Afyon skandalının tarafları konuştu
Abone olAKP'de fırtınalara neden olan Afyon il teştilatındaki gelişmeler konusunda taraflar ilk kez konuştu. İstifa eden Balandı, söylemediği şeylerin haber yapıldığını açıkladı.
AKP'yi sarsan Afyon kavgasının tarafları Balandı ve Çoban ilk
kez Sabah'tan Şirin Sever'e konuştu. Sürpriz çatışma İktidar
partisi AKP Afyon'da bir merkez-yerel teşkilat çatışması yaşadı.
Kadın milletvekili Reyhan Balandı partiden, İl Başkanı Burhanettin
Çoban da görevinden istifa etti. GENEL BAŞKAN'I DA ELEŞTİRDİ Çoban,
Reyhan Balandı'yı il başkanını kendi emrinde bir görevli olarak
görmeye çalışmakla eleştiriyor. Milletvekili seçilmeden önce de
Genel Başkan Erdoğan'ı eleştirdiğini söylüyor. AÇIK AÇIK ELEŞTİRDİ
Şirin Sever'le görüşen Reyhan Balandı İl Başkanı Çoban için şöyle
dedi: "Bana açık açık 'bakanlıklara gitmesen iyi olur' dedi. Ben de
il başkanı sensin. Yanlış anlayanı sustur dedim." GERİ DÖNMEM
Balandı, il başkanının istifa etmesinin geri dönmesini sağlayıp
sağlamayacağı sorusunu da "Ben artık bağımsızım" diye yanıtladı.
Ben olaya siyasi bakmak istiyorum, bayağılaşmasın Afyon il
başkanıyla anlaşamadığı için AKP'den istifa eden milletvekili
Reyhan Balandı: Olay siyasi. Namusumla ilgili bir ithamda
bulunsaydı bunu ne eşime ne de aileme bırakırdım. Afyon'da AKP
milletvekili Reyhan Balandı'nın istifasının ardından pek çok iddia
ortaya atıldı. Afyon İl Başkanı Burhanettin Çoban'ın 'kadın eli
sıkmadığı', Balandı hakkında 'bakan ve milletvekilleriyle düşüp
kalktığı' dedikodusunu yaydığı, saygısızca davrandığı yansıdı
basına. Bu iddiaların ardından Genel Merkez; İl Başkanı Burhanettin
Çoban'ın da istifasını istedi. Sonunda 'Yorgan gitti, kavga bitti'
misali herkes köşesine çekildi. Ama Reyhan Balandı 'mağdur edilen
kadın vekil' olarak hafızalara kazındı. Kendisiyle ilgili atılan bu
tür başlıklardan hoşnut değil, "Ben kendimi mağdur filan
hissetmiyorum, benimki siyasi bir duruştur" diyor. İşin namus
meselesine dönüştürülmesine de tepkili. "Aksi halde olay
bayağılaşacak, ben siyasi bir olay olarak görüyorum bunları" diyor.
Balandı, bizi Afyon'daki evinde ağırladı, partisini sarsan
olaylarla ilgili ilk kez SABAH'a konuştu. * İpleri kopma noktasına
getiren neydi? Benim canımı sıkan "ev hanımıydı, götürdüler
milletvekili yaptılar" şeklindeydi. Her şeyden önce gazetecilik
geçmişim var, İşletme Fakültesi öğrencisiyim, evliyim, iki çocuk
annesiyim. Bembeyaz bir sayfa... 27 aday adayı varken, önemli
isimleri geride bırakarak 6'ncı sıraya kondum, fakat bazıları bunu
hiç kaale almadı. 6'ncı sırayı küçümsediler, 'nasıl olsa kazanamaz'
dediler. Ama ben ekibimle, kendime göre büyük sayılabilecek paralar
harcayarak çalışmalar yaptım. 3 Kasım gecesi resmi olmayan sonuçlar
açıklanırken '6-1' dendi. Ama il başkanımız Burhanettin Çoban'a
bunu anons ettiremedik. * Neden? Etmek istemedi! 'Reyhan Hanım da
inşallah seçilir' diyordu hâlâ. O gün gazetelere 5-2 olarak
yansıtıldı sonuç, bir gün sonra düzeltildi. Çalışmalar sırasında da
o zamanki Kadın Kolları Başkanı Hatice Özkal benim kahvelere
gitmemi istemedi. * Yani size açıkça 'Kahvelere gitmeniz doğru
değil' mi dedi? Kadın Kolları Başkanı tarafından söylendi ve İl
Başkanı da müdahale etmedi. O sırada partiye başı açık bayanlar,
başı kapalı ama modern görüşlü bayanlar da gelip çalışmak
istediklerini söylediler ama kabul edilmediler. Çok kişi kırıldı,
küstürüldü. Hatice Özkal bana, 'Senin kadınlarla çalışman lazım,
kahvelerde ne işin var?' dedi. Ben bu yüce parlamentonun bir
üyesiyim, cumhuriyetçiyim, Atatürkçü'yüm, laikim ama dindarım da...
