Ağar'a göre AK Parti çöküyor
Abone olDYP lideri Mehmet Ağar, İnternet Haber'in röportaj konuğuydu. Ağar, yazarlarımızın karşısına geçti, hem yazarlarımızın, hem de okurlarımızın sorularına cevap verdi.
İki saat süren toplantıda İnternet Haber yazarları Ağar'a sordu,
Ağar bu sorulara açık sözlülükle cevap verdi. Hadi
Özışık, Baki Karakol, Süleyman Özışık, Tanyel Yılmaz ve Merve
Aysan'ın çapraz sorularının yanısıra, İnternet Haber
yorumcularından Murat İlkter, Aliye Dal, Kerim Kerimoğlu,
Zafer Göbekçi, Tolga Hamza ve Salih Başer'in soruları da Ağar'a
soruldu.
Üç bölüm halinde yayınlanacak röportajda tüm sorulara yer
vereceğiz. İşte ilk bölüm:
Hadi ÖZIŞIK-Olağanüstü toplandı meclis niye toplandı?
Mehmet AĞAR- Olağanüstü toplanmanın
anlamı kalmadı şimdi. Olağanüstü niye toplanır bir meclis?
Aciliyeti olan bir yasayı çıkarmak için. Ortaya çıkan sonuç
çıkmasında aciliyet var. İfade edilen yasanın aciliyeti yokmuş
demek ki. Çıkmaz oldu. İkincisi bu meclise gelen tasarı hükümet
tasarısı. Bu hükümet tasarısının altında başbakan ve bütün
bakanların imzası var. Herhalde kanunu, tasarıyı iyice okuduktan,
hazmettikten sonra ve bu haliyle çıkmasına rıza gösterdikten sonra
meclise gönderilmesi gerekir. Meclise gönderdiğiniz tasarının
arkasında durmamanın mantığını anlayabilmek mümkün değildir.Hiç
anlayabilmek mümkün değildir ve olay hükümetin 24 saat içinde
iktidar partinin üç dört kez fikir değiştirdiğini ortaya koymuştur.
Böylesine temel bir konuda bu kadar zigzag çizen bir yönetim
yapısına halk nasıl güvenecek? Temel konularda bu kararları nasıl
verecek? Şimdi iş bir medeniyet safhasına girmiştir. Her zaman
olduğu gibi AB den beyanatlar başlamıştır. Hükümet milletin talebi
olduğunu söylediği şeyin arkasında mı duracak; yoksa AB nin
taleplerini mi yerine getirecek hep beraber izliyoruz.
Hadi Özışık- Şimdi bu durum "AB'den veya işte biryerden işaret
geldi bu geri çekildi" şeklinde değerlendiriliyor?
Mehmet AĞAR- Bir başka ifade başka bir rivayet bunlar. Kendi
istediklerini yapabilmek için zinayı mutlaka tabanlarını biraz hoş
tutmak için ertelediler ve bunu geri çektiler böyle rivayetler var.
Güzeldir de; yani bunda hazırlığı olmayan bir hükümet niye
olağanüstü bir toplantıya çağırılır? Madem yasayı çıkarmıyacaktınız
neden olağanüstü toplantıya ihtiyaç duydunuz. 1 Ekim de zaten
Meclis açılacaktı. Kendi imzalaladıkları bir tasarıya sahip
çıkmamanın mantığını açıklayabilmeleri mümkün değildir. Madem CHP
ile mutabakata vardılar. Sonra sen imzalayarak tasarıyı meclise
gönderiyorsan "Bunun arkasındayım ben bu tasarı yasalaşsın diye
gönderiyorum" demektir. Bunun da arkasından çekilmek yani bunların
hiçbirini izah edemezler.
Baki Karakol- Siz nasıl izah edebilirsiniz? Bir Mehmet Ağar DYP
genel başkanı olarak siz bu olayı halkın anlayabileceği bir mecra
kapsamında nasıl izah edersiniz?
Mehmet Ağar- Şimdi olay şu... Hükümetin ciddi bir hazırlığı yok.
