Adnan Menderesi de dinlemişler
Abone olYassıada belgeleri, Türkiye'nin telekulakla 56 yıl önce tanıştığını ortaya çıkardı.
DP iktidara gelince Menderes'i dinlemek için PTT bünyesinde özel
birim kurulmuş. Başbakanlık'ın kamuya açtığı Yassıada belgeleri,
Türkiye'nin demokrasiye geçtiği gün telekulakla tanıştığını ortaya
koyuyor. 1950 yılında Demokrat Parti (DP) işbaşına gelir gelmez PTT
içinde özel bir dinleme birimi oluşturulmuş. Kime bağlı çalıştığı
konusunda bilgi verilmeyen birim, cumhurbaşkanı, başbakan ve
bakanların konuşmalarını 'temin etmiş'. Kayıtların bir bölümü 27
Mayıs 1960 darbesinin ardından talep üzerine mahkemeye
gönderilmiş.
Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Yassıada'nın duruşma
tutanaklarını ve yazışmaları araştırmacılara açtı. Arşivler
üzerindeki ilk araştırmayı yapan Zaman, resmî tarihi
değiştirebilecek nitelikteki belgeleri yayınlamayı sürdürüyor. 3
bin 200 klasörden oluşan arşivdeki en önemli belgelerden biri
telekulakla ilgili. Yassıada'daki Soruşturma Kurulu, Ankara Telefon
Müdürlüğü'ne bir yazı yazarak, cumhurbaşkanı ve başbakan başta
olmak üzere birçok bakan ve milletvekilinin telefon görüşmeleri
hakkında bilgi ister. Cevabî yazısında mahkemenin talebini yerine
getiren PTT, 29 Nisan-3 Mayıs 1959 tarihleri arasında dinlemesi
yapılan telefonlardan kimlerle ve ne kadar konuşulduğuna dair bir
listeyi de teslim etmiş.
PTT'nin 15 Aralık 1960 tarihinde Soruşturma Kurulu'na gönderdiği
cevabi yazıda şu ifadeler yer alıyor: "Demokrat Parti'nin iktidara
gelmesinden bir müddet sonra hususi bir pozisyon tefrik ettirilmiş
ve cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanların konuşmaları grup şef ve
yardımcıları tarafından temin edilmiştir... Bahis konusu
konuşmaları temin eden ve konuşmaların aksaksız olarak devam etmesi
için arada sırada araya girerek dinlemede bulunan grup şef ve
yardımcılarının ad ve soyadları ikinci listede sunulmuştur." PTT,
29 Nisan-3 Mayıs 1959 tarihleri arasında dinleme yaptığı
telefonlarla ilgili bir listeyi de mahkemeye teslim etmiş.
Menderes de CHP'yi dinletmiş
Başbakan Menderes, bir yandan dinlenirken diğer yandan da CHP'yi
takip ettirmiş. Menderes, buna gerekçe olarak ülkedeki önlenemeyen
olayların bu partiden kaynaklanmasını gösteriyordu. Kayıtların en
çok dikkat çekeni eski Başbakanlardan Bülent Ecevit'e ait. Ankara
Milletvekili Ecevit, CHP lideri İsmet İnönü'nün gözdelerinden
biriydi. Telefon konuşmalarında Hıncal Uluç, Mehmet Ali Kışlalı ve
Turhan Dilligil'in sokaktaki olaylara karıştığından bahsediliyor.
Dinleme kayıtlarından bazıları şöyle:
Bülent Ecevit (25 Mayıs 1960'da İzmir'de bulunduğu sırada) mecliste
meydana gelen kavgayla ilgili Ferit Melen'den bilgi alıyor.
M: Ben Ferit, şimdi geldik meclisten
E: Haber rica ediyorum
M: Mecliste celse açıldı, Turhan Feyzioğlu çıktı güzel bir konuşma
yaptı. Ötekiler de cevap verdiler. Ara yerde Kasım söz istedi,
Bölükbaşı söz istedi. Söz verilmeyince Kasım fırladı kürsüye bu
sefer de onun üzerine yürüdüler. Sıra kapakları havada uçuştu.
Yarım saat süren büyük bir muhabere cereyan etti. İki taraftan 20
kadar yaralı var.
