Acun Ilıcanın ikinci torpil vakası!
Abone olAcun dertlileri kuyruk olmuşta haberimiz yokmuş! Dün torpil iddiaları bugün ise geç ödenen paralar ve insanlık dışı muameleler;
Aslında bugüne kadar nedense kimse yazmıyordu Acun Ilıca
hakkındaki iddiaları. Bu konudaki en büyük hata belki de yine bize
ait! Acun hakkında onlarca mail geliyor posta kutumuza! Söylenenler
gerçekten insan onurunu incitecek cinsten! Şimdi
bu iddiaları bir tarafa bırakıp Acun hakkındaki iddiaları gündeme
getiren Güler'e kulak veriyoruz.
İlk olarak Vatan yazarı Mehmet Güler getirdi, Acun Ilıca
hakkındaki iddaları. İddialar öyle yenilir yutulur cinsten de değil
hani! Acun, programda kendine yakın gördüğü kişilere yarışma
fırsatı veriyor, hatta ekipten bazı isimlerin bu konuda
komisyon aldığını, bayan yarışmacılara kur yaptığını iddia edenler
bile var!
İnternethaber'e gelen şikayetlerin bir çoğunda bu tür
iddialar var! Bu iddiaların büyük çoğunluğu da alınan paralar ve
yarışmadaki kutularla ilgili. Hele hele yarışmadan "orta karar bir
ödül" kazanan ve ismini açıklanmasını istemeyen bir yarışmacı var
ki onun anlattıkları kelimenin tam anlamıyla rezalet!
Vatan gazetesi yazarı Güler'e gönderilen bir diğer okuyucu mektubu
ise bize gönderilen ve Ilıca hakkındaki dilden dile dolaşan bu
iddiaları bir kez daha gündeme getiriyor. Dün, Özge Yavaç adlı
okuyucu programa başvuru sırasındaki yaşadıklarını anlatmıştı birer
birer. Köşe yazısını gören, başta internet haber siteleri olmak
üzere, çok sayıda yayıncı kuruluş hatırı
sayılır bölümlere taşıdı haberi. Ekranların reytign
makinası hakkında böyle çirkin bir iddia haberi de tabiki günün en
çok okunan haberleri arasına girdi.
İddiaları Acun yalanlasa da bugün yine Güler'e gelen bir diğer
okuyucu mektubu farklı bir konudaki ekran rezaletinden
bahsediyordu. İşte o köşe yazısından bazı satır başları;
Acun'dan dertli izleyici kuyruğu: Telefonların,
mektupların ardı arkası kesilmedi dün bütün gün. Meğer ne çok
dertli, amma da çok şikayetçi varmış Acun’dan. Önce sizlerden gelen
sitem dolu mektuplara göz atalım. Sonra da Acun olan bitenle ilgili
neler söyledi, onları anlatalım. Bakın okurumuz Yaşar Akçay ne
söylüyor: “Dilden dile Var mısın Yok musun?’a katılanların
kazandıkları paraların ödenmediği söylentisi dolaşıyor. Şu ana
kadar yarışmada ikramiye kazananların kaçına para ödenmiş?
Ödenenler var ise kazandıkları tarihten ne kadar sonra ödenmiş?
Eğer geç ödeniyorsa, bu süre içinde işletilen paraların getirisi
nereye gidiyor? Sayın Memet Güler, bu soruları araştırmaya ve aynı
şekilde Acun Ilıca’lıya bir kez daha sormaya var mısın yok
musun?”
Mülakatta torpil iddiası: Bu kez söz sırası Raif
Öztuğ Çiftçi’de: “Memet Bey, iki hafta önce Var mısın Yok musun?
programı tarafından aranıp mülakata çağrıldım. Daha önce başvuru
formunu doldurmuştum. Aradıklarında yanınızda birilerini getirmeniz
gerekiyor denildi. Ben de büyük bir heyecanla yanıma iki arkadaşımı
da alıp mülakata gittim. Mülakat yeri Tarabya-Ferahevler’deki Metin
Oktay Spor Kompleksi’ydi. Benim gibi mülakata çağrılan 30-35 kişi
ile birlikte sıraya girdik ve beklemeye başladık. Üçlü gruplar
halinde içeri alınıyorduk. Tam içeri girecekken, arkamdaki arkadaşa
dur dediler. Üçer üçer girilecek. Ben önüme bir baktım, bir bayan
giriyor içeri. Yanında da stüdyo çalışanlarından genç bir bey var.
Gülüşerek girdiler. Üç kişi olarak mülakatı yapacak bayanın
karşısına oturduk ve başladı o sonradan gelen bayana sorular
sormaya. Stüdyo görevlisi, yani bayanla gülüşerek içeri giren
görevli de mülakatı yapan bayanın yanında ve sürekli yarışmacı
adayı bayana tebessüm ediyor. Bayan anlatıyor da anlatıyor.
Saatlarce bekletiyorlar: Mülakat, gülüşmeler
eşliğinde son buluyor ve hemen bayanın soyadı alınıyor. Mülakatı
gerçekleştirenler önlerindeki deftere not alıyorlar ismini ve
soyadını. Yarışmacı adayı bayan da yine aynı stüdyo görevlisiyle
birlikte, yine gülüşmeler eşliğinde salonu terk ediyor. Anlatma
sırası bana geliyor, ama belli ki artık dinlemiyorlar. Yüzlerinde
belirgin bir bitse de gitsek ifadesi var. Sonrasında stüdyoya
alınıyoruz ve Şansal Büyüka’nın da konuk olduğu programı izleyip
evlerimize yollanıyoruz. Memet Bey, benim gördüğüm, bu programda
bariz şekilde torpil uygulanmaktadır. Yazınızı görünce sizinle
paylaşmak ihtiyacı hissettim.” Son bir mektup daha alalım. Sonra
sözü konunun esas oğlanına, yani Acun’a bırakalım. Bu mektup da
Volkan Seviğ’den: “Acun Ilıcalı ile ilgili yazınızı okudum. Ben de
bir arkadaşımı elemelere götürdüm ve orda insanlara yaptıkları
muameleyi gördüm. Nazi kamplarında bile böyle bir şey olmamıştır
herhalde. İnsanları saatlerce bekletiyorlar. Bize, verdikleri
saatten tam üç saat geç geldiler.