Adem ile Havvayı farklı okumak
Abone olİlk Günah, Şeytan, kötülük ve yaratıcılık meselesini konu alan roman
Nazan Bekiroğlu, Timaş Yayınları’ndan çıkan adlı romanında
binlerce yıllık bir hikayeyi, Ádem ile Havva kıssasını yeniden
kurguluyor. Dünyadaki bu ilk hikayenin anlamını çözmeye çalışan
Bekiroğlu, Ádem ile Havva romanında referanslarını
Kur’an’dan seçiyor. Yazarın bu tercihi de şüphesiz
onun bu anlamı nerede aradığını bize gösteriyor
Batı edebiyatın hemen hemen tüm anlatılarında, sanatında karşımıza
çıkan ilk hikayenin, Adem ile Havva kıssasının farklı bir yorumunu
sunmak istemiş Nazan Bekiroğlu. Batılı bir paradiğmadan değil de bu
defa İslami bir dünya görüşünden insanlığı sembolize eden kıssayı,
yine sembolik bir çerçevede anlatır. Bekiroğlu’nun bu kaygısıyla,
hikayenin içeriği uyuştuğu gibi, içinden baktığı dünyanın da
zorladığı bir anlatım biçimi aynı zamanda. Burada bir okur için
önemli olan farklı tercihin farklı bir anlamlar dünyası
yarattığıdır. Yazarın bu bilinçli tercihi, aynı zamanda Müslüman
bir öznelliği de kuruyor. Bunun yanısıra belki vurgulamam gereken
başka önemli nokta da bu tercihin altında yatan feminist bir
duyarlılıktır.
Oldukça karmaşık ve bol referans verilen Ádem ile Havva kıssasının
Kutsal Kitap’taki biçimiyle Kur’an’daki biçiminin ayrı olduğu
herkesçe malum. İlk Günah, Şeytan, kötülük ve yaratıcılık
meselesinin tartışılabileceği bir hikaye olarak karşımıza çıkar
roman.
Nazan Bekiroğlu da aslında bu hikayeyle alternatif bir dil
oluşturmaya çalışıyor. Bu dili oluştururken sembollere yaslanması,
demin dediğim gibi hikayenin kendi örtüklüğünün yanısıra Ádem ile
Havva’ya atfedilen saf iyilik kavramıyla da ilintilidir.. İslami
bir epistemik yapıda kötücülük nasıl olamaz? Bu roman bunun bir
kanıtı gibi sunulur. Dramatik bir sahneden ziyade anlatmayı tercih
ederek semboller üzerinden bir gerçeklik yaratan anlatıcı, roman
boyunca Kur’an’i dayanaklara sadık kalmaya özen gösterir.
Bir okur olarak beklediğimiz belki de romanda öykünün zengin
çağrışımlarının detaylıca işlenmesidir ancak bu anlatıcının
kaçındığı bir noktadır, çünkü hikayenin kendisi sınırlarını
belirler. Burada açmaya çalıştığım mesele kötülücüllüğün de örtük
ve çizgisel biçimde aktarılmasıdır. Şeytan figürü, Batı
edebiyatının klasik metinlerinde, sözgelimi Kayıp Cennet, Faust,
İlahi Komedya’da çok canlı bir figür olarak karşımıza çıkacakken bu
romanda kötülüğe teşvik eden, vesvese veren bir tiptir sadece...
Bekiroğlu, hikayeyi buradan beslemiyor, Ádem ve Havva arasındaki
yakınlıktan, aşktan yola çıkarak öyküsünü kurmayı tercih ediyor. Ve
tabii yazar da çok bilinçli olarak anakronik bir dil yaratır;
kılavuz bir kitap eşliğinde ilk hikayeyi yine aynı referanslar
dünyasından çizmeye çalışır.
