Ağca’yı neden bulamadınız?
Abone olHürriyet Gazetesi Okur Temsilcisi Doğan satmış'a bir birinden ilginç mektuplar geldi. İşte okurdan Hürriyet'e en zor soru: "Ağca'yı neden bulamadınız?"
Yaptırımcı olun
TÜRKİYE’de en çok güvendiğim ve samimi bulduğum gazete
Hürriyet’tir. Ve en çok sevdiğim sayfalardan biri de "Okur
Temsilcisine Mektuplar" sayfasıdır. Burada okurlar, kendi
gazetelerine eleştirilerini en doğal hakları olarak rahatlıkla
yapıyor ve bu eleştirilere bir de cevap veriliyor. Bu okuyucuya
verilen önemi ve değeri gösterir. Fakat 16 Ocak tarihli gazetenizde
bu durumu göremedim. Siz gazetede, bir nevi biz okurların elçisi
konumundasınız. Okurların eleştirilerini diğer departmanlara ne
şekilde yansıttığınızı bilemiyorum. Fakat bir şekilde diğer
departmanlara pek de sempatik gelmediğinizin farkındayım. Örneğin,
16 Ocak’ta sadece spor eleştirisine bir cevap verilmişti. O da
okuyucunun, özellikle tek satır dahi olsa cevap istemesi üzerine
yazılmıştı. Yanıt sadece "Spor Servisi özür diliyor" şeklindeydi ve
aslında çok şey anlatıyordu.
Bizi temsil eden size, biraz daha yaptırımcı olmanızı tavsiye
ediyorum.
Umut KOZANOĞLU
TEMSİLCİNİN NOTU: Okur Temsilcisi’nin görevi, okurların gazete
içeriğine yönelik eleştirilerini almak, gerekiyorsa yayımlamak, bu
konudaki ilkeleri hatırlatmak, varsa hataları göz önüne sermek.
Kısaca, "Hürriyet okurları Hürriyet için, yayımlanan haberler için
ne düşünüyor, okur mu haklı gazeteciler mi" bunu ölçmek. Yaptırım
gücü, Genel Yayın Yönetmeni’nin. Ancak samimi olarak şunu sizlere
söylemek isterim ki, burada yayımlanan tüm eleştiriler gazete
içinde mutlaka adresini buluyor ve sandığınızdan fazla dikkate
alınıyor. Hatta bence bu köşeyi Hürriyetçiler, okurlardan daha
dikkatli takip ediyor.
G.Saray maçının sonucu
23 Ocak tarihli spor sayfalarınızı inceledim ve güncel haberlerin
olmadığını gördüm. Konyaspor-Galatasaray maçıyla ilgili haber ve
yorum bir kenara, maçın skoru bile yazmıyor. Zaten puan cetvelinde
de bu maçın skoru işlenmemiş ki Fenerbahçe ile Galatasaray
arasındaki puan farkı hálá 7 olarak görünüyor. Ve biz okurlar,
gazeteyi güncel haberleri ve yorumları okumak için alıyoruz. Bu maç
pazar günü saat 19.00’da oynandı. Kaldı ki bazen geç saatlerde
oynanan maçlardan dolayı (özellikle Şampiyonlar Ligi maçları)
gazetenin sabah biraz geç geldiğini biliyorum, bunu da anlayışla
karşılıyorum. Nasıl oluyor da çok geç olmamasına rağmen bu maçla
ilgili yazı ve yorumlara gazetenizde yer verilmiyor, anlamış
değilim. Bu noktada geçen hafta yer verdiğiniz bir okurun
şikáyetine ben de katılıyorum. Galatasaray’la ilgili haberleri
yazmakta bir kısıtlama mı var?
Ş.ÇAVUŞOĞLU
TEMSİLCİNİN NOTU: Spor servisi, o günkü G.Saray maçının sonucunun,
yoğun kar yüzünden baskıların öne çekilmesi nedeniyle bazı taşra
baskılarına yetiştirilemediğini belirtti ve özür diledi. Kar yağışı
yüzünden okullar bile bir hafta kapatıldı. Maalesef bu tür
aksamalar olabiliyor.
