Şanlıurfa Cezaevi'nde tutuklu ve hükümlüler, serinleme kavgasına
tutuşuyorlar.
Sonuç:
13 ölü...
Adalet Bakanı istifa edeceğine, cezaevindeki vahşetin mazaretini
açıklıyor:
- Vantilatör yüzünden kavga çıktı. İhmali olanları
cezalandıracağız.
Yani diyor ki:
- Kendimi cezalandıracağım!
İnsan var içeride, insani şartların sağlanması da Adalet Bakanı'nın
görevleri arasında. O insanlar kavurucu sıcaklarda yanıyorsa ve
serinlemek için bir çare arıyorsa, o kadar tutuklu ve hükümlü bir
vantilatörün etrafında dönüyorsa, birbirlerini boğazlamaları
anormal değil!
Uygar ülkelerde bunun karşılığı istifadır.
Radyo 24'te Yavuz Semerci'nin dediği gibi, depremde çok can kaybı
yaşandı diye, bilmem hangi ülkede insanlar kendini bıçakladı,
bıçaklıyor.
Bizde ise, ihmali olan kişi ihmalkar kişiyi
arıyor!
Peh...
***
Şanlıurfa Cezaevi'nde ikinci yangın çıktı.
Al sana bir ihmal daha...
Ateş daha yeni sönmüş...
İçerisi kan ve ölüm kokuyor...
Sen hiçbir şey olmamış gibi, ihmalkar arıyorsun...
Ortalığın durulduğunu sanıyorsun!
İçeride patlamaya hazır o kadar insan var.
Yanı başında ölmüş arkadaşı, dostu, kardeşi...
Öfkesi dinmemiş...
İsyanı bastırılmamış...
Tabi ki yakacak, yıkacak...
Başka bir şey beklemek saflık olur!
Ama Sayın Adalet Bakanı'na göre her şey süt
liman!
Al sana süt liman!
Koca cezaevi cayır cayır yanıyor...
İtfaiye baş edemiyor...
Dışarıda insanlar endişeli...
Kimi isyankar...
Kim buradaki sorumlu?
Cezevini ateşe veren o çocuklar mı?
Yoksa tedbir almayan daha doğrusu içerideki ısınma ve soğutma
adaletini sağlayamayan Adalet Bakanı mı?
Kim?