Ağar rektörleri uyardı!
Abone olDYP lideri hem hükümeti hem de rektörleri eleştirdi ve "askeri rahat bırakın" çağrısı yaptı.
DYP lideri Mehmet Ağar, İnternethaber’e konuştu ASKERİ RAHAT
BIRAKSINLAR Hükümet ile Rektörler'in kavgasını "çıkar kavgası"
olarak yorumlayan DYP lideri Mehmet Ağar, iddia edildiği gibi
Türkiye'de "rejim tehlikesi"nin bulunmadığını söyledi REKTÖRLERE
Askeri arkalarına alıp merkeziyetçi tek tip yönetim anlayışını
getirmek istiyorlar. Türbanla veya başka birşeyle askeri
ilişkilendirmek yanlıştır. Bu konular kimsenin tekelinde değil.
Herkesin hassasiyeti var. Orduyu rahat bıraksınlar. HÜKÜMETE YÖK
Yasası'nda milli uzlaşma olmalı. Hükümetin hatası acele etmesidir.
Acil değil. Bu işi diyalogla çözmeleri gerekiyor. Sertleşme
hadiseyi büyütür, inada götürür. Bu da Türkiye'ye zarar verir. Hadi
ÖZIŞIK DYP lideri Mehmet Ağar, Türkiye'nin gündemini meşgul eden
"Rektörlerle-Hükümet" kavgasını İnternethaber’e değerlendirdi.
Ağar'a göre, "Herkes kendi çıkarı için bağırıyor." AK Parti
iktidarını Türkiye'nin asıl meseleleriyle uğraşmamakla suçlayan
Ağar, YÖK Yasası için, "Acelesi yoktu" ifadesini kullandı. Ağar,
milli uzlaşma ile hükümet ile rektörler arasındaki sorunun
giderilebileceği görüşünde. DYP lideri Mehmet Ağar'ın eleştirileri
sadece iktidara yönelik değil. Ağar, iktidarı eleştirdiği gibi,
rektörleri de suçluyor. Ağar, askerin sürekli göreve çağırılmasına
kızgın; "Askeri rahat bıraksınlar" diyor. İşte DYP lideri Mehmet
Ağar'la yaptığımız sohbet * Sayın Ağar, Türkiye'nin gündemi şu anda
mâlum kavga ile meşgul. Sizin böyle bir ortamda, Trakya'da veya
başka bir yere gitmeniz, miting düzenlemeniz risk değil mi? Bu
çalışmalarınız, Türkiye'yi meşgul eden hükümet ve rektörler
kavgasının arasında kaybolmuyor mu? Ağar: Hayır kaybolmaz. Hatta
daha iyi oluyor. Onlar kısır çekişmelerle meşgul, biz Türkiye'nin
gerçek gündemiyle ilgiliyiz. Ancak şunu söylemeliyim ki, türban ve
diğer konular kimsenin tekelinde değil. Hükümetin hatası var. Milli
uzlaşma ile hadiseyi germeden bu işi çözebilirlerdi. Kaldı ki
acelesi yoktu. Önceliği Türkiye'nin asıl meselelerine vermeleri
gerekiyordu. * Siz de hükümeti suçluyorsunuz. O zaman rektörler
haklı mı? Ağar: Hayır, sadece hükümeti suçlamıyorum. Hükümetin hata
yaptığını söylüyorum. Rektörlerin bir kısmı haklı olabilir. Ancak
burada üslup çok önemli. Şimdi bakın sertleştirme, rest çekme
kimseye fayda getirmez, zarar verir. YÖK Yasası acil değildi. Ama
bunu fırsat bilip, koltuklarını korumak uğruna, ülkeyi kimsenin
germesine de hakkı yok. Diyalog şart.. * Diyalogdan çok asker
göreve çağırılıyor sürekli. Mesela Kemal Alemdaroğlu'nun geçen gün
bir beyanatı vardı. Resmen orduyu göreve çağırıyordu. "Ordu-gençlik
el ele" diyordu. Bu tehlikeli değil mi? Ağar: Kimsenin bunu yapmaya
hakkı yok. Türkiye'nin rejimi tehlikede olmadığı gibi, bunu
yapmanın bir alemi yok. Rejimi millet korur. Ordumuz güçlü olmalı.
Çok güçlü bir orduya sahip olmalıyız ancak, kendi koltuklarımıza
alet etmemeliyiz ordumuzu. Bu çok önemli. Her fırsatta orduyu
göreve çağırmak, rejime yarar değil, zarar verir. Rejimi korumak
bizim işimiz, ona sahip çıkmak bizim işimiz. Askeri rahat
bıraksınlar. * Peki sayın Ağar... Bu konuyu kestirip atmak
istiyorsunuz. Kısa cevaplarla yetiniyorsunuz. İsterseniz konuyu
değiştirelim. Ağar: Evet değiştirelim. Milletle siyaset yapalım.
Halkın sorunlarını ele alalım.. Bu hükümetin 57. hükümetten farklı
olmadığını, hatta onlardan daha kötü olduğunu söyleyelim. Ne
yaptılar? Hangi sözlerini yerine getirdiler mesela? IMF'ye teslim
oldular, 57. hükümette hiç olmazsa arada sırada aykırı sesler
çıkıyordu. Bunlar tam teslim. * Siz yalnız mısınız? Muhalefet
yeteri kadar muhalefet yapıyor mu? Gittiğiniz yerlerde, CHP'nin
veya başka bir muhalefet partisinin aynı eylemleri yaptığını,
halkın sorunlarını masaya yatırdığını görüyor musunuz? Ağar: Biz
onlara karışmıyoruz. Biz siyaseti halka sevdirmeye, onların
sıkıntılarını dile getirmeye çalışıyoruz. * İyi de siz zoru tercih
ediyorsunuz. Mesela ikide bir rejimin tehlikede olduğunu
söylemiyorsunuz. Ağar: Dedim ya, biz ülkenin gerçek gündemiyle
ilgiliyiz. Halkla içiçeyiz, onları dinliyoruz, onların
sıkıntılarını yerinde inceliyoruz. Rejimle şuyla buyla, yani gerçek
olmayan şeylerle, sunni şeylerle uğraşmıyoruz. * Peki tüm bunlar
için zamanınız var mı? Mesela kaçta kalkıyorsunuz, kaçta
yatıyorsunuz. Gazete okuyor musunuz, televizyon izliyor musunuz?
Eskiden sık sık maçlara giderdiniz? Ağar: Vallahi şimdi maçlara
gidemiyorum. Sabah 7'de kalkıyorum, gece 00'da uyuyorum. Gazetelere
şöyle bir gözatıyorum. TV izleme zamanım olmuyor. * Çocuklarınıza,
Emel Hanım'a, özelinize zaman kalıyor mu? Ağar: Hayır. Kalmıyor
maalesef. Çocuklar beni çok özlüyor. Ben de onları özlüyorum. Emel
Hanım yanımda sürekli. Bazen onun özel günlerini unutuyorum ama
oluyor işte. Bir yola çıktık, sonuna kadar gideceğiz. * Sayın Ağar
size çok teşekkür ederim verdiğiniz bilgiler için. Ağar: Ben
teşekkür ederim.