Aganini reklamı imdada yetişecek!
Abone olFındık sektörü için kullanılan 'aganigi-naganigi' reklamı satışları kabarttı. Şimdi de bu reklamın bir benzeri zor günler geçiren narenciye için kullanılacak.
Fındık tüketimini artırmak için kullanılan ve "aganigi naganigi"
gibi sözcüklerle ilgi uyandıran televizyon reklamının benzerinin,
dalında çürüyen narenciye için de çıkış yolu olabileceği
belirtildi. Türkiye’nin narenciye üretiminin önemli bir bölümünün
gerçekleştirildiği Adana, Mersin ve Hatay’da üreticiler
satamadıkları narenciye ürünlerini son günlerde ya bedava
dağıtarak, ya da ayaklarının altına alıp çiğneyerek protesto
gösterisinde bulunurken, satışı artırmak için de çözüm yolları
üretiliyor. Adana’nın merkez Seyhan İlçesi Ziraat Odası Başkanı
Süleyman Girmen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, televizyonlarda
son yılların en ilgi çekici reklamı olarak gösterilen ve fındığın
iç pazarda tüketimini artırmaya yönelik reklamın benzerinin
narenciye için de çıkış yolu olabileceğini savundu. Girmen,
fındığın insan sağlığına olan yararlarını konu eden ve ünlü sanatçı
Özkan Uğur’un rol aldığı "aganigi naganigi" sloganının yer aldığı
reklamın benzeri için önemli bir finans kaynağına ihtiyaç
duyulduğunu vurgulayarak, "Oluşturulacak tanıtım komisyonuyla
reklam filmi için finans kaynağı sağlanabilir" dedi. Türkiye’de 2,5
milyon tonu aşan narenciye üretimine karşı tüketiminin yeterli
olmadığını, bu yıl ihracat primlerinin tatminkar olmaması ve nakit
ödemenin yapılmaması nedeniyle dış piyasanın da tıkandığını anlatan
Girmen, şunları söyledi: "Şubat ayına gelinmiş olmasına rağmen şu
anda binlerce ton narenciye dalında çürümeye terk edildi. Buna
karşılık büyük kentlerde birkaç YTL’ye satılan portakal, mandalina
ve limon, üretim bölgelerinde 10 katı daha az fiyattan bile alıcı
bulamıyor. Buna rağmen narenciye ürünlerinin hal yasası kapsamı
dışına çıkarılması ve üreticiden direkt üreticiye ulaştırılması
yönündeki taleplerimiz dikkate alınmıyor. Bütün bunlar yetmiyor
gibi iç piyasada tıkanan satışa karşın dış pazarda da rekabet
gücümüz yok. Tek dayanak olarak gösterilen ihracat primleri
tatminkar değil, üstelik zamanında ve nakit olarak ödenmiyor.
Dalında çürüyen servetin sadece üreticinin değil, ülke ekonomisinin
de olduğu dikkate alınmıyor." REKLAMIN ÖNEMİ Girmen, günümüz
toplumunun artık televizyon bağımlısı haline geldiğini, yapılan
araştırmalarda reklamların tüketici üzerindeki etkilerinin de
bilimsel olarak kanıtlandığını ifade ederek, şöyle devam etti:
"Öyleyse bu imkanı neden kullanmayalım? Son dönemlerde tüm
televizyon kanallarında sıkça yer alan ve (aganigi naganigi) gibi
argo sözcüklerle ilgi uyandıran fındık reklamını son yılların en
etkili reklamı olarak görüyoruz. İki kadın sohbet ediyor. Birinin
kocası ateşi, diğerinin kocası ise fındığı bulmuş. Burada fındığın
kişiye enerji ve güç veren özelliği vurgulanmaya çalışılıyor. Oysa,
yine bilimsel araştırmalara göre C vitamini deposu olan narenciye
ürünleri de fındıktan geri kalmaz. Güç, enerji ve zindelik
vermesinin yanında C vitamini deposu olan narenciye ürünlerinin
sağlığa faydaları yeterince bilinmiyor. Biz bunları ilgi çekici
reklamla halkın beynine yerleştirmeliyiz. Aksi takdirde narenciye
üreticisi, bugününü arar hale gelecek." Kamuoyuna narenciyeyi
tanıtacak kampanyalar yürütülmesi gerektiğine işaret eden Girmen,
şunları söyledi: "Başta limon olmak üzere narenciye ürünlerinin,
yemeklerde alınan gıdalardaki vitamini enerji maddesine dönüştürme
özelliği var. Bu meyve vücutta enerji oluşumuna büyük katkı
sağlıyor. Vücudun örtü dokusunu, bağ dokusunu ve iç organları örten
dokuları sağlam ve sağlıklı kılıyor. Üstelik, kış meyvesi olduğu
için de soğuk algınlığının en doğal ilacı olan narenciyenin
yeterince tüketilmemesinin tek nedeninin tanıtım yetersizliği
olduğunu düşünüyoruz."