Namaz da kılıyorum, Kur'an da okuyorum, oruç da tutuyorum.
Afyonspor'u desteklemek için binlerce erkekle maç da izliyorum. Ben
Tayyip Bey'in gelişerek değişme fikrini inandırıcı buldum, çok
ideal geldi. Gazeteci olarak da araştırdım. O sırada Afyon depremi
olmuştu, çok sistemli ve ciddi çalışmaları vardı. Çok takdir ettim.
Samimi olmak gerekirse, AKP'ye mahsus bir hadise değil bu. Bu
zihniyetteki birkaç kişinin düşüncesi. * Vitrin olsun diye sizi
6'ncı sıraya koyduklarına ve seçilmenizi beklemediklerine inanıyor
musunuz? Hiç inanmadım! Vitrin olarak falan düşünselerdi, 2 ya da
3'üncü sıraya koyarlardı. 6'ncı sıra gibi çok zor bir sıraya
koydular. * İddia edildiği gibi 'Nasılsa seçilmez' diye
baktıklarını, göz boyadıklarını düşündünüz mü? O zaman vitrinin bir
kıymeti kalmazdı! Seçilemezsen vitrindekini kime gösterecek! O tezi
doğrulamıyor. Tayyip Bey'in yaklaşımı hep çok nazikti ve değer
verdi. * İl Başkanı Çoban'ın elinizi sıkmadığı gibi birtakım
iddialar var. Doğru mu? Ben çok konuşmamış olmama rağmen hayal
ürünü çok haber yapıldı. Benim ağzımdan çıkmış sözler değil
bunlar... Çoban şunu yaptı: Erkek vekillere yapmadığı hareketleri
bana yaptı. * Nasıl hareketler? Saygısızlık, hiyerarşik düzene
uymamak... Mesela herhangi bir toplantıda vali, belediye başkanı,
kaymakamlar var. Ben geliyorum, herkes ayağa kalkıyor, 'hoş geldin'
diyor, il başkanımız ayağa kalkmıyordu. Ben de o yok gibi
davranıyordum. Ama bunları Genel Merkez'e bildiriyordum. * Elinizi
sıkıyor muydu? Kadın eli sıkar, öyle bir şey yok. Ama görevden
aldırdığım Kadın Kolları Başkanı Hatice Özkal erkek eli sıkmazdı! *
Siz Burhanettin Çoban'la birlikte Kadın Kolları Başkanı'nı da mı
rapor ettiniz? Burhanettin Bey'in benimle alakalı bölümdeki yanlışı
Hatice Özkal'ı arkasına almaktı! Genel Merkez benim şikayetlerimi
haklı buldu, Hatice Özkal'ı görevden aldı. Ama Çoban 10 gün sonra
kongrede, Özkal'ı, il yönetimine aldı. 'İl başkanı milletvekilinden
daha önemlidir' diye beyanatları da vardı. * Bu işin namus boyutuna
gelmesi nasıl oldu, bu kadar ileriye nasıl gidildi? Bizim kopma
noktasına gelmemiz yerel seçimde oldu. 7 aday adayımız vardı.
