Eski Sanayi Sitesi'ndeki 4 bakırcı esnafından Ahmet Üstün (53), Mehmet Üstün (48) ve Hidayet Üstün kardeşler, mesleği babaları Ali Üstün'den, babaları da annesinin babasından öğrendi. Kardeşlerden Hidayet Üstün, 8 yıl önce yaşamını yitirdi. Ata mesleğini sürdürmeye çalışan 2 kardeş, işi Mehmet Üstün'ün oğlu Alaattin (22) ile Hidayet Üstün'ün oğlu Ali Üstün'e (30) öğretti. Ailenin dördüncü kuşak bakırcısı olan kuzenler mesleği yaşatmak için çalışıyor.Mesleğini babasından, onun da dedesinden öğrendiğini söyleyen Ahmet Üstün, "Şimdi de babamın torunları yani bizim evlatlar bizimle çalışıyor. Ben 53 yaşımdayım, çocukluğumda Sandıklı'da 72 bakırcı vardı. 1970'lerde 45 esnaf kaldı. Ama şu an 4 bakırcı esnafı kaldı" dedi.Bakırcılığın güçle ve bedenle yapılan bir iş olduğunu anlatan Ahmet Üstün, "Alın terlemeden, bakırı dövmeden şekle girmez. Bakır illa o dayağı yiyecek. Dövdükçe bakır güzelleşir. Bir de sağlıklı. Mutfak eşyası olarak sağlıklı. Yalnız günümüzde mutfaktan çıktı. Şimdi biz cami alemleri, cami aksesuarları, cami levhaları üzerinde çalışıyoruz. Türkiye'nin her tarafına gönderdik. En son Hakkâri’ye gönderdik. Erbil'e geçen sene yaptık. Arnavutluk'a, Kırım'a, Amsterdam'a yaptık. Yunanistan'a, Bosna'ya yaptık" diye konuştu.Çırak bulma şansları olmadığını kaydeden Ahmet Üstün, şöyle dedi: "Çıraklar şimdi hep memurluk peşinde. Çiftçilik, hayvancılık nasıl öldüyse bizim el sanatları da mutlaka ölecek. Gençlerimiz şu an özveride bulunmadığı için bitmek üzere. Aslında el sanatları bir ülkenin tarihi kültürüdür, mirasıdır. Benim yaptığım bir işlemenin 100 yıl sonra bir tarihi değeri olur. Artı kültürümüzü de yansıtır. Ama gençlerimiz para kazanamadığı için çalışmak istemiyor. İnsanlarımız elleri nasırlı olsun istemiyor. Memurluk, basit işler, çok güzel işler aranıyor. Bunun için de meslek ölmek üzere."