Açık yaralar 'Kurt Tedavisi' yöntemi ile kapatılabiliyor
Abone olDoç. Dr. Erdal Polat, antibiyotik tedavisiyle kapanmayan ve deri üzerinde kalıcı hasar gibi görünen yaraların tıp dilinde "larva" olarak tanımlanan "kurt tedavisi" ile kapatıldığını söyledi.
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Araştırma Hastanesi Geleneksel
ve Tamamlayıcı Tıp Enstitüsünce düzenlenen bir program için kente
gelen Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdal
Polat, "Kurt tedavisi"ni yaklaşık 12 yıldır uyguladıklarını ve
çok güzel sonuçlar aldıklarını dile getirdi.
Doç. Dr. Polat, "kurt tedavisi"ni her türlü açık yaraya uygulayabildiklerini belirterek, "Kurt tedavisini yaklaşık olarak 12 yıldır uyguluyoruz, bu süreçte 10 binin üstünden bir hasta potansiyeline ulaştık. Başta diyabet hastaları, açık yaralar, behçet hastalıkları, pyoderma gangrenosum hastalığı, dünyada ilk uyguladığımız vakalardır. Kurt tedavisini açık her türlü yaraya uygulayabiliyoruz." diye konuştu.
"Hücre bölünmesini hızlandırıyor"
Tedavi
sürecinde açık yara olan bölgeye kurt (kurtçuk) bırakıldığını ve
bunların salgıladıkları enzimlerle yarayı kapattığını anlatan Polat
şöyle devam etti:
"Kurt tedavisini amputasyon (kesim) kararı verilmiş hastalara uyguluyoruz. Kurt tedavisinde eğer hastanın vücudunda dolaşım varsa yüzde 100'dür. Antibiyotiklere dirençli tüm mikro organizmaları kurtlar ya yiyerek ya da salgıladıkları enzimlerle öldürüyorlar. Nektoritik dokuyu uzaklaştırıyorlar ve kesinlikle canlı dokuya zarar vermiyorlar. Bunun yanı sıra hücre bölünmesini hızlandırıyor ve büyüme faktörlerini arttırıyor. Daha hızlı bir şekilde yaranın kapanmasına yardımcı oluyorlar. Behçet hastalığı tanısı konulup hem romatolojinin hem de cildiyenin onay verdiği bizim de kurt tedavisi uyguladığımız iyileşmeyen hiçbir hastamız yok. Hepsini yaraları kapanmış, sağlığına kavuşmuş durumda."
"Kurt tedavisi"nin sonuç vermesi için kan dolaşımı
önemli
"Kurt tedavisi"nin olumlu sonuç vermesi için
vücuttaki kan dolaşımın iyi olması gerektiğine vurgu yapan Polat,
aksi halde tedavide arzulanan sonucun elde edilemediğini
aktardı.
Polat, dolaşıma katkı olsun diye son 5-6 yıldır da sülük tedavisine başladıklarının altını çizerek, "Bizim genellikle kullandığımız sülükler steril sülüklerdir. Hiçbir zaman doğadan toplanmış sülükleri direk kullanmayız. 6 yıldır sülük tedavisi yapıyoruz, şu ana kadar bir tane bile enfeksiyon riski ile karşılaşamadık." dedi.
"Sülük bir kez kullanılır"
Sülük tedavisi
yapılırken de çok dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Polat,
aksi takdirde hastanın enfeksiyon kapabileceğine bildirdi.
Polat, kullandıkları sülüklerin kursağında bulunan bakteri bulunduğunu, bu bakterileri verdikleri antibiyotik ve kimyasallarla yok ettiklerini belirterek, şöyle devam etti:
"Daha sonra sülükleri 48 saat antibiyotikli çeşme suyunda tutuyoruz. Hastaya sülük tedavisi uygulayacağımız zaman da antibiyotikli sudan çıkarıp kullanıyoruz. Bir de şu çok önemli; sülük bir kez kullanılır. Bir sülük ikinci bir hastaya bir daha kullanılmaz. Sülük kullanımı yapılmadan önce beş günlük bir antibiyotik tedavisi uyguluyoruz çünkü sülük deri üzerinden bir yara açıyor. Burada enfeksiyon oluşturma ihtimali doğuruyor deri üzerinde. Bunu önlemek için de hastaya 5 günlük bir antibiyotik tedavisi uyguluyoruz."
Erdal Polat, direkt kan dolaşımı ile ilgili bir yöntem olması nedeniyle sülük tedavisi öncesi hastayı kalp damar cerrahına muayene ettirdiklerini, uygun görülmesi durumunda bu tedaviyi uyguladıklarını sözlerine ekledi.