Hükümet kendi hazırlığı içerisinde olan bir konu değil. Başka
hazırlıkları kendi hazırlığıymış gibi takdim etmeye çalıştı ve
altında kaldı bu işin. Hazırlıklarının olmadığı ortaya çıktı. Kendi
programının içinde olmadığı ortaya çıktı. Madem öyle idi niye CHP
ile anlaşıp da mecliste bunu müzakere içine aldınız?. Meclisi niye
açtınız.? Meclis'in daha 1 Ekim'e kadar zamanı vardı; yani
hükümetin her konudaki programsızlığı her konudaki hazırlıksızlığı
her konudaki ciddiyetsizliği burda bir kere daha ortaya çıktı. Bu
kadar çelişkiler içerisinde olan bir yapıya millet nasıl
güvenebilir? Bu millet ülkeyi rahat yönetir diye bu hükümete nasıl
gönül rahatlığıyla iktidarı teslim edebilir?
Baki Karakol- Peki nasıl olacak bu iş? Hükümet AKP nin içinden
çıktı.. AKP de bu toplumun içinden çıktı bu toplum nasıl
kucakladı?
Mehmet Ağar-3 Kasım 2002 nin şartları bugün yok artık. Bu şartlar
Türkiye'de kalmadı. İnsanlar bu imkanı verdiler bu gücü de verdiler
siyasi anlamda ama bu gücün yeterli ölçüde ve etkili bir biçimde
kullanılmadığını görüyorlar artık. O zamanın siyasi şartları
farklıydı bugünün siyasi şartları farklı hale geldi. Herkesin
gözünün önünde oluyor bu işler.
Baki Karakol- Bunda siyasilerin payı büyük mü? Yani seçmen mi
etkili oldu yoksa o dönemin siyasileri mi?
Mehmet Ağar- O dönemde bir siyasi süreç ve bir siyasi kadro tasfiye
edildi. Kendilerini yeni diye takdim edenler aslında siyaseten eski
geçmiş bir 30 senelik fikriyatın sahibi olan kimseler yeni diye
takdim edilerek öne çıktılar. Millet bir şans vermeyi düşündü, bir
deneme şansı vermeyi düşündü. Aşağı yukarı 2 seneye yakın da bir
zaman geçti. Bugün 3 Kasım 2002'nin siyasi şartları ortada
yoktur.
Hadi Özışık - Bugünkü şartlar neye işaret ediyor?
Mehmet Ağar- Şimdi yeni bir siyaset anlayışı içerisinde olacağız
diyenler eski siyasetin takipçisi olmuşlardır. Farklı bir siyaset
anlayışını getirememişlerdir. Böyle çelişkilerle dolu zigzaglarla
dolu sürekli bu zigzag yapmayı ve çelişkiler içerisinde bulunmayı
da huy haline getirmiş bir siyaset anlayışının inandırıcılığı
kalmamıştır. Bir hafta evvel başka konuşuyorsun 3 gün sonra başka.
Bugün ortaya çıkan sonuç bambaşka. Böyle bir yapı kendini nereye
kadar taşıyacak?
Baki Karakol- Sayın Ağar bir hareket bu kadar bilgisiz, bu kadar
cahil bu kadar hazırlıklı olamaz. Yoksa onları zorlayan ktidara
gelmeden Türkiye gerçekleri miydi? Türkiye gerçeklerinden uzak mı
yaşıyorlardı da iktidara gelince ne yapacaklarını şaşırdılar
diyebilir miyiz?
Mehmet Ağar- Öyle bir tablo çizmek istemiyorum. Tabi ki iktidara
gelen Türkiye'nin gerçeklerini bilmek zorundadır. Dünyanın da
gerçeklerini bilmek zorundadır.Bütün bunları bilmek için seçim
meydanlarında önünüze geldiği gibi konuştuğunuz vakit bütün
konuştuklarınız gün gelecek karşınıza çıkacaktır. Bütün bu
hesapları iktidara gelmeden evvel yapmanız lazımdı; programınızda
kadronuzda politakalarınızda ona göre şekillendirmeliydi. Şimdi son
olayda durduk yerde meclisi olağanüstü toplantıya çağırdınız ve bir
takım vazgeçilmezleriniz olduğunu ifade ettiniz
Hadi Özışık- Zina konusu?