Köprüler boştu
16 Ocak tarihli gazetenizde "Bayram Tatilinde Köprüler Bomboştu"
haberi hem "gerçek değil", hem de "yanlış" yorum. Haberde "Köprü ve
otoyolların ücretsiz olması, yoğunluğu önledi" ibaresi
kullanıldı.
Ben, bayram süresince iki kez, Kadıköy’den Beyoğlu’na gidip geldim
ve Boğaziçi Köprüsü’nü, çevre yollarını kullandım. İki seferde de
köprüye giden çevre yolları tıkalıydı. Bu tıkanıklığı bizzat
yaşayan Mehmet Y.Yılmaz da konuyu köşesine taşıdı. Haberi yazan
gazetecinin gözlem alanı neresiydi bilmiyorum.
Bayram süresince köprüler nispeten tenha olsa bile, bu tenhalığın
"köprülerin ücretsiz olmasıyla sağlandığı" yorumu bilimsel olarak
yanlıştır. Bilimde, gözlemlerden bir sebep-sonuç ilişkisi çıkarmak
için, kıyaslanan iki olayda "diğer tüm şartların eşit olması"
gerekir. Yani, köprülerdeki tenhalığın sebebi, bunların ücretsiz
olması değil, okulların ve işyerlerinin kapalı olması ve köprüleri
kullanan kişilerin bir kısmının şehir dışına geziye gitmeleri
olabilir.
Ege CANSEN / Hürriyet Yazarı
Lojmanda köpek
17 Aralık’ta "Namaz Kılıyoruz Köpek Haramdır" başlığıyla yayımlanan
haber, olayın değiştirilmesi, başka mecralara götürülmesi
niteliğindedir.
Haberdeki kişi, lojmanda iki köpek beslemekte ve diğer lojman
sakinlerinin, özellikle çocukların korkmasına sebep olmaktadır.
Ayrıca köpeklerin lojman sakinlerine saldırıları da olmuştur.
Kamu Lojmanları Yönetmeliği’nin 40. maddesi, lojmanlarda hayvan
beslenmesini yasaklamıştır. Bu yasak bölge müdürlüğümüzce
konulmamış, Bakanlar Kurulu tarafından yönetmelikle konulmuştur.
Olayın siyasi veya uhrevi görüş ve inançlarla, hayvan sevgisiyle
ilgisi yoktur. Kararın şahsımla ilişkilendirilmesi de doğru
değildir. Bizim tek hedefimiz, bölgemizin karayolu ağını dünya
standartlarına ulaştırmaktır.
Abdullah SABAZ / Karayolları 9. Bölge Müdürü
Hürriyet’e web-cam
SAYIN Hürriyet mensuplar; ben 10 yılı aşkın bir zamandan beri
Hürriyet’i düzenli biçimde okuyorum. 5 yıldır bu düzenli takibi
internet üzerinden gerçekleştiriyorum. Aklımdan geçen bir soru,
sizi neden şu an göremediğim? Canlı bir kamera ile siz işinizi
yaparken neden sizinle olamıyorum? Az önce Sayın Ertuğrul Özkök
Bey’in yazısını okudum. Ben de Hürriyet ailesine dahil hissediyorum
kendimi. Sizi görmek istememde bir mahzur aramayın; sadece "aileme"
duyduğum ilgiden kaynaklanıyor.
Cihan GÜNEYLİ/ALMANYA
TEMSİLCİNİN NOTU: Hürriyet’in servislerinin ve baskı makinelerinin
bir kamera aracılığıyla internette canlı yayımlanması çarpıcı bir
öneri. Ve bildiğim kadarıyla bunu yapan bir gazete henüz yok. Bence
de böyle bir girişim ilginç sonuçlar verebilir.
Ağca’yı neden bulamadınız?
BEN 67 yaşında, dededen bir okurunuzum. 1948’den beri Hürriyet’i
elimden bırakmadım. Gazeteyi ilkokul birinci sınıfta Sedat
Simavi’nin elinden almış ve satmıştım.
Bir şaşkınlığımı dile getirmek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde
Mehmet Ali Ağca, serbest bırakıldı, 9 gün serbestçe dolaştı ve
sonra yeniden tutuklandı.