Roman üzerinde tartışılması gereken çok mesele var: Batı
medeniyetine, edebiyatına, sanatına temel oluşturan Ádem ile
Havva’nın tam zıddıyla edebiyatımızda anlam bulmasını çok önemli
buluyorum. İslam kaynaklarındaki hikayelerin edebiyatta girmesini
farklı bir öznellik tercihi olarak okumak lázım. Üstelik dil de
Kur’an’ın öne sürdüğü paradigmaya da çok uygun. Yalnız hikayede
kötücüllüğü ortadan kaldırınca, cazibe noktalarını da yok
ediyorsunuz. Yaratcılığın Batı edebiyatında tam bu kötücül damardan
ortaya çıktığını, beslendiğini söylemek lazım.. Türk edebiyatında
bile kötü karakterin olmayışı Doğulu geleneğe bağlanır. Kötülüğün
ve günahın çok soyut ve de içsel olması, hikayenin yapısını ister
istemez sembolik kılıyor. Şimdi isterseniz romanda bütün bu
sorunların nasıl işlendiğine bakalım:
Roman ‘Lá Sahifesi’ diye bir girişle başlar. Kelime-i Tevhid’in (Lá
İlahe İllallah) ilk hecesi olan lá’yı bir isyan tecrübesi olarak
görür anlatıcı. Adem’in İlallah’a varması için geçirmesi gereken
bir tecrübe; bu tecrübe Cennetten Kovuluş ve İlk Günah’tır..
Anlatıcı böylesi derin bir hikayenin akla sığmayacağını, ancak
kalbe doğacağını söyler...
‘Terazinin kefelerini zorlayıp da melek-şeytan, Ádem-Havva,
iyilik-kötülük, şuur-irade, kaza-kader hakkında düşünüp durduğum
geceler boyunca.. hem kötülük nedir? Kime göredir? Hál irade midir?
Şeytan sonra! Kötülüğün nesidir? Sebebi midir bahanesi midir?
Benzeyeni midir benzetileni midir? Dahası Ádem, kendi kaderinin
neresindedir?’
Anlatıcı bu sorulara yanıt ararken, evet ya da hayır gibi çözümler
sunmaz. Bu soruların içinde anlam bulacağı bir kader algısını
görürüz.
Anlatıcı Ádem’in şahsında insanın hem iyi hem de kötü melekelere
sahip olduğunu vurgular. İnsandaki bu ikiliklerin bir iktidar
yarattığına dikakt çeken anlatıcı, Ádem’in insanlığın bir temsili
olduğunu vurgular.
İlk günah, yasak ağaç ve kadın
Kutsal Kitap’ta ilk günahın müsebbibi olarak kadın gösterilir;
dolayısıyla kadın en başından beri suçludur. Ve ilk günahı
işledikleri için tabii insan temiz değildir... Oysa İslam’da insan
fıtraten temizdir; günahsız doğar. Bekiroğlu, İslamî bir yaklaşımı
hikayeye esas kılar. Bu günaha teşviki merak unsuruyla verir. Yasak
meyveyi bir şuur hali olarak sunuyor. Bir günah değil de insanın
kendi farkındalığını bulduğu, meleklerle sınırının çizildiği bir
durum..
Bir yanıyla Ádem’in trajik durumunu yansıtırken, onun imdadına
kelimelerin gelmesi, yani bilginin önceden verilmiş olması meselesi
de Kur’anî bir yorum. Çünkü Ádem’e ‘kelimeler verilmişti.’ Bu
kelimelerden kasıt apriorik bilgi sistemidir. Zaten romanda bu
apriori üzerinden kurulur..
Anlatıcı Batı geleneğinde yer eden kötülük anlayışına karşı bir
epistemik yapı kuruyor..
‘Ádem gibi, Havva da dünyaya geldiğinde erkeğini baştan çıkaran,
onun yolunu kaydıran ilençli kadın değildi. Bütün bir kadın cinsine
üç büyük sancı, üçü de tende, armağan etmemişti...
Lanetlenmemişti..
İlk günahın yüküyle salınmadı bu ilk insan çifti dünyaya...
İlk hata: Evet.
Ama lánet?
Asla!
Yaratan yarattığını lánetlemedi.
Hayır. Lánetlenmiş değillerdi..’ (158)
Ádem’in dünyaya gelişini, dünyada yaşadıklarını, oğullarıyla
ilişkisini bir imtihan vesilesi, bir yolculuk olarak okuyan kitap,
Habil’le Kabil hikáyesini de insanlığın bir tecrübesi olarak
sunar..
Lá, ismi gibi varolagelen bir hikayeyi farklı bir bakış açısıyla
ele alıyor... Bekiroğlu’nun bu romanı, Müslüman bakışını,
öznelliğini alternatif olarak sunuyor...