Ağız yaraları ölüme bile götürebilir
Abone olUzmanlar, çoğu zaman basite alınan ağız yaraları ve diş eti iltihaplarının ciddi ölümcül hastalıkların erken tanısında hayati öneme sahip ol...
Uzmanlar, çoğu zaman basite alınan ağız yaraları ve diş eti
iltihaplarının ciddi ölümcül hastalıkların erken tanısında hayati
öneme sahip olabileceğini belirtiyor.
Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Dr. Nihat Tanfer, kanserden
tiroid hastalıklarına, diyabetten alzheimere pek çok hastalığın diş
chech-up’ı ile tespit edilebileceğini belirtti.
Ağız boşluğunun çok sayıda hastalığa ait lezyonların görüldüğü bir
bölge olduğunu kaydeden Dr. Nihat Tanfer, ”Bunların bir kısmı
ağızda lokal hastalıklara aitken bazıları bize vücudumuzla ilgili
sinyaller verir. Lezyonlar ağız içinde renk veya yüzey değişikliği
şeklinde olabilirler. Bu lezyonlar genelde ilk olarak biz diş
hekimleri tarafından tespit edilir. Bu nedenle diş hekiminin
muayenesini çok dikkatli yapması gerekir”. Dedi. Lezyonların
kişinin yaşamında direkt etkili olabilecek ağrı, yanma, şişlik,
kanama ve ağız kuruluğu gibi şikayetlere de neden olabileceğini
ifade eden Tanfer,” Bu da beraberinde konuşma bozukluğu, yutkunma
zorluğu, çiğneme güçlüğü gibi birçok problemi getiriyor. Kişinin
yaşam kalitesi üzerinde direkt etkili olur” dedi.
Diş etine ve dişlere bakarak pek çok hastalıktan şüphelenmek
gerektiğinin altını çizen Ağız, Diş ve Çene Cerrahı Dr. Nihat
Tanfer, ”Diş etindeki iltihap diyabeti, diş etlerindeki kanayan ve
iyileşmeyen yaralar kanseri, ağız içindeki tümör ve enfeksiyonlar
tiroidi, diş eti büyümesi lösemiyi, diş etindeki aşınma reflü ve
anoreksiyayı, diş etlerindeki aftlar behçet hastalığını, yanak ve
dildeki kızarıklıklar MS hastalığını işaret edebilir” şeklinde
konuştu. Tanfer, ayrıca yutkunmada güçlük ve ağız kuruluğunun
parkinsonun, soluk renkteki diş etlerinin kansızlığın, gri yapıda
gümüşümsü ve pul pul dökülen dilin ise sedef hastalığının işareti
olabileceğini belirtti.
DİŞ ETİ HASTALIĞI OLANLAR ACİL OLARAK KALBİNİ KONTROL ETTİRSİN
İsveç’te yapılan bir araştırmaya değinen Dr. Nihat Tanfer, ”Bu
araştırmada diş eti hastalıkları ile kalp hastalıkları arasında çok
ciddi bir bağlantının olduğu tespit edilmiştir. Diş eti hastalığı
olan kişilerin yaklaşık yüzde 60’ında kalp hastalığının da olduğu
tespit edilmiştir. Buradan çıkan sonuca göre dişetlerinde hastalık
olan kişilerin acilen kalp kontrollerini de beraberinde
yaptırmalarında büyük fayda vardır” dedi.
BU BELİRTİLERİ DİKKATE ALMAK GEREKİR
Diş eti iltihaplarının işaret ettiği pek çok rahatsızlığa değinen
Tanfer sözlerine şöyle devam etti: “Mide rahatsızlığı olarak
görülen Reflü hastalığı temelde aşırı miktarda gastrik asit
içerikli sıvıyla ortaya çıkan bir sindirim sistemi rahatsızlığıdır.
Reflü hastalarının dişlerinde aşınmalar görülür. Bu hastalarda mine
zayıflar ve buna bağlı olarak da dişlere estetik olmayan sarı bir
renk verir.
Lösemi hastalarında ise ağız içinde peteşi adı verilen küçük kanama
odakları, ülserler ve yine çene kemiğinde kayıplara ve ağız
dokularında yaygın morluklara rastlanır. Dişeti büyümeleri de
löseminin ağız içi belirtilerindendir. Bu gibi özel bulgularla
günümüzde lösemi hastalığının erken teşhisine olanak tanır.
