin ve Mineral Eksiklikleri: B12 vitamini, folik asit, çinko ve demir eksikliği aftlara neden olabilir. Bazı Gıdalar: Acı baharatlar, portakal, greyfurt, limon gibi asitli bazı besinler ve çok sıcak yemekler ağız yaraları nedenleri arasındadır. Kırık Diş: Yanağınızı ısırmanıza neden olan kırık veya çarpık dişler ile ağzınıza tam olarak oturmamış dental uygulamalar (implant, kaplama..) aft riskini arttırır. AFT İÇİN DOKTORA NE ZAMAN GİTMELİ? Öncelikle, küçükte olsa tekrarlayan aft için doktora gitmeniz gerekir. Çünkü normalde aftlar sık sık tekrar eden yaralar değildir. Doktor tanısı ve tedavisi gerektiren durumları şöyle sıralayabiliriz. Aftın neden olduğu ağrı şiddetleniyorsa ve kontrol edemiyorsanız. Aft, ishalle birlikte görülüyorsa doktora gidilmelidir. Bu durumda sistemik bir rahatsızlığınız olabilir. Yaralar ağız içi dışında başka bölgelerde, özellikle genital bölgede görülüyorsa. 3 haftadan uzun süren aftlar için doktora gitmelisiniz. Doktorunuz muayene sırasında herpes, yaralanma ve enfeksiyon ihtimallerini elemek için çeşitli testler isteyebilir. Uzun süreli yaralar için ağız kanseri taraması gerekebilir. Bağışıklık sistemini veya bağırsakları etkileyen bir rahatsızlığınız olup olmadığını kontrol edebilir. AFT TEDAVİSİ Aft tedavisinde kullanılan yöntemler yaraların nedenine bağlı olarak farklılıklar gösterebilir. Ayrıca kullandığınız ağız bakım ürünleri değiştirmeniz ve tükettiğiniz gıdalarda değişiklik yapmanız gerekebilir. Aft tedavisi için evde kullanabileceğiniz bazı yöntemler var ancak bu yöntemleri bir süre kullanmanıza rağmen yaralar iyileşme göstermiyorsa kendi kendinizi tedavi yerine bir doktora giderek yardım almanız tavsiye edilir. Ağzınızı 250ml suyla karıştırdığınız yarım çay kaşığı tuzla çalkalayabilirsiniz. Eczanelerde yara üstüne direk olarak sürülen ve yarayı uyuşturarak ağrıları hafifleten merhemler bulabilirsiniz. Tıbbi tedavi yöntemleri ise aşağıdakilerin bir veya bir kaçını içerebilir; Lezyonlara gümüş nitrat uygulanması. Yaraların kısa sürede geçmesini sağlayan reçeteli merhemler. Özel, antiseptik içerikli ağız gargaraları. Ağrılar şiddetliyse ağrı kesici kullanımı. BU YARALARDAN KORUNMAK İÇİN NE YAPMALI? Mukoza tabakasını tahriş edebilecek yaralanmalardan kaçının ve çok sert diş fırçası kullanmayın. Stresi kontrol altına almaya çalışın Diş macunu ve gargara suyu seçerken sodyum lauril sülfat içermemesine özen gösterin. Yemek yerken veya sakız çiğnerken konuşmayın. Dişlerinizi düzenli olarak kontrol ettirin. Vitamin veya mineral eksikliği yaşıyorsanız doktorunuzun önerdiği takviyeleri aksatmadan kullanın.