Çoban; Başbakan'ın 'bakan yakınları, aday olamazlar' yasağına
rağmen Ali Babacan'ın akrabası olan Nusret Yurter'i destekledi. Ama
Genel Merkez'dekiler yoğun olmalı ki, ilgilenmediler. Sonra
Burhanettin Çoban beni telefonla aradı, tehditvari konuşmalar
yaptı. 'Kim olursa olsun Nusret Yurter belediye başkanı olacak,
buna kimse mani olamaz' dedi. Orada ipler koptu. Bana açık açık,
'Bakanlıklara gitmesen iyi olur' dedi. Kendisi de bunu itiraf
ediyor zaten. * Buna nasıl tepki verdiniz? 'Sen nasıl bir il
başkanısın? Millet bana görev vermiş; gece de giderim, gerekirse
sabaha kadar da bakanlıkta otururum. Bayağı bir şekilde
konuşacağına, yanlış anlayanlar varsa sustur' dedim. Bu kavganın
namusla ilgili tek konusu da budur. Bana bir iftira atmış olsaydı,
dünyayı başına yıkardım zaten. * Siz bunu namusunuzla ilgili bir
itham olarak görmediniz yani... Eğer bir il başkanı bunu
söylüyorsa, teşkilatta kaynayan kazanın fitne yuvası olduğunun bir
göstergesidir bu. Aslında bu konu üzerinde durmak istemiyorum çünkü
benim bakış açım siyasi boyutta. Diğer boyutlara varırsa iş, çok
bayağılaşır. Onların istediği zaten bu. Öyle bir iddiası varsa
çıksın ispatlasın. Zaten öyle bir iddiası olmuş olsaydı yedi
sülalem Afyon'da; ne eşime bırakırdım bunu, ne de aileme... Kendim
çeker vururdum. * Başınızın açık olması, tırnaklarınızın ojeli
olmasıyla itham edildiğiniz yazılıp çizildi hep... Burhanettin Bey
kadına saygısızdı. Kadının kendinden üstün olmasını, kadının belli
bir yerde olmasını istemezmiş gibi birtakım tavırlar içerisine
girdi. Beni anons ederken 'Reyhan Bey' falan diyordu. Sonra da
'Kusura bakmayın alışamadık' diyordu. * Siz yolsuzluk iddialarıyla
da uğraşmışsınız, olay biraz da bundan mı büyüdü? İl teşkilatının
adı karışmış bir rüşvet olayına. İl başkanımız Çoban da 'Biz parayı
iade ettik' diyor. Netice itibariyle para alınmış! Ama olaya adı
karışan kişilerle ilgili Burhanettin Bey işlem yapmadı bile. * Bu
kavgalar Erdoğan'ın yanına kadar uzadı, öyle değil mi? 3
milletvekili; Mahmut Koçak, İbrahim Hakkı Aşkar, ben ve Belediye
Başkanımız Abdullah Kaptan, Başbakanlık Konutu'na çağrıldık.
Başbakan da 'Zamanı değil, çözeriz, rapor istiyorum sizden' dediği
zaman; 'Sayın Başbakanım, ben elli tane rapor verdim, artık
tahammülümüz yok' diyerek orada bulduğum bir kağıda istifamı
yazdım. Önce kızdı, sonra tebessüm etti, sonra da iade etti.
Giderken de 'Siz benim için değerli bir milletvekilisiniz' anlamına
gelecek birtakım şeyler söyledi. Rapor hazırlandı, tekrar verdik.
Oradan ayrıldık, sonra da Brüksel Zirvesi'ne davet edildim. * Şimdi
ne yapmayı düşünüyorsunuz? Bağımsız milletvekili olarak devam
etmeyi düşünüyorum. Partiye küskünlüğüm yok. Fakat artık içeride
mücadele imkanı kalmadı. 'Reyhan Hanım'la dünya görüşlerimiz
farklı' diyor. Ben çok mutluyum, böyle birisiyle dünya görüşüm
uymadığı için. Hatta gururluyum. Haber: Şirin Sever Kaynak: Sabah
Gazetesi