Ancak bu süre içinde Hürriyet dahil tek bir gazeteci, Ağca’yı bulup
konuşamadı. Hürriyet’te bu kadar gazeteci var, diğer gazetelerde
bir o kadar gazeteci var. Bu kadar imkán, internet, cep telefonu
var. Bir Allah’ın kulu onun yerini tespit edemez miydi?
Oysa polis, bir saniyede gidip Ağca’yı aldı. Ben gazeteci olsam,
onu dakikasında bulurdum. Mesela ben, eski milli futbolcuyum,
futbol tarihi için ne gerekirse saniyede bulurum. Ben yayın
yönetmeni olsam, Ağca’yı bulamayanlara ağır ceza verirdim.
Fikri KURT
TEMSİLCİNİN NOTU: Ağca’nın, 9 gün boyunca dolaşmasına rağmen bir
gazetecinin onu bulamaması gerçekten ilginç. Acaba gazeteciler
(Hürriyet çalışanı olması şart değil) ne düşünüyor? Yanıt vermek
isteyen varsa, haftaya onları da yayınlayabiliriz.
Otobüste cep
UZUN yıllardır Avrupa’da yaşıyorum, işletmeciyim, yaşım 58.
Anlayamadığım şeylerden biri de Türkiye’de otobüs seyahatinde cep
telefonunuzu açık unutup birden çalması halinde, tüm otobüs
yolcuları tarafından linç edilme tehlikesiyle karşılaşmanız!
İlkelliğe bakar mısınız? Futbol ve diziden başka bir ilgi alanı
yok. Ülkemde yaşayanlar, cep telefonunun çalması halinde fren
sisteminin çalışmayacağına öylesine inanmışlar ki... Yok mu bir
basın mensubu şu işi en iyi şekilde halka anlatabilecek? Bu olayı
hangi Avrupalıya anlatsanız güler.
Kaya TİGLİOĞLU
Kış ve medya
MERHABA, ben Ankara’da oturuyorum. Hürriyet Gazetesi ve tüm medya
Türkiye’yi sadece İstanbul’dan ibaretmiş gibi görme alışkanlığını
devam ettiriyor. Karla ilgili haberlerde bu iyice açığa çıktı.
Sizlerin ilgi göstermemesi sonucunda tepkilerimiz boşa gidiyor.
Ankara’daki yerel yöneticiler resmen sınıfta kalmıştır. Hiçbir
belediye çalışmamıştır ve medya da ilgi göstermemiştir. Lütfen
biraz ilgi. Serhat BAHÇECİ
OKURLARIMIZDAN KISA KISA
HASAN ÜNSAL Karma namazla ilgili Ahmet Küre’nin görüşlerinin iki
gün üst üste manşet olması, "Günün Haberi" diye nitelenmesi bence
gereksiz. Bu adam evinde istediği gibi namaz kılabilir, bu kimi ne
ilgilendirir? Haberi iç sayfalara da verebilirdiniz. Konu bu kadar
önemli değil.
DR. TUNCAY YILMAZER 23 Ocak tarihli gazetenizde Turgut Özakman’ın
"Albay Nazım Görev Bekliyor" başlıklı makalesinde Nazım Bey’in 2.
İnönü Savaşı’nda şehit düştüğü belirtilmektedir ki bu yanlıştır.
Nazım Bey, Kütahya-Eskişehir muharebelerinde şehit düşmüştür.
SEMİH ÜRERSOY 21 Ocak günkü manşetiniz: "Lobi Piyanisti 3 Trilyon
Vurdu." Ülkede para birimi değişmiş ve üzerinden 13 ay geçmiş. 20
günden beri de artık eski para birimi piyasada geçmiyor.
Türkiye’nin en çok satan, öncü gazetesi hálá "trilyon" manşeti
atabiliyor. Çok yadırgadım, daha dikkatli olunmasını diliyorum.
REMZİ TAŞMURAT 25 Ocak’taki haberin başlığı "Kardaki Ayak İzi
Yakalattı". Ancak, haberden bir şey anlaşılmıyor. Haberin
ortalarında öldürülen kişinin Ali Kemal Mert olduğu belirtiliyor.
Ancak, haberin sonlarına doğru durum biraz karışıyor. İsterseniz
habere bir kez daha bakın. Böyle redaksiyon olur mu?
Kaynak : www.hurriyet.com.tr