Acılı aile mücadeleyi bırakmayacak
Abone olHastanede bir dizi ihmal sonucu öldüğü iddia edilen İrem Yağcı'nın babası Ahmet Yağcı, kızının ölümünde ihmali bulunanlarla ilgili yetkililere çağrıda bulundu.
Kurban Bayramı'nın 4. günü fenalaşarak Kadın Doğum ve Çocuk
Hastalıkları Hastanesi'ne kaldırılan ve ilk müdahalede mantar
zehirlenmesi teşhisi konulan ilköğretim okulu öğrencisi İrem
Yağcı'nın babası Ahmet Yağcı, yaşadıklarını anlattı. Ahmet Yağcı,
"Kızımı, Zonguldak Kadın Doğum Hastanesi'ne getirdik. Orada da
doktor müdahale etti, tahliller sonucu 'çocuğunuzda bir şey
bulamadım' dedi. Bize tekrar sordu. Sonra, çocuğun ne yediğini
sordu. Çocuğum da o sırada, 'Biz akşam mantar yemiştik' dedi.
Benim çocuğum mantar sevmiyor. Doktor da başka hiçbir müdahale de
bulunmadı. Zehirlenme olduğunu söyledi. Acilmiş demek ki. Doktor
bana sevk ettiğini önce söylemedi. Benimle birlikte hastaneye gelen
komşuma söylemiş. Ben de doktor hanımla görüştüm. Doktora, 'Sevk
ediyormuşsunuz' dedim. Bana, 'Sevk ediyorum. Yerini arıyorum.
Bölgeden daha çıkmadı yeriniz. Zonguldak Karaelmas Tıp Fakültesi
kabul etmedi. Bolu İzzet Baysal'da da yer yok' dedi. Ankara Çocuk
Hastanesi'nde yer bulunmuş" dedi.
"4.5 SAAT AMBULANS BEKLEDİK"
Kendilerine çocuğunun sevk edilmesiyle ilgili öğle saatlerinde
haber verildiğini anlatan baba Ahmet Yağcı, 4.5 saat ambulansın
gelmesini beklediklerini iddia etti. Yağcı, "Bize öğle saat 13.30
gibi geldi söyledi. Ondan sonra da biz ambulans beklemeye başladık.
Yaklaşık 4.5-5 saat ambulans bekledik. Ambulans geldi ama doktor
tam donanımlı ambulans istemiş. Ambulansın içinde hiçbir sağlık
personeli yokmuş. Yalnızca şoför vardı. Ambulans tam donanımlı
değildi zaten. Hemşire geldi. Oradaki çalışan
bayanıgörevlendirdiler. O da hamileydi.
Ambulansta biz arkada çocuğun yanındaydık. O bayan görevli ise ön
tarafa bindi. Önemli bir şey olursa cama vurmamızı söyledi. Yola
çıktık. Devrek ilçesine kadar geldik. Orada alışveriş yaptılar
sanırım. Yine yola çıktık, Mengen'e doğru geldiğimizde çocuk
fenalaşmaya başladı. Hemen hemşireye haber verdik. Ambulansı
durdurup, çocuğa baktı. Doktora telefon edip durumunu soracaktı. Ne
benim telefonum ne de hemşirenin telefonu çekti. Yola biraz daha
devam ettik.
Telefon çekmeye başlayınca görevli, doktoru aradı. Doktor, tepki
verip vermediğini sordu. Görevli de tepki verdiğini söyleyince
Ankara yoluna devam etmemizi söyledi. Yine yola çıktığımız da bu
sefer çocuğun ağzından kan gelmiş. Görevli tekrar doktoru aradı.
Doktor da en yakın hastaneye gelmemizi söyledi. O sırada çocuğun
öldüğünü anladım da yine de ümitliydim. Hastaneye vardığımızda
çocuğa müdahale yaptılar ama çocuk ölmüştü" dedi.
"DOKTOR ŞÜPHELENDİ"
Ambulansla Gerede Devlet Hastanesi'ne geldiklerini anlatan Yağcı,
hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen çocuğunun
kurtarılamadığını söyledi. Doktorun, çocuğunun ölüm şeklinden
şüphelendiğini söylemesi üzerine otopsi istediğini anlatan Ahmet
Yağcı şunları söyledi:
"Doktor bizi odasına çağırdı ama çocuğun zehirlenmeden dolayı
ölmediğinden şüphelendiğini dile getirdi. Bize, 'Bu çocuğun
zehirlenmeden dolayı ölmediğinden şüpheleniyorum. Otopsi
isteyeceğim' deyip gözlerinde yırtık olduğunu söyledi. Biz de
otopsi yapılmasını kabul ettik, çocuğu da defnettik. Adli Tıp
Raporu da 4 ay sonra gelecekmiş. Doktor, herhalde çocuğun ölüm
şeklinden şüphelendi. Benim şüphelendiğim bir durum yok. Çünkü
çocuğum rahatsız değildi ki. Bir anda oldu. Çocuğun bir anda
gözleri kaydı. Savcılığa şikayette bulundum. Adli Tıp'tan sonuç
gelene kadar soruşturma başlatılamayacağı söylendi."
Zonguldak Cumhuriyet Savcılığı'na şikayette bulunduklarını söyleyen
Ahmet Yağcı, "4,5 saat ambulans bekledik. Bunlar nerede, kaç tane?
Doktorlar nerede? Başhekim nerede? Zaten başhekim de istifa etmiş
bu olaydan dolayı. Ne için gelmediler, ne iş yapıyorlar. Zonguldak
Atatürk Devlet Hastanesi'nin sağlık çalışanları yoktu zaten,
bizimle birlikte gelen personeli bile hamileydi. Şehir dışına
pratisyen doktorla gidiliyormuş. Doktora da bu yüzden şikayet
ettim. Dedim, 'Tam teşekküllü ambulans istiyorsunuz ama onları
kullanacak personel yok' dedim. Niye istedin o zaman ben arabama
koyar yine getirirdim. Allah kimsenin başına vermesin. Başkaları
bizim yaşadıklarımızı yaşamasın. Bizim canımız gitti. Aynı olay
tekrarlanmasın, herkes dikkat etsin. Herkes yaptığı işe dikkat
etsin. Herkes sorumluluğunu bilsin" diye konuştu.