Afrika Boynuzu'nda istikrar arayışı
Abone olAfrika boynuzu diye anılan, kıtanın çatışmalarla dolu bölgesinde barış arayışı için ABD'de bir toplantı yapıldı. Toplantıyı izleyen BBC Muhabiri Martin Plaut'un izlenimleri
Atlanta kenti Amerikan Güney’inin tam kalbinde olabilir, ama şu an kışın hakimiyetinde.
Dondurucu bir rüzgar, boş sokaklardan, büyük şirket Amerikası’nın çok sevdiği çelik ve cam binaların arasından esiyor.
İki polis kahve içiyor.
Kentin en büyük otelinin ruhsuz lobisinde, bir an için soğuktan kurtulmuş olmaktan mutlu görünüyorlar.
Bölgenin her yanından delegeler
Afrika düzlüklerinin sıcağından çok uzak bir yer, ama otelin bodrum katında 60 delege hararetli bir tartışma içinde.
Afrika Boynuzu’nun dört bir yanından, yıllardır süren çatışmaların acısını yaşayan bölgelerden geldiler.
Geçenlerde, Eritre’yle bir sınır çatışması daha yaşayan, eski Fransız sömürgesi, küçük Cibuti’den delegeler var.
Yaklaşık 20 yıldır gerçek bir hükümetleri olmayan Somali’den eylemciler geldi. Onyıllar süren savaştan sonra, Güney’in geleceğiyle ilgili bir referanduma gidecek Sudan’dan katlımcılar var.
Bir de, sınırdaki çatışmalar nedeniyle, kurak ve hala tartışmalı sınır hattı boyunca ordularını teyakkuzda tutan iki komşu ülke, Etiyopya ve Eritre’den gelen heyetler burada.
Atlanta, Carter Merkezi’ne ev sahipliği yapıyor.
Konferans organizatörlerini teşvik eden de Carter Merkezi. Ancak bu Afrikalıların yönettiği, Afrikalıların toplantısı.
Konferansın başlangıcında atmofer ihtiyat, hatta şüphe dolu.
Komploların diyarı
Afrika Boynuzu, hükümetlerin düzenli olarak birbirlerine karşı komplo kurdukları, komşu rejimleri yıpratmak için muhaliflere destek verilen bir bölge.
İsyacıların sınırları geçtiği, isyanları güçlendirmek için silah ve mühimmat yardımı yapılan uzun bir geleneğe sahip.
İfade özgürlüğü ve kamusal alanda tartışma tamamen bastırılmış halde.
Ama yine de, üniversite hocaları, kadın hakları savunucuları, insan hakları çalışanları, gazeteciler ve araştırmacılar, burada onyıllardır bölünmeler yaratan çatışmalar hakkında, özgürce konuşuyor.
Çay ve bisküvi arasında, saçları beyazlamış bir Eritreli, çok daha genç gözüken bir Etiyopyalıyla hararetli bir tartışmaya giriyor. Bana, gözlerinde bir parıltıyla, ‘Yani bilirsin işte. Bunu daha önce niye hiç yapmadık ki?’ diyor.
Eritreli yetkilinin fikri
Hazırlığı aylar süren toplantı son 30 yıldır tanıdığım bir Eritreli’nin, Paulos Tesfagiorgis’in fikri. Kısa, derli toplu bir adam.
Kitlelere yön verebilecek türde bir insan değil. Ama, kahveyle birlikte yaptığı bire bir görüşmelerde, çok ikna edici.
Paulos halkının Etiyopya’ya karşı verdiği, 30 yıl süren bağımsızlık savaşı sırasında Eritre’deki yardım çabalarının arkasındaki itici güçtü.
Hukuk eğitimi gören Paulo, bağımsızlık hareketinin, 1991’de nihayet Asmara’ya girmesiyle, başkentte yaşamaya başladı.
Yeni ülkenin anayasasının yazılmasına katkıda bulundu.
Ama bağımsızlığın ilk yıllarında çiçeklenen demokrasi ve umutlar yavaş yavaş kayboldu.
Cumhurbaşkanı Isaias Afeworki, denetleyemediği haraketlerden hep rahatsız olmuştu ve 2001’de en yakın müttefikleri, Etiyopya’yla yapılan sınır savaşını felaket bir şekilde yönetmesini sorgulamaya başladıktan sonra, tüm muhalefeti ezdi.
'Yeterince kan döküldü'
Bağımsız gazetecilik baskı altına alındı. Paulos da son anda kurtuldu.
O günden bu yana,Irak anayasasının yazılmasına yardımcı oldu. Bugün Güney Afrika’da yaşıyor ve kıtanın geri kalanında demokrasiyi güçlendirmek için çalışıyor. Ama yine de ‘Eritre hükümeti devrilmeli’ türünden yaklaşımlara da direniyor.
‘Kendi halkımızı öldürmeye başlayamayız. Yeterince kan döküldü’ diyor.
Barış için yeni bir hareket başlatma girişimi.
İşe yarama ihtimali düşük.
Wikileaks’ın yayımladığı Amerikan büyükelçiliklerine ait kriptolar da, bölge ülkeleri arasındaki güvensizliğin çok derinlerde olduğunu söylüyor.
Bu bölgede komplo kurmak, hep barış için plan yapmaktan daha güvenli oldu. Muhaliflerinizin de aynı şeyi yapacağından emin olabilirsiiz.
Kola mucizesi
Ama belki de Atlanta kışın bile, tarihi bir şey başlatmak için iyi bir yer.
Daha önce olmuştu.
Delegelerin toplandığı otelin biraz yukarısında, bir zamanlar köşede bir bakkalı vardı.
1886’ta John Pemberton, burada bardağı beş sentten tatlı, şurup gibi bir içeceği satmaya başlamıştı.
Bugün dünya çapında 200 ülkeye içecek dağıtan güçlü Coca Cola şirketine dönüştü. Barış girişiminden çok farklı bir şey. Ama olayların nasıl gelişeceğini kim bilebilir? Sudanlı bir delegenin bana söylediği gibi; ‘Birbirimizle savaşarak çok uzun süre geçirdik. Hükümetlerimizin barış yapmasını artık bekleyemeyiz.’