Adli Tıp uzmanlarından kaçış yok
Abone olAdli Tıp uzmanları, olayları aydınlatmada ve faillerin tespitinde en önemli noktanın, delillerin, uygun materyal ve yöntemlerle toplanması olduğunu belirtiyor.
İhtisas kurulları ve daireleri şeklinde yapılanan İstanbul Adli
Tıp Kurumu, ses ve iz incelemelerinden güneş ve ayın olay
saatindeki pozisyonuna, belgelerdeki sahteciliğin belirlenmesinden
silah ve mermilerin incelenmesine, hatta kafataslarına yeniden yüz
giydirilmesine kadar birçok konuda uzmanlığı ile tanınıyor. Adli
Tıp uzmanları, olayları aydınlatmada ve faillerin tespitinde en
önemli noktanın, ''delillerin, uygun materyal ve yöntemlerle
toplanması'' olduğunu belirtiyor. Uzmanların, son yıllarda
yaptıkları bazı ilginç incelemeler şöyle: AYAKKABI KESİLDİ
Tekirdağ'da geçen yıl bir evden hırsızlık yapan kişi, spor
ayakkabısıyla evin parkelerinin üzerinde dolaşıp bahçe toprağına da
basarak kaçtı. Önceden de hırsızlık konusunda sabıkası bulunan bu
kişi, ''mesleki tecrübesi'' gereği, ayak izlerinin ardında
bıraktığı önemli bir delil olduğunu biliyordu. Tecrübeli hırsız,
izlerin ayakkabısı ile uyuşmaması için altına bıçakla kesikler atıp
izini değiştirdi. Polisin şüphe üzerine gözaltına aldığı hırsızın
ayakkabısı, incelenmek üzere Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas
Dairesi'ne gönderildi. Önce ayakkabının bıraktığı izin olay
yerinden elde edilen izlerle uyuşmadığını gören uzmanlar, her iki
görüntüyü bilgisayara yükledi. Bilgisayar ortamında kesik izlerini
tek tek işaretleyen ve ayakkabının gerçek tabanını yeniden ortaya
çıkaran uzmanlar, bunun olay yerindeki izlerle birebir örtüştüğünü
tespit ederek, durumu ilgili savcılığa bildirdi. MAKTÜL EŞİNİ
RAHATLATAN İNCELEME İstanbul Adli Tıp Kurumu uzmanlarını en çok
uğraştıran olaylardan biri de, İstanbul'da geçen yıl bir polis
memurunun ateşli silahla ölümü oldu. Polis memurunun aynı zamanda
meslektaşı olan eşi, olaydan sonra gözaltına alındı. Genç kadın
ifadesinde, ısrarla ''eşinin intihar ettiğini, kendisinin engel
olmaya çalıştığını, ancak başaramadığını, bu sırada da elinden
yaralandığını'' anlatıyordu. Ancak, hem kendi elinde, hem de eşinin
boğazında barut izleri vardı. Maktülün boğazındaki ''atış artığı''
olarak adlandırılan barut izi, polis memurunun ''yakın mesafeden
ateşli silah yarası sonucu hayatını kaybettiğini'' kanıtlar
durumdaydı. Uzmanlar, zanlının, ''kocasının intiharı sırasında
elini tabanca ile eşinin boğazının arasına soktuğu'' yönündeki
ifadesinde gerçeklik payı olup olamayacağını bilimsel olarak
yeniden incelemeye karar verdi. Çünkü, normalde böyle bir durumda
maktülün boğazında barut izi olmaması, atış artıklarının sadece
diğer kişinin elinde toplanması beklenirdi. Bu konuda hayvan etleri
kullanılarak yapılan deneylerde, atış artıklarının da mermiyle
birlikte bir et tabakasını geçip ardındaki noktaya ulaşabileceği
belirlendi. Bilimsel dergilerde de yayınlanan ve bazı olaylara yeni
bir bakış açısı getirebileceği düşünülen bu tespit ile zanlının
ifadesinin doğru olabileceği de anlaşılmış oldu. FOTOKOPİ YOLUYLA
PROTOKOLE İMZA İstanbullu bir işadamı, imzaladığı ileri sürülen
protokolün altındaki imzanın kendisine ait olmadığını iddia
ediyordu. Mahkemenin isteği üzerine, işadamının alınan imza
örnekleri ile dava dosyası Adli Tıp Kurumu'nda incelendi. Önce
imzanın işadamının elinden çıkan örneklerle karakteristik olarak
uyuştuğunu gören uzmanların dikkatini, dosyada yer alan başka bir
belgedeki imza çekti. Yapılan detaylı incelemede, dava konusu
protokoldeki imza ile dosya içeriğinde bulunan bu belgedeki imzanın
tıpatıp aynı olduğu belirlendi. ''Bir kişinin imzasını tıpatıp aynı
şekilde iki kez atmasının mümkün olmadığını'' bilen uzmanlar,
işadamının imzasının fotokopi yoluyla protokole eklendiğini
belirledi. YÜZÜKTEKİ İNCELEME İstanbul'da bir kadın, yıllar önce
çalınan elmas taşlı yüzüğünü bir kuyumcuda gördüğünü söyleyerek
dava açtı. Dosyayı incelemesi istenen uzmanların elinde ise sadece
kadının 1970'li yıllarda parmağında yüzüğü olduğu halde çekilmiş
siyah-beyaz bir fotoğrafı vardı. Fotoğraf ve yüzük üzerinde uzun
süre inceleme yapan uzmanlar, aslında yüzüklerin birbirine çok
benzediğini, ancak fotoğraftaki yüzük ile kuyumcudaki benzeri
arasında 5 yapısal farklılık olduğunu belirledi. Böylece kuyumcu,
zan altında kalmaktan kurtuldu. KIZ KALESİ'NDEKİ İSKELETLERİN
SIRRI... İçel'in Erdemli İlçesi'ndeki tarihi Kızkalesi'nde 2001
yılında restorasyon çalışmaları sırasında bulunan iskeletler de
Adli Tıp Kurumu'nda incelendi. İskeletler üzerinde yapılan
çalışmada, bunların en az 500 yıl öncesinden kalma olduğunu tespit
eden uzmanlar, böylece konunun adli bir incelemeyi gerektirmediğini
de ortaya çıkarmış oldu.