Gazeteci Tuncay Mollaveisoğlu Kanaltürk’te çok
önemli yolsuzluk dosyaları açıklıyor..Mollaveisoğlu’nun
programlarının içeriği her vatanseverin kanını donduracak ,dehşete
düşürecek bilgilerden oluşuyor.
Bu programlarda iktidar didik didik
ediliyor...
Yolsuzluk ve Yoksulluk programı ile ulusal
kavganın önemli bir yapı taşını oluşturan Gazeteci Tuncay
Mollaveisoğlu,köşesinde de Cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül ile
ilgili bir tamı bilgiler verdi..
Oldukça ilginç olan bu bilgiler şu
şekilde...
Abdullah Gül’ün bilinen iki yönü var:
Birincisi; diğerleri ile aynı yolun yolcusu olmasına ve kayda değer
bir farkının olmamasına rağmen, siyasal islamcılar arasında sanki
en ılımlı siyasetçiymiş gibi propagandasının yapılmış
olması.
Meselenin acı yanı, bu
görüntüsel ılımlı islamcı imajının medya pompalaması ile topluma
kısmen kabul ettirilmesi.
İkincisi; siyasi yaşamına
bakıldığında; siyasal islamın takiyecilerinin ağır toplarından
olması.
Neden mi? Türkiye, geçmiş
iktidarlar döneminde ulusal çıkarlarımıza uygun olmadığı
gerekçesiyle örneğin AB ve KKTC politikalarını eleştirip de Dış
İşleri Bakanı olduktan sonra “tam bir teslimiyetçi politika”
izleyen ikinci bir siyasetçi ile daha tanışmadı!
Eşine siyasal islamın simgesi olan türbanı ile
üniversite kapılarında şov yaptırıp da bundan siyasal prim yapmaya
çalışan, ardından da Türkiye’de demokrasi yoktur diyerek AB
Mahkemelerine başvuran bir başka siyasal islamcı ile de henüz
tanışmadık! Türkiye’de demokrasi yok diye AB Mahkemelerine
başvuranlara bakın! Biri Dış İşleri Bakanı ve Cumhurbaşkanı adayı!
Diğeri türbanı ile “first lady” adayı! Sormak gerekir: Türk halkı
“demokrasinin” nimetlerinden böylesine yararlandı mı? Bu demokrasi
oyunu kimin için? Kime ve neye hizmet ediyor?
Bir dönem, Milli Türk Talebe
Birliği İstanbul İcra Konseyi Başkanlığı da yapmış olan, meşhur
Birlik Vakfı’nın müdavimleri arasında yer alan Abdullah Gül’ün
bilinmeyen yönleri de var. Sessiz ve derinden gitmesini sevmesi,
küresel sermayenin temsilcilerinden olması gibi. Kökü dışarıda
Büyük Ortadoğu Projesinin uygulayıcıları, Irak’a Mehmetçik ihracatı
karşılığında ABD’den kredi alınması görüşmecileri arasında Abdullah
Gül’ün olması, 1 Mart tezkeresinde imzasının olması tesadüf değil.
İslam Kalkınma Bankası’nda, Korkut Özal ağabeyinin yerini alarak
iyi yetişmiş önemli siyasal islamcılardan birisi olması gibi.
İGDAŞ, Türkiye’de en çok yolsuzluk iddialarına konu olan kamu
kurumlarından birisi. Ama, Abdullah Gül’ün kardeşinin İGDAŞ’ın
ayrıcalıklı boru ve boru vanası müteahhitlerinden olduğunu,
İGDAŞ’tan epey sermaye biriktirdiğini hiç duydunuz
mu?
Abdullah Gül’ün oğlu,
Londra’da Merill Lynch’te çalışıyor. Merill Lynch, Zapsu-El Kadı
ortaklığı olan BİM Magazalar Zincirine ortak olup, hisselerini
halka arz eden yatırım danışmanlığı firması.
AKP’nin Cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül’ün
“kayıp trilyon davasının sanıklarından olduğu kamuoyu tarafından
pek bilinmez: Kapatılan Refah Partisi’nin 1997 ve 1998 yıllarında,
Siyasi Partiler Kanunu uyarınca, Hazine’den almış olduğu 11 trilyon
TL’lik yardımı; sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgeler
kullanılarak harcanmış, il teşkilatlarına ödenmediği halde ödenmiş
gibi gösteren Refah Partisi kurucuları, yöneticilerinin de
aralarında olduğu 69 sanık; evrakta sahtecilik, yolsuzluk, zimmete
para geçirmek suçlarından Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ve
Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde yargılandılar. Mahkeme, 6 Mart
2002’de mahkumiyet kararı verdi, ancak temyiz, infaz erteleme vb
sebeplerden infaz yapılamadı. Necmettin Erbakan; kayıp trilyon
davasından 2 yıl 4 ay hüküm giydi. AKP’nin hazırladığı kişiye özel
bir af kanunu ile cezasını evinde çekmesi ve yolsuzluk konusu
paraları iade etmemesi amaçlandı. Ancak, hesap tam
tutmadı.
Kayıp trilyon davasının
sanıklarından; Abdullah Gül, milletvekli dokunulmazlığı sebebiyle
yargılanamadı, AKP Hükümeti’nde Dış İşleri Bakanı oldu. Diğer bir
sanık; Abdulkadir AKSU ise, AKP Hükümeti’nin İçişleri Bakanı.
Mahkeme, Aksu ve Gül’ün mal varlıkları üzerine ihtiyati tedbir
koymuştu. Aday gösterilmesinin arefesinde, Ankara 6. Sulh Hukuk
Mahkemesi tedbiri kaldırdı. Ancak, Erbakan Hoca’yı mahkum eden
Ankara 9. Ağır Ceza’daki dava Abdullah Gül’ün dokunulmazlığının
kalkmasını bekliyor!
Görüldüğü gibi durum oldukça hoş
bir vaziyet arz etmektedir