Ağar'dan ek protokol iddiası
Abone olDYP lideri Mehmet Ağar, ''hükümetin, 1963 Ankara Anlaşması'na Ek Protokolü imzalamaya kendisini şeklen yetkili görmesinin yeterli ve geçerli olmadığını'' savundu.
Mehmet Ağar, yaptığı yazılı açıklamada, 1963 Ankara Anlaşması Ek
Protokolü'nün, Güney Kıbrıs Rum yönetimini de içine alacak şekilde
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Londra'dan dönüşünde
imzalanacağının açıklandığını belirtti. Ağar, şöyle dedi:
''Dışişleri sözcüsü, bu imza işleminin hangi gerekçe ve
zorunlulukla bu derece aceleyle yapıldığı hakkında bir açıklama
getirmemiş, bu hususta Yüce Meclis'i ve kamuoyunu bilgilendirmeye
her zaman olduğu gibi gerek görülmemiştir. Aslında hükümet, hem
Başbakan hem de sıkça Dışişleri Bakanı'nın ağzından bu konuda
şimdiye kadar yaptığı açıklamalarla işi olabildiğince hafife almış
ve kamuoyunu, bunun basit, sıradan ve olağan bir işlem olduğuna
inandırma çabasını sürdürmüştür. Böylesine büyük ve tarihi
sorumluluğu gerektiren bu imza yükümlülüğünü hükümet aslında 2004
yılı Aralık ayında Brüksel'de yapılan AB Zirvesi'nde kabullenmiş ve
üstlenmiştir. Hükümet, bunun ne KKTC'nin fiiliyatta tasfiyesi
anlamına geleceğini ne de Türkiye'nin Kıbrıs'taki antlaşmalara
dayalı konumu ve hukuku üzerinde önümüze konacak iddia ve talepleri
umursamıştır.'' Hükümetin, 1963 Ankara Anlaşması'na Ek Protokolü
imzalamaya kendisini şeklen yetkili görmesinin yeterli ve geçerli
olmadığını savunan Ağar, ''Hükümet, bir yandan Kıbrıs'ı, diğer
yandan bütün Türkiye'yi telafisi mümkün olmayacak yükümlülükler
altına soktuğunu kamuoyundan gizlemeye çalışmaktadır'' dedi. Ağar,
şunları kaydetti: ''Rum Yönetimi Lideri Papadopulos, İngiltere
Başbakanı Blair ile daha dün Londra'da görüştükten sonra protokolü
imzalayacak olan Türkiye'nin artık Kıbrıs'ı tanımamasının söz
konusu olmayacağını açık bir dille ilan etmiştir. Biz,hatalı
tutumdan vazgeçmesi için sürekli uyardık. Bunun siyasi
sorumluluğumuzun bilinci içinde hükümeti bu için, daralsa dahi hala
zaman vardır. Hükümet, bu fırsatı da kaçırdığı takdirde halkımızın
kendisinden hesap sormak ve demokratik çerçevede eylem gücünü
kullanmak hakkı kaçınılmaz olacaktır.''