Mehmet Ağar- Evet o konuyu öne çıkardılar. Ondan sonra bu konuyu
yapamaz hale geldiler . Yapamaz hale gelince yapamamının da
maliyetinede katlanamayız korkusuyla bu sefer de tasarıyı
durdurdular.
Baki Karakol- Ama daha beter oldu.
Mehmet Ağar -Elbette öyle olacak. Ortaya çıkan sonuç bu oldu.Yani
bir kere "Türk kadınının onurunu koruyacağız" sözü de yanlış bir
laftır bana göre. Türk kadını yıllardan beri onurunu koruyor.
Kimsenin onurunu korumak gibi bir sıkıntısı bir endişesi yoktu.
Onurlar kanun maddelerine sığmayacak kadar yüce ve yüksektir. Hiç
kimse onurunu kanun maddelerine güvenerek korumuyor. Kendi kişisel
hayatı içerisinde zaten herkes bu onuru koruyor. Yasa maddesi
haline getireceklerini ifade ettiklerini getiremez hale geldiler.
Bu sefer de "verdiğimiz sözden geri düşüyoruz" siyasi endişesine
düştüler. Toplumla da paylaşmadılar. Şimdi ne karar çıkacak hep
beraber bekliyoruz. Kendi kendilerine sıkıntı çıkardılar.
Tanyel Yılmaz- Parti içerisindeki bazı dengelerde
hassalık var?
Mehmet Ağar- Olabilir tabi. Biz prensip olarak hiçbir partinin iç
işleriyle meşgul olmayız. Bizim açımızdan doğru bir şey değil. Bir
takım belirtiler olduğu görülüyor değil. Dediğim gibi başka bir
partinin içişleriyle meşgul olmayız..
Tanyel Yılmaz- Olayın kırılmasını engellemek isterken bu sefer
böyle bir tablo ortaya çıkmış olabilir mi?
Baki Karakol- Parçalanma olabilir mi?
Hadi Özışık - Mesela sizinle görüşen varmı Ak Parti'den?
Mehmet Ağar-Yok hayır biz hiçbir partinin içişleriyle ilgilenmeyiz.
Doğrudan doğruya böyle bir şey ilgimiz alanım içinde değil.
Herkesin gördüğü kadarıyla biz de bazı şeyleri görüyoüruz. Doğrudan
doğurya Ak Parti milletvekilleriyle görüşme yapmak bize uygun bir
tavır değildir. Ben o tür bir siyaset anlayışının tasfiye edilmiş
olduğunu düşünüyorum. Bizim kapımız açık. Fikriyatımız, tavrımız ve
tarzımız belli. Bizimle beraber olan olmak isteyen gelir. Özellikle
bu konuda bir çalışma yapmak, çeşitli pazarlıklara girmek bizim
işimiz değildir. O tür bir siyasetin de artık Türkiye’de olmaması
lazım
Hadi Özışık-Bugünlerde DYP nin bir grup kurma girişiminden söz
ediliyor?
Mehmet Ağar-Böyle bir potansiyelin varlığı gözükmeye başladı. Ancak
bunun için özel bir gayret içinde olmamız söz konusu değil.
Gecmişte bu tür gelme gitmeler, özel bir takım vaadlerde bulunmak
suretiyle yapılan transferler halk tarafından hoş karşılanmadı.
Dediğim gibi biz o tür faaliyetlerin içine girmedik ama bizimle
beraber yola çıkmak isteyen varsa gelir bizimle beraber yürür.
Ancak illa birileri gelsin diye bizim gidip kapı kapı gezmek doğru
bir iş değildir.
Baki Karakol-Bu gidiş bize yönelişi sağlayacak demişsiniz..?
Mehmet Ağar-Toplumda bir yöneliş varsa bu o toplumun her kesimini
etkiler. Parlementoyu da parlemento dışındaki yerleri de etkiler.
Her yeri etkileyen bir gelişme haline gelir ama biz mahsus hiçbir
özel gayret içinde olmamızı doğru bulmam.
Baki Karakol-AKP'deki bu zigzaglar geri dönüşler geri adım atmalar
tabiki size puan getirirken bundan hoşnut oluyor musunuz?
