Açık Radyo 10 yaşında
Abone olİlk kez 13 Kasım 1995'te 'merhaba kainat' diyerek yola çıkan Açık Radyo 10 yaşına bastı. Dinleyicide fena halde tiryakilik uyandıran radyo adeta bir okul haline geldi.
10 sene önce 'merhaba kainat' diyerek yayın hayatına başlayan
Açık Radyo emekleme dönemini bitirdi. Dinleyicide adeta bir yaşama
biçimi haline gelen Açık Radyo ele aldığı program ve yayın
politikalarıyla adeta bir okul haline geldi. Radikal 2 Yazarı Nazan
Özcan, Açık Radyo'yu deyiş yerindeyse 'dinleyici kulağı'yla
değerlendirdi:
Yazı: Nazan Özcan
Kaynak:
Açık Radyo deyince aklıma beyaz bir at geliyor", "Açık Radyo
deyince aklıma düğmesi açık olan radyo geliyor", "Açık Radyo
deyince aklıma araba geliyor, kırmızı"... Özel bir okulun anasınıfı
öğrencileri, öğretmenlerinin çizdiği ve Açık Radyo yazdığı kocaman
bir kartona bu cevapları yazmışlar. Açık Radyocular da bunu
çerçeveletip duvarlarına asmışlar. 10. yıllarını kutlama
vesilesiyle gittiğimizde, okuduklarımızla hem çok eğlendik hem de
böyle radyoya böyle cevaplar cuk oturmuş dedik.
13 Kasım 1995'te ilk sesini veren Açık Radyo'ya, o zamanlar da işin
başında olan Ömer Madra ve arkadaşları "Müthiş bir proje, altı ay
gider işte" diye ömür biçmişler ama öldürmeyen Allah öldürmez!
"Kurulamazdan çok yaşayamaz hakimdi. Dönüp baktığımda, kurulduğu
ilk günden beri değişmeden, çürümeden, yozlaşmadan sürmesi, başarı
denecekse budur Açık Radyo için" diyor Madra. Üç aşağı beş yukarı
eşit pay sahibi 92 ortaklı bir kolektif olarak bölgesel yayın yapan
radyo çoğulcu demokrasi, hukukun üstünlüğü, temel hak ve
özgürlükler dışında hiçbir ideolojiye bağlı değil. Kâr amacı
gütmüyor ve tabii ki tekel medyasından çok uzaklarda, kendi
kafalarına göre takılıyorlar. Kendilerini "Kainatın tüm seslerine,
renklerine ve titreşimlerine açık" tutarak. Her sese açıklar ama
elbette kendi ölüm fermanlarını imzalayacak olanlara değil. "Tekel
medya ortamında çok zor ama bağımsız olmak keyifli, çekilen
eziyetleri anlamlı kılıyor. Kainatın bütün seslerine açıklık
totaliter düşünceyi kapsamıyor. Tek doğrucu, yani çoğulcu
demokrasinin dışında, onu yok edecek faşist bir yayın yapmayız"
diye açıklıyor durumu Madra.
Çok konuşan radyo
94.9'un 10 yıllık ömrü en az kendisi kadar enteresan. Bir kere
yayınların yüzde 40 civarı konuşma ve tartışma. Hatta en çok
eleştirilen halleri bu. Bu kadar çok konuşmayı yüreği
kaldırmıyanlar var elbet. Ama eskisine göre az. Ya sağlam "mazoşit"
oldular, ya alıştılar ya da her yerde dinleyecemeyecekleri müzikler
hatrına konuşmalara da kulak veriyorlar. Ne de olsa o müzikler
neredeyse bulunmaz hint kumaşı. Klasik öncesi dönemden tutun
İskandinavya müziklerine, operetlerden ortaçağ müziklerine, Osmanlı
müziğinden şansona kadar açılıyor yelpaze. Bu yelpaze içinde 10
yılda her kesimden, meslek dalından 728 kişi, 698 program yaptı. Şu
anda her hafta 154 programcı 122 program kotarıyor. "Mesela bir
taksi şoförü, altı ay 'Dikiz Aynasından' diye bir program yaptı.
Kulak burun boğaz uzmanı olan bir profesör de, Bach'ın 250.
yıldönümünde dört buçuk sene Bach üzerine her hafta program yaptı.
Gençken yeni bir plak çıktığında birkaç arkadaşımı toplar, birlikte
dinlerdik. Şimdi biraz daha fazla insanla yapıyoruz yani.
