Ağar, köylü partisi olmaktan gururlu
Abone olKendilerine yatıştırılan möylü partisi nitelemesine sevindiklerini belirten Ağar, hükümete yine sert eleştirilerde bulundu.
Doğru Yol Partisi (DYP) Genel Başkanı Mehmet Ağar, parti olarak
tarım kesimine öncelik verdiklerini belirterek, ''Bazıları bizi
ağzı çorba kokanların partisi, köylü partisi diye eleştiriyor. Biz,
çiftçi, köylü partisi olmakla iftihar ediyoruz'' dedi. Türkiye
Ziraatçılar Derneği'nin (TZD) bugün yapılan 36. genel kurulunun
açılışında konuşan Mehmet Ağar, hükümetlerin kendi çiftçilerinden
esirgediği desteği yabancı çiftçilere vermesi nedeniyle Türkiye'nin
tarımda ithalatçı haline geldiğini belirterek, oysa iktidar
partilerinin dünya şartlarını da dikkate alan milli politikalar
izlemesi gerektiğini kaydetti. Şartlar böyle devam ederse, tarım
ürünleri dış ticaretindeki 400 milyon dolarlık açığın giderek
artacağını ifade eden Ağar, siyasi iktidarların bu konudaki
tercihlerini açıkça ortaya koyması gerektiğini belirtti. CHP Grup
Başkanvekili Haluk Koç'un, genel kurulda yaptığı konuşmada ''fındık
fiyat politikası ve mısır ithalatı ile ilgili iktidara yakın
danışmanların etkili olduğu, bazı bakan yakını girişimcilerin
önünün açıldığı'' yönündeki sözlerine işaret eden Ağar, şöyle devam
etti: ''Sayımız yeterli olsaydı, çoğunluğum olsaydı, bazı bakan ve
başbakan yakınlarına menfaat sağlandığına ilişkin imalar nedeniyle
TBMM'de gensoru verirdim. Çünkü, bunun şuyuu vukuundan beter oldu.
Bunların Meclis eliyle sonuçlandırılması daha doğru olur.
Dokunulmazlık konusu da aynı çerçeve içinde ele alınmalı. Bu konuda
destek vermeye hazırız.'' Türkiye'de kaynağı belli olamayan
paralarla siyasetin desteklendiğini, kenar mahallelerden
başlayarak, kırsal kesime destek verilerek insanların ayakta
tutulmaya çalışıldığını anlatan Ağar, doğrudan gelir desteğinin de
üretim değil, çiftçiyi ayakta tutmaya yönelik destek olduğunu
söyledi. Halkın bilgilendirme hakkını savunmak yerine yönlendirmeyi
hedefleyen iktidar-medya-siyaset ilişkilerinin de doğru noktalara
oturtulması gerektiğini vurgulayan Ağar, son dönemlerde yarı kamu
niteliğindeki meslek örgütlerinin iktidarın aşırı baskısı altında,
üretici kesimlerin sorunlarını cesaretle ve dirayetle dile
getiremediğini, toplumun her kesiminin, belli şekilde baskı altında
olduğunu ifade etti. Türkiye'nin bunları aşacağını kaydeden Mehmet
Ağar, köylünün-çiftçinin sorunlarının çözümünün zor olmadığını,
ancak bunu çözecek irade gerektiğini belirterek, ''Millet bu
iradeyi, bulup, çıkarıp, koyacaktır'' dedi. CHP GRUP BAŞKANVEKİLİ
KOÇ CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç da, Türkiye'nin tarım
sektörünün durumunu, ''fırtınalı denizde, doğanın tevekkülüne
bırakılmış, salınıp gezen, rehberinin de sakin liman yerine sürekli
açık denizi işaret ettiği bir gemiye'' benzetti. Küreselleşmenin
dayattığı bazı düzenlemeler nedeniyle bu kesimin sorunlarının
giderek ağırlaştığını anlatan Koç, tütün, şeker ve kamu reformu
yasalarını da ''küreselleşme dayatmaları'' olarak nitelendirdi. Bu
yasalarla ''özel şirketlerin zararlarının devlete ödettirilmesi,
kamu karlarının ise özelleştirilmesi'' hedefinin güdüldüğünü öne
süren Koç, bu politikaların en yıkıcı sonuçlarını tarım kesiminde
verdiğini belirterek, ''Tarım alanında 1980'den sonra yapılanlar,
bir ülkenin topsuz tüfeksiz işgalinin en güzel örnekleridir. Dış
güçler, tarımı bitirmek için bastırıyorlar. Onlar suçlu ama bu
dayatmalara evet diyen siyasi iktidarlar daha suçlu'' dedi.
TEKEL'in özelleştirilmesine de karşı çıkan Koç, iktidarların
şimdiye kadar yatırım yapmayarak TEKEL'in ekonomik değerini aşağı
çektiğini, rekabet edemez hale getirdiğini belirterek, ''Önce
fiyatını düşürmek, yakınlarına satmak için uğraşacaksın, sonra da
babalar gibi satacaksın. Babalar gibi sattırmazlar sana bunu
kardeşim. Bu kurumun altında, 35 bin işçi, aileleri ile birlikte
2.5 milyon üretici, en altta da halk var'' diye konuştu.
Türkiye'nin kırsal kesimden başlayarak yoksullaştığını, çiftçinin
alım gücünün düştüğünü anlatan Koç, tütüncüye ismini bile bilmediği
alternatif ürünler ekmesi tavsiye edilirken, Torbalı fabrikasına
tütün ithal edildiğine işaret etti. İktidarın mısır ve fındık
politikasını da eleştiren Haluk Koç, ''fındık fiyatlarının
belirlenmesinde iktidara yakın danışmanların etkili olduğu, mısır
ithalatında bazı bakanlara yakın girişimci gençlerin önünün
açıldığı, bunlar kolay unutulamaz'' dedi. Tarım sigortaları
kanununun çıkarılmasını da isteyen Koç, çiftçinin doğal afetlerden
kaynaklanan zararının, iktidarlar tarafından ''zekat verir gibi
ödenek ayrılarak karşılanmasını'' da, ''çadırlarda iftar yemeği
vermeye'' benzetti. Koç, dünya devi bir nişasta şirketinin
Türkiye'deki Şeker Kurulu'nda temsilcisinin bulunmasını, Başbakan
Erdoğan'ın ABD'de bu şirketin temsilcileri ile görüşmesini
eleştirirken, ''Dünya devi bir nişasta şirketinin temsilcisinin
Şeker Kurulu'nda ne işi var. Şeker pancarı üreticisinin cebinde
şirketin elinin ne işi var'' diye sordu.