Ayrıca bazı bakteriler, şeker olan ortamda daha hızlı gelişiyor. Bu
nedenle, tükürüğün yüksek seviyelerde şeker içerdiği hastalarda diş
eti iltihapları şiddetleniyor. Dişi çevreleyen ve destekleyen
dokuların iltihabı anlamına gelen periodontitis e diyabet
hastalarında çok sık rastlanır. Bu hastalığı diabetik dokularda
meydana gelen değişiklikler, dişetinin iltihabıyla birlikte dişeti
kanaması, dişeti büyümesi ve kemik kayıpları izler. Bu durum
kontrol altına alınmadığında da dişlerde sallanmalar ve diş
kayıpları kaçınılmaz olur. Bunun yanı sıra tekrarlayan abseler,
tükürük akışında azalma, ağız kuruluğu, ağız kokusu, yüksek çürük
riski, mantar oluşumları gözlenebilir.
Tiroid hastalarında tiroid bezinin normalden fazla çalışması ve
fazla hormon salgılamasına hipertiroidi denir. Tiroid hastalarında
metabolizma hızı artışı olduğu için erken dişeti rahatsızlıkları,
dişlerin sürme zamanlarında değişim, erken çene gelişimi
görülebilir. Ayrıca ağız mukozasında tümörler ve enfeksiyon da sık
rastlanan sorunlar arasındadır. Hipotiroidi (tiroid bezinin az
çalışması) ise dilde büyüme, dişlerde çarpıklığa neden olur.
Dudaklarda, diş etlerinde veya ağzınızın içinde kolaylıkla kanayan
ve iyileşmeyen genellikle ağrısız yaralar, yanakta dilinizle
hissedebileceğiniz bir şişkinlik veya kalınlaşma, çiğneme veya
yutkunma güçlüğü ile ağzınızın herhangi bir bölümünde his kaybı
veya uyuşukluk, ağızda asitli ve baharatlı gıdalarla oluşabilen
yanma ve acıma hissi ise kanseri işaret ediyor olabilir. Ayrıca çok
önemli bir nokta kanserlerin ağız içi metaztaslarına dikkat etmek
gerekir. Örneğin meme kanserinin ağzı içinde metaztasları
görülebilir. Ayrıca bu lezyonların bir bölümünün premalign özellik
taşıması da incelenmesini daha da önemli hale getirmektedir. Kanser
tedavisinde erken teşhisin önemi göz önüne alındığında premalign ve
malign lezyonların diş hekimi tarafından erken safhada teşhis
edilmesinin önemi büyüktür.
Alzheimer hastaları da ağız bakımının nasıl yapılacağını dişlerini
ya da protezlerini nasıl temizleyeceğini unutur. Ağız bakımı
azaldığı için de dişlerde çürüme ve diş eti hastalıkları görülür.
Bu hastalarda tükürük akışı da normalden daha azdır. Dolayısıyla
ağız kuruluğu mevcuttur. Tükürüğün az olması çürük artışına, diş
eti sorunlarına ve tat almada güçlüğe neden olur. Alzheimer
hastalarında dişlerde aşınmalar, dişlerin eksik olan bölgelere
doğru hareket etmesi gibi durumlara sık rastlanır. Teşhis
edilememiş alzheimer hastalarında diş hekimleri muhakkak bu
hastalığı düşünmeli ve hastayı ilgili doktora göndermelidir.
Parkinson hastalığı, merkezi sinir sisteminde meydana gelen
dejenerasyonlar sonucu oluşan bir hastalıktır. Parkinson
hastalarının büyük çoğunluğunda yutkunma güçlüğü vardır. Bununla
beraber hastaların büyük bir kısmında ağız kuruluğu görülür.
Yutkunmada güçlük çekilmesi ve ağız salgılarının kontrolünün zayıf
olması, ağzın salya ile dolmasına neden olur. Dişlerde çürükler ve
diş eti sorunları da gözlemlenebilir. Buna benzer belirtiler
görüldüğünde kişi hemen diş hekimi tarafından ilgili hekime
yönlendirmelidir”.
(İHA)