Adil Gür'den partilere çok önemli uyarılar!
Abone olA&G Araştırma sahibi Adil Gür, partilerin seçim beyannamelerinin açıklanmasının ardından seçmen davranışlarının nasıl olacağını ve partilerin aslında ne yapması gerektiğini açıkladı.
NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA
Parlamentonun üç partisi, AK Parti,
CHP ve HDP seçim beyannamelerini açıkladılar, MHP ise 3 Mayıs'ta
açıklayacak. Beyannamelerdeki vaatler seçmeni ne kadar
ilgilendiriyor, seçmen beyannamelerdeki vaatleri ne kadar
inandırıcı buluyor, bu vaatler partilerin oy oranlarını ne kadar
etkiler.
A&G Araştırma sahibi Adil Gür siyasi partilerin seçim
vaatlerinden daha önce yapması gerekenleri internethaber.com'a
anlattı.
KÜÇÜCÜK KATKI
Tüm siyasi partilerin aday listeleri, seçim beyannameleri, bunların
hepsi o partinin oyuna küçük katkılar sunar, aslında küçük
getirileri veya götürüleri olur. Bir insan partiye oy verirken
partinin liderine, vizyonuna, söylemine, türkiye'nin sorunlarına
bakışına, seçmene ne kadar güven verdiğine bakarak oy verir.
BU ADAMLAR İŞ YAPAR ALGISI
ÖNEMLİ
Türkiye geçmiş dönemde, Allah uzun ömür versin, Süleyman
Demirel'in Başbakanlık döneminde "o ne veriyorsa ben iki
kat fazlasını veriyorum" vaadlerini de yaşadı. İlk
zamanlar böyle şeylerin etkisi vardı, sadece bu dönemde değil,
geçmiş dönemlerde de birçok siyasi parti tarafından iki anahtar
gibi, asgari ücretin artırılacağı gibi bir çok seçim vaadi
söylendi. Ama bu seçmen davranışını çok etkilemedi. Bunun
temel nedeni şu; bence ne verip vermediğiniz değil,
seçmene ne kadar dokunduğunuz, ne kadar güven verdiğiniz önemli.
"Bu adamlar gelirse bu işi yapar" algısının
oluşması lazım. "Parti, lideriyle, ekibiyle bu işin
altından kalkar" algısı oluştuktan sonra söylenen her
sözün mutlaka oy olarak karşılığı vardır ama güven oluşmazsa ne
söylerseniz söyleyin bunun seçmen davranışına etkisi yok denecek
kadar sınırlı olur. Sadece HDP için değil bütün partiler için
söylüyorum.
SEÇMEN CEBİNE BAKAR
Türkiye uzunca yıllar hep siyasi kutuplaşma içinde ve ideolojik
tartışmalarla seçime gitti. Halbuki biz 30 yıla yakın bir süredir
yaptığımız araştırmalarda hep dedik ki; seçmen davranışını
belirleyen ana tema ekonomi. Vatandaş cebine bakarak karar verir.
Ama bu, Türkiye'de ideolojik olarak oy veren seçmen yok demek
anlamına gelmez. Türkiye'de etnik, mezhepsel, ideolojik nedenlerle
tüm partilere oy veren yaklaşık yüzde 35-40'lık bir seçmen var. Ama
sadece Türkiye'de değil dünyada seçmenin büyük bir çoğunluğu, yani
iktidarı belirleyen çoğunluk, gündelik yaşamına bakarak, cebine
bakarak karar verir.
EKONOMİK VAATLER
Ama malesef Türkiye'de muhalefet partileri bugüne kadar bunun
farkına varmadı, hep ideolojik tartışmalar üzerinden seçim
kampanyaları yürüttüler. İlk defa Türkiye 2015 seçimlerine giderken
tüm siyasi parttiler ekonomi eksenli bir seçim kampanyası
yürütüyor. Bugün HDP'nin açıkladığı, birkaç gün önce CHP'nin
açıkladığı, AK Parti'nin açıkladığı, 3 Mayıs'ta MHP'nin
açıklayacağı seçim beyannamesinde de toplumun geniş kesimlerini
ilgilendiren ekonomik vaatler yer alacaktır.
EKONOMİDE İŞLER İYİYE GİTMİYOR ALGISI
YÜKSELİYOR
Hal böyle olunca acaba vatandaş seçim beyannamelerine bakarak,
"kim daha çok veriyor" diye mi karar verecek,
elbette hayır, buna göre karar verilmeyecek. Bunun
iki temel nedeni var; bir tanesi, Türkiye'de vaatlerle
dolu seçim kampanyaları son 15-20 yılında dönem dönem dile
getirildi ama sandıkta bir karşılığının olmadığı görüldü. İlk defa
bu seçimde bir miktar karşılığı olabilir, bunun nedeni halkın
ekonomi alanındaki kırılmalar. Ekonomide işler iyiye gitmiyor
algısı yükseliyor. Bunun içindir ki, tüm siyasi partiler seçim
beyannamelerinde ağırlıklı olarak ekonomiye sarıldılar. Şimdi bu
beyannamelerden yola çıkarak, bu seçim beyannamelerindeki vaatler
bir partiye 5-10 puan getirmez de götürmez de. Bu vaatler bir
siyasi partinin oyuna yarım puanlık, bir puanlık, iyi yönetilirse
iki puanlık katkı sunabilir. Ama daha fazla sunmasını beklemek
fazla iyimserlik olur.
SEÇMENİN GÖZLERİ VE KULAKLARI
KAPALI
İkincisi ise; son yıllarda seçmen
inanılmaz şekilde kutuplaştı. Yani, partiler arasında polarizasyon
yok denecek kadar az. Onun için seçmenin gözleri ve kulakları
kapalı. Yani siz 10 milyonlarca liralık reklam kampanyaları da
yapsanız, gazete televizyon reklamları da yapsanız, o kutuplaşmış
seçmenin büyük bölümü bunları duymuyor ve görmüyor. Bu nedenle ben
seçim beyannamelerinde bu vaatlerin seçim döneminde siyasi
partilerin oy oranına etkisinin kısıtlı olacağını düşünüyorum.
SİYASİ PARTİLER HALKA
DOKUNMALI
Daha fazla etkili olan şey, "bu adamlar bu yükün altından
kalkar, bu siyasi parti bu sorunu halledecek kadroya
sahip" şeklinde bir güven algısı oluşursa işte bu oya
dönüşür. Onun için siyasi partilerin seçim kampanyaları döneminde
yapması gereken birbirinden daha fazla vaatte bulunmak değil,
seçmen üzerinde bu güveni tesis etmektir. Bu güveni tesis ederlerse
onlarca vaade gerek yok, küçücük bir vaat bile yeter.
Siyasi partiler televizyonda, kitle iletişim araçları vasıtasıyla reklam yapacaklarına, kapı kapı gezip, seçmene bire bir ulaşıp, onlara dokunup, bunları hem anlatmalı hem de güven vermelidirler, işte o zaman bunların oy karşılığı olur.