E: Bizden kimler var efendim?
M: Müvit Yaycıoğlu, Selim Soley, Turgut Göle...
E: ................... (anlaşılmıyor)
M: Efendim sıra kapağı kalmadı. İki taraf sıra kapakları ile
birbirine hücum etti. Polisleri içeri soktular. 20 Haziran'a kadar
meclis tatil edildi. Bunun üzerine bizim Esat Mahmut konuştu. Dedi
ki; "Hadiseler cereyan ediyor, meclis nasıl bırakır seçime
gider?"
E: Seçime mi gider?
M: Tatile gider. Ölen gençlerin cesetlerinin üzerine basıp bayram
edeceksiniz, şeklinde ağır bir konuşma yaptı. Karşı taraftan da
İzzet Akçal, hükümet olarak esasen biz hür seçime taraftarız DP bir
seçim istemektedir, dedi. O takdirle kabul edildi.
E: Ha gündeme alınacak.
M: Ama 20 Haziran'a kadar tatil etti tabi.
Ecevit-(İzzet Akçal olduğunu söyleyen bir arkadaşıyla konuşuyor-14
Haziran 1960)
A: Ecevit Bey, ben İzzet Akçal, Devlet Vekili nasılsınız?
E: Teşekkür ederim.
A: Ecevit Bey'ciğim, birkaç başıbozuk Atatürk Bulvarı'nda bir
hareket yapmaya teşebbüs ettiler. Belki gördünüz. Bizi üzen şey
büronuza mensup insanların da bunların arasında bulunması.
E: Kim mesela?
A: Doğan Bey filan nümayişçiler arasında bulunmuşlar.
E: Öyle mi?
A: Bundan fevakalede üzüntü duyduk.
E: Öyle mi, öyle mi Turan Bey
A: Bir daha böyle haraketlerin tekkürrür etmemesini rica edeceğim.
Biliyorsunuz biz gazetecileri çok severiz. Ben bilhassa kendilerine
karşı hususi bir sevgi duyarım. Devlet otoritesinin bu şekilde
sarsılmasına müsaade edemeyiz.
E: Söyleyeyim efendim kendisine
A: Onu rica edecektim.
E: Takip için göndermiştik, bir daha
A: Vakıa Yeni Gün'ün de bazı muhabirleri vardı. Onlar hakkında da
kanuni muamele yapmaya mecbur kaldık.
E: Yeni Gün'ün mü?
A: Evet
E: Yeni Gün kapandı zannediyorum.
A: Kapanmış olmakla beraber Yeni Gün'de çalışan bazı çocuklar
Mehmet Ali Kışlalı ve Can mı idi, neydi çocuğun, onları tevkif
etmek zorunda kaldık. Bir daha böyle bir şey olursa maalesef Turan
Bey'i de içeri atmak mecburiyetindeyim. Bilmem izah edebildim
mi?
E: Evet.
A: Kendileri köşeye çekiliyorlar, gençleri tahrik ediyorlar. Buna
mani olacağım. Asrın dahisi Başvekilimiz bu hususta kati talimat
vermiştir.
E: Evet beyefendi Vallahi iyi olur. Huzursuzluk duyuyoruz.
(Aralarında şakalaştıkları için gülüşmeler)
E: Bizim Mehmet Ali Kışlalı ile Hıncal Uluç mu idi ne idi?
A: Yok canım
E: Götürmüşler yahu çocukları
A: Yok canım
E: Götürmüşler tabi yahu
A: Doğan'ı sen mi gördün orada
E: Ben gördüm.
A: Doğan orada karşıda duruyordu.
E: Hayır bizim serseri de girer de
A: Yahu bu çocukları ne yapsak sendikacılar, cemiyetler uğraşmaz mı
bu işlerle?
E: Örfi, işte götürmüşler
A: Kim bu işlerin patronu?
E: Turhan Dilligil
A: Ne Turhan Dilligil canım. Sizin kaç tane cemiyetiniz var
yahu.
E: Yahu Turhan Dilligil cemiyetin Genel Sekreteri. Bunu Turhan
Dilligil halleder.
A: Sen telefon et de söyle. Seni daha iyi tanır. (gülüşmeler)
E: Sen İzzet Akçal olarak telefon et gene.
Kaynak.