Ağca'nın sevgilisi yeni hayatını anlattı
Abone olBir dönem adını Ağca'nın sevgilisi olarak dünyaya duyuran Rabia Kazan neden türbanı çıkardığını anlattı
Rabia Kazan...
Onu Mehmet Ali Ağca'nın nişanlısı olarak tanıdık. Tesettürdeki giyim tarzıyla dikkat çekti. Daha sonra bir İtalyanla evlendi, Amerika'ya yerleşti. Tahran Melekleri adlı kitabı yazdı. Şimdi ise yıllardır taktığı türbanını çıkartarak yine kendinden söz ettiriyor. Rabia Kazan Licursi, türbanlı ve türbansız hayatını anlattı.
AĞCA'NIN KİTABI İÇİN GİTTİ EVLENDİ
"İtalya'ya gitme sebebim Ağca'nın kitabıydı, onu araştırıyordum" diyen Rabia Kazan, İtalyanca öğrenme sürecini de Ağca'ya bağladı.
İşte Vatan'a konuşan Kazan'ın yeni hayatından kesitler...
"Ağca İtalyanca yazıyordu, yazdıklarını anlamak için İtalyanca öğrendim. İtalya'da eğitim görürken gittiğim kafede eşimle tanıştıp evlendik. Kader... Eşim İtalya'da önemli bir avukat, aynı zamanda politikacı ve Komünist Parti üyesi.
Aslında Ortadoğu Gazetesi yazarıyken ithal çanta bile takmazdım. Gençlik yıllarımda ülkücü görüşlerim o kadar koyuydu ki, yabancı markalara bile karşıydım, kullananları da yadırgardım. O zaman ki dünya görüşüm çok kısıtlıydı. İtalyan markası kullanmaktan kaçınırken bir İtalyanla evlendim."
TEK TİP BESLENMEDEN KURTULDUM
İtalya'da yaşadığı değişimi, "Her gün fikir dünyam zenginleşti, tek tip beslenmeden kurtuldum" cümlesiyle özetleyen Kazan, şunları söyledi:
"Eski doğrularımı şimdi yok saymıyorum ama dünyayı tanımaya çalışırken sadece bir ideolojinin, bir doktrinin, bir fikrin yeterli olmadığını anladım. Farklı kültürlerden, farklı milletten, farklı düşünceden insanlarla tanışmak istedim. Eskimi yadırgamıyorum ama son yıllarda dünya insanı olma yolundayım. Zaten kendimde yadırgama kültüründen kurtulmaya çalışıyorum.
AYET YOK!
Başörtüsünü açma kararını nasıl aldığını ise şöyle anlattı:
"Ben mutasıp bir annenin kızıyım. Bilinçli değil sadece annemin isteği ve baskısı neticesinde kapandım. Bazen gizli gizli açıyordum. Daha sonra Kur'an'ı inceledim. Kur'an'da büyük günahlar yazıyor; adam öldürmek, zina yapmak, haram yemek, hırsızlık yapmak... Bunlardan açıkça bahsediliyor. Başörtüsü ve saç için ise açık bir ayet görmedim. Başörtüsü takmamanın Tanrı için büyük bir günah olmadığını düşündüm ve başımı açmaya karar verdim.
Bununla beraber altını çizmek istiyorum, dinin kurallarını tam olarak yerine getirmek isteyenlere çok saygı duyuyorum. Çünkü onlar, bir Müslüman olarak İslam'ın büyük, küçük tüm detaylarını yerine getirmek istiyorlar. Bu insanlara büyük saygı duyuyorum. Ben türbana da, türbansızlığa da özgürlük istiyorum. Gerçekten demokrasi adına konuşuyorsak her ikisi için de özgürlük olmalıdır.
EŞİM TÜRBANI ÇOK YAKIŞTIRIYORDU
Eşim bana türbanı çok yakıştırıyordu, türbanı dinsel simge olarak değil de bir giyim tarzı olarak görüyordu. Ama tabii ki bu süreçte etkisi olmamıştır desem yalan olur. Eşimin, arkadaşlarının, çevremizin ve daha birçok şeyin etkisi var açıkcası.
TEPKİLERDEN KORKTUM
Açıkçası göreceğim tepkiden korktum. Artık Türkiye değişti, her geçen gün daha fazla demokratikleşiyor. Radikal İslami grupların önüne geçildi. Bir iki yıl önce bile önemsiz bir yazı için tehdit alıyordum. Ama şimdi her şey daha iyi. Aslında yurtdışına gittiğimde açmıştım ama fazla göz önünde olmak istemedim."
Başörtüsünü ilk çıkardığında hissettiklerini ise şöyle aktardı:
"Özgür olduğumu hissettim. Yapmak istediğim ama yapamadığım bir sürü şey vardı. At binmeye, tenis oynamaya başladım. Tüm bunları başörtüsüyle yapmaya çalıştığımda daha çok dikkat çekiyordu, herkes bana bakıyordu, kendimi özgür hissetmiyordum. Gece kulübüne gidip bir sanatçı dinleyemezsiniz, okulda arkadaşlarınızla bir çılgınlık yapmak istediğinizde türbanı düşünürsünüz. Her şeyinize dikkat etmeniz gerekir. Gülerken bile düşünmeniz gerekiyor. Türban, hayatı bir çok yönden kısıtlıyor."