Programcılardan kimse bir kuruş almadı hatta onları sömürdüğümüz
oluyor, CD'lerini kendileri almanın yanında arşive hediye eden
insanlar var" diyor Madra. Konuştukları konular da düşman başına
denecek türden: İklim değişikliği, sürdürülebilir kalkınma,
felsefe, çocuk hakları, kadın meselesi, 6-7 Eylül Olayları, Irak
Savaşı, Sabra Şatila katliamı, 15-16 Haziran yürüyüşleri, Cemal
Reşit Rey'e kadar her şey. Yani hem biyolojik çeşitlilik var hem de
ana akım medyanın pek de meyletmediği konular. "10 yıl boyunca
dinleyicinin ruhunu karartmak, intihara sevk etmek pahasına bu
yayını sürdürdük" diyor Madra. Mesela 99 depreminden sonra 60 gün
kimsenin radyodan çıkmadan ihtiyaçlarla insanları buluşturduğu
dönem en gurur duyduklarından. Ayrıca minicik mekânları 10 yıl
içinde yaklaşık 10 bin konuk ağırladı. Naom Chomsky'den Robert
Fisk'e, Hasan Cemal'den Gilberto Gil'e, Yaşar Kemal'den İbrahim
Ferrer'e, Manu Chao'dan Tarık Ali'ye, Aykut Kocaman'dan Arif
Mardin'e, Jose Bove'den Kazım Koyuncu'ya kadar... Ve dahası; 68'le
ilgili olarak açtıkları Magnum sergisi, iki defa düzenledikleri
müthiş eğlenceli ve keyifli olan müzik şenlikleri, konferanslar,
paneller, partiler, son dönemde başladıkları adamakıllı radyo
tiyatroları... Şimdi de herkesi 3 Aralık'ta Türkiye'de ilk defa
yapılacak ilklim değişikliğine karşı gösteriye davet etmekle
meşguller. Yataklık yapmaktan hoşnutuz elbet!
Kaçık programcıya kaçık dinleyici
Genel dinleyici profili eğitim ve gelir düzeyi yüksek olanlar ama
bunun yanı sıra taksi şoförleri de var, beni unutmayın diye telefon
eden bakkal da. Evde ve arabada dinlenme eşit. Ayrıca kadın erkek
dinleyici eşitliği de var. Son araştırmalardan birine göre günlük
dinleyici oranı 45-60 bin arasında, bir önceki gün dinleyicisi 80
bin. Programcılar "kaçık" olunca dinleyiciler de imama uyuyor
elbet. "Jew's Harp diye bir alet var, bir programda bunu kullanan
bir grubun parçasını çaldım. Biri telefon etti, bunun ne olduğunu
biliyor musun? Yahudi ya da çene arpı deniyor, az kullanılan,
kökeni bilinmeyen bir şey. Bir tartışma başladı dinleyiciler
arasında, birisi bir CD gönderdi. Jew's Harp konçertosu!" diyor
Madra ve devam ediyor: "Bilgi ve deneyim paylaşımı var, bizim için
en heyecanlı yanı. Radyolara eğlence mecrası olarak bakılıyor,
dolayısıyla da dünyanın en fazla eğlenen ama en az bilgilenen
toplumları ortaya çıkıyor. Bunun böyle olmaması için çalışıyoruz".
Durum interaktifi çoktan geçmiş, gece çalınan müzikleri tanıyanlara
sabah tost ve ayran ısmarlayan programcılar bile var.
En son dinleyiciler para pul meselesine de el attılar. Çünkü bu 10
yıldır Açık Radyo'nun en öldürücü derdi paraydı. Önceleri reklam
alamamak, sonra krizler süründürmüş, hâlâ da süründüklerini
söylüyorlar. Geçen yıl katkı kampanyası başlatmışlardı.
Dinleyicilerin 100 ya da 50 YTL vererek bir programa sponsor
olacağını ve programın başında ve sonunda adlarının söyleneceğini
duyurmuşlardı. Geçen sene tam 2,500 kişi isterse kuruş vermeden
dinleyeceği programlara sponsor oldu, bu sene de sayı aynı. Neyse
şu aralar reklam gelirleri çok fena değil, giderleri aşağı yukarı
karşılıyor. Ama tabii ki yeni tekliflere açıklar. Teklif yapmak
için durumu tekrar tartmak istiyorsanız, bu pazar saat 14.00'te
94.9'u ayarlayın ve 10. yaşları için "Neler yapmışız" şiarıyla
hazırladıkları radyo belgesellerini dinleyin. Gri arabanızda da
olsanız, düğmeyi açın!