Ağca'nın ajanlığı belgeleniyor mu?
Abone olSabah yazarı Erdal Şafak, Mehmet Ali Ağca'nın Papa Suikasti girişimi hakkında ABD'li gazetecinin iddialarını güçlendirebilecek Bulgaristan arşivlerine yazısında dikkat çekt
Sabah gazetesi yazarı Erdal Şafak, Papa Suikasti girişiminde
bulunan Mehmet Ali Ağca hakkında ABD'li gazeteci Claire Sterlig'in
ortaya attığı iddiaların Doğu arşivlerin açılmasıyla beraber
doğrulanabileceğini adlı yazısında belirtiyor....
Tarihçiler ve siyaset bilimciler Doğu Bloku'nun çöküşünü iki nedene
bağlarlar: ABD Başkanı Ronald Reagan'ın politikaları ve Polonyalı
Papa.
Gerçekten de ABD'nin 40 yıl izlediği "Dehşet Dengesi" politikasını
Reagan'ın yırtıp atması ve müthiş bir silahlanma yarışı başlatması,
Sovyetler'in ekonomik iflasına neden oldu.
Karol Wojtyla'nın 16 Ekim 1978'de 2'nci Jean-Paul adıyla Papa
seçilmesi ise Doğu Bloku'nda siyasal ve sosyal "tsunami"
yarattı.
Moskova'nın Polonyalı Papa'nın komünist blok için ne büyük bir
tehlike oluşturacağını daha ilk günden gördüğü ve "ortadan
kaldırmaya" karar verdiği yıllardır söyleniyor. 13 Mayıs 1981'de
Mehmet Ali Ağca'nın Papa'ya suikast girişiminin ardında KGB ile
Doğu Alman ve Bulgar gizli servisleri olduğu iddiası da yine 24
yıldır gündemde tutuluyor.
Geçmişle yüzleşmek
Suikastte "Bulgar bağlantısı" nı ilk ortaya atan, Amerikalı kadın
gazeteci Claire Sterling oldu. 1982 Eylül'ünde yayınlanan
araştırmasında Polonya'daki karışıklıkların (Dayanışma hareketi)
sorumlusu olarak Papa'yı gören Sovyetler Birliği'nin Bulgar gizli
servisine suikast siparişinde bulunduğunu, onun da tetikçi olarak
Ağca'yı kiraladığını öne sürdü.
Sterling'in iddiaları dünyada geniş yankı uyandırınca, suikast
dosyası 1986'da yeniden açıldı, ancak komplo kuşkularını
kanıtlayacak delil bulunamadı.
Neredeyse 20 yıl sonra dosyanın tekrar raftan indirilmesinin ciddi
bir nedeni var: Eski Doğu ülkelerinin arşivleri peş peşe açılıyor
ve her gizli belge bir kelle koparıyor.
Örneğin Slovakya arşivlerindeki belgelerden Bratislava Başpiskoposu
Jan Sokol'un komünist dönemde siyasi polisin ajanı olduğu
anlaşıldı. Macaristan'da Ferencvaroş takımının teknik direktörü,
eski milli futbolcu Dezsoe Novak, 1960-70'lerde ajanlık yaptığını
itiraf etti.
Geçmişiyle hesaplaşma süreci yaşayan Polonya'da ise "Arşiv
depremleri"nin ardı arkası kesilmiyor. İşte birkaçı:
* 1989'da Tadeusz Mazowieski'nin kurduğu komünist olmayan ilk
hükümetin sözcüsü Malgorzata Niebitowska'nın gizli serviste
çalıştığı belirlendi. O kadar ki, Dayanışma hareketinde omuz omuza
çalıştığı arkadaşlarını ihbar etmekle kalmıyor, dosyalarını da
bizzat hazırlıyordu.
* Jan Olszewski hükümeti, aralarında Lech Walesa'nın da bulunduğu
birçok önemli ismin zamanında gizli servisle çalıştığı kuşkuları
yaratan belgelerin yayınlanması üstüne istifa etti.
* Onu ilk sosyal demokrat Başbakan Jozef Olesksy'nin istifası
izledi. Çünkü 1980'lerde Moskova hesabına casusluk yaptığı
anlaşılmıştı.
Sterling haklı çıktı
Hepsi de birbirinden önemli ve uzun bir dönemi aydınlatacak
belgelerle dolu arşivleri açma sırası Bulgaristan'a geldi ve
-sızdırılan bilgiler doğruysa- Papa'ya suikast girişimine Todor
Jivkov'un gizli servislerinin karıştığına ilişkin belgelere
rastlandı. Meğer Sterling haklıymış. Şimdi İtalyanlar, Bulgarlar'ın
belgeleri göndermesinden sonra Ağca davasının yeniden ele
alınabileceği olasılığından söz ediyorlar.
Papa o zamana kadar yaşar mı emin değiliz ama Türkiye, Doğu gizli
servislerinin arşivleriyle çok ama çok yakından ilgilenmeli.
1970'lerin kanlı yıllarının, sokakları kan gölüne dönüştüren sözde
sağ-sol çatışmalarının sırları belki de, hatta çok büyük olasılıkla
o arşivlerde gizli. Türkiye'yi derinden sarsan suikastlerin
de...
Polonya'da açıklanan ajan listelerinde bile 25 Türk'ün adı yer
aldığına göre, varın gerisini siz düşünün...
Yazı:Erdal ŞAFAK
SABAH