Mehmet Ağar- Mesele şudur. Birtakım insanlar bu geri dönüşleri
sağduyu işareti olarak görmeye çalıştılar. Sözkonusu geri dönüşler
bir alışkanlık ve devamlılık haline geldiği vakit bu siyasette
güvensizliğide getiriyor. Kendiliğinden ve bunun rakip bir siyasi
parti olarak bize getirisi var. Böyle bir siyaseti zaten
taşıyabilmek mümkün değildir. Bizim hoşnut olup olmamızdan ziyade
milletin bundan nasıl etkileniği önemlidir.
Baki Karakol-Önemli olan bu hoşnut olup olmadığınızı millete
yansıtmanızdır.
Mehmet Ağar-Millette bu güvensizlik olarak yansıyor.
Baki Karakol -Ben bir şey daha soracağım. AKP'deki seçimlerde
iktidara getiren Türkiye'nin o dönemdeki siyasi koşullarının
seçmenin siyasete ve siyasetçiye olan uzaklığı mıdır; yoksa Amerika
başta ortadoğu politikası olmak üzere sesini soluğunu çıkarmayacak
bir Türkiye isteyip böyle bir formülü manipüle mi ettiler?
Mehmet Ağar -Şimdi bir dönem iki merkez sağ parti lideri gruplarını
kilitledi. Bunun doğru bir tarafı yok. Ben Doğru Yol Partisi Genel
Başkanı oldumda ilk dilekçeyi dokunulmazlıkların kaldırılmasına
ilişkin olarak Meclise sundum. Türkiye’nin hala devam edegelen en
büyük sorunu işsizlik, yoksulluk ve yolsuzluktur. Bunlarda ciddi
bir gerileme söz konusu değildir. İşsizlikte tersine artış vardır,
yoksullukta keza öyle. Bu sorunların çözümü noktasında toplumda
büyük bir beklenti vardır. Şimdiye kadar gelen siyasi iktidarlardan
bunların hiçbirisine çözüm gelmemiştir. Bizim genel başkan
yardımcılarımız çeşitli arkadaşlarımızın verdiği beyanatlar vardır.
Beğenmediğiniz 57. Hükümet döneminde cezaevindeki hortumcuların
şimdi villarında tahsilat yapabilceğinize dair bir umut yoktu.
Çünkü göreve getirdiğimiz insanlar artık bunlara biz bir şey
yapamayız diyorsunuz bir yandan da hortumları kestik diye
övünüyorsunuz . Bu nasıl bir çelişkidir. Bunu anlayabilmek mümkün
değildir.Yolsuzluklar, şatafatlı görüntüler gösterişli işler devam
edegelmektedir. Millet rahatsızdır. Şimdi Zeytinburnu’ndan
geliyorum. İşçi emeklileri önümü kesti, "herşey daha kötü"
diyorlar. "Biz çok güvenerek oy verdik ama herşey daha kötü"
diyorlar. Memuru aynı, kamu çalışanı aynı. Yarın Konyalılarla seçim
mitingi yapıyoruz. Tarım kesimi kan ağlıyor, esnaf kan ağlıyor.
Bütün bunlar bir partiyi iktidara taşıyan sebepler idi. İktidara
taşıyan sebepleri ve o sebeplerden mağdur olmuş kesimleri
rahatlatıcı tedbirler iki seneye yakın bir zaman oldu hala
görülmedi o kesimlerde. Bir rahatlama olmadı; tam tersine doğru bir
rahatsızlık başladı, çözümsüzlüğün getirdiği umutsuzluk
başladı.İktidara taşıyan sebepleri ve olumsuzlukları ortadan
kaldırmaları mümkün gözükmüyor. Bir netice almaları da mümkün
gözükmüyor.Bunlar devam ettiği sürece iktidarın değişikliği
kaçınılmaz olacaktır.Sosyolojik bir gerçek olarak ortada duran vaka
bu. Biz de toplumsal muhalefet yapma konumunda olan kesimlerle
yüzleşiyoruz ve bütünleşiyoruz .
Yarın: Medya karşımda olsa da, millet yanımda
olsun!