Acelesi olan masaya gelir
Abone olAnkara'da ABD'nin ekonomik anlaşmazlığı çözüp, askeri konuları oldu bittiye getirmek istediği görüşü hakim.
Hürriyet yazarı Sedat Ergin Türkiye ile ABD arasındaki
ilişkilerde Türkiye'nin attığı son adımı ele aldı. Türkiye ile ABD
arasında Irak'a ilişkin olarak sürmekte olan pazarlığın ekonomik
pakette kilitlenip, Amerikan tarafının askeri konuların görüşüldüğü
müzakerelerden çekilmesi Ankara cephesinde ciddi bir rahatsızlığa
yol açmış bulunuyor. Rahatsızlığın gerisinde, bu müzakerelerde de
sıkça Amerikan tarafına yöneltilen şu sorunun içeriği yatıyor:
‘‘Madem kargo gemilerinin Türk limanlarına yanaşmasının büyük bir
aciliyet taşıdığını söylüyorsunuz, o zaman sizi yakından
ilgilendiren askeri konuları sonuçlandırmaktan neden kaçıyorsunuz?
Bu nasıl bir aciliyet?’’ ASKERİ MUTABAKAT ‘OLMAZSA OLMAZ’ Türk
heyetine Büyükelçi Deniz Bölükbaşı, Amerikan tarafına ise ABD
Dışişleri'nin askeri-siyasi işler bölümünden Büyükelçi Marisa
Lino'nun başkanlık ettiği görüşmeler geçen hafta cuma günü
başlamıştı. Bu görüşmeler Amerikan birliklerinin savaş öncesinde
Türkiye'ye gelişi, savaş aşamasında Irak'a geçişleri ve ayrıca Türk
ordusunun Kuzey Irak'a girişinden sonra bu bölgede iki taraf
arasında yapılacak olan işbirliğine ilişkin harekát esaslarını
önceden kurallara bağlamayı hedefliyor. Müzakereler sonucunda iki
taraf arasında bir ‘‘Mutabakat Muhtırası’’ (Memorandum of
Understanding) imzalanacak. Bu metnin imzalanması ABD'nin Irak
savaşına başlayabilmesi için hayati bir önem taşıyor. Çünkü,
TBMM'de ABD birliklerinin gelişine izin veren bir tezkerenin kabul
edilmesi tek başına yeterli değil. Ayrıca, bu muhtıranın da
imzalanıp yürürlüğe girmesi gerekiyor. GÖRÜŞMELER NEDEN SERT
GEÇİYOR? Gelgelelim, önceki günkü kopmadan önce yaklaşık bir hafta
süren bu görüşmeler, iki tarafın müzakere pozisyonları arasındaki
farklılıklar nedeniyle zaman zaman oldukça sert bir hava içinde
geçti. Pek çok konuda anlaşmazlık çıktı. Örneğin, ABD'nin
Türkiye'de yapacağı askeri alımlara uygulanacak vergi rejiminden,
Amerikalı askerlere verilecek kimlik kartlarının finansmanına kadar
pek çok başlıkta sorun yaşandı. Türk tarafı, başlangıçta 15 bin
dolar kadar tutabilecek kimlik kartlarının bedelinin karşılanması
için bir talepte bulunmamıştı. Amerikan tarafı, kimlik kartlarının
Türk tarafınca ödenmesini isteyince, Türk tarafı tepki gösterip
‘‘Kartların finansmanı Amerikan tarafından karşılanır’’ şeklinde
bir hükmü metne koydurdu. Özellikle ABD birlikleri için yakıtın
indirimli tarifeden satılmasının talep edilmesi Türk tarafını ciddi
bir şekilde rahatsız etmiş. Bu çerçevede ‘‘Böyle indirim hesapları
yapmak pazarlık olmuyor mu?’’ sorusu yöneltiliyor. Ancak asıl
rahatsızlık, Amerikan tarafının harekát esaslarına ilişkin bazı
temel konulara ilişkin formülasyonları bir türlü metne koymaktan
uzak durmasından kaynaklanıyor. ASIL SORUN KUZEY IRAK Türk ve
Amerikan askeri makamları arasında daha önceden yürütülen
görüşmelerde belli zımni mutabakatların şekillenmiş olmasına
karşılık, iş bu anlayışların muhtıraya dökülmesine geldiğinde
Amerikan tarafı geri çekiliyor. Bir de hálá pürüzlü olan konular
var. Bunların başında, ABD'nin Türk Ordusu'nun Kuzey Irak'taki
faaliyetine ilişkin çekinceleri geliyor. Amerikan tarafı, Türk
ordusunun faaliyetini daha çok insani yardım, göçün önlenmesi gibi
görevlerle sınırlama çabası içinde gözüküyor. Buna karşılık, Türk
tarafı, geniş bir hareket serbestisine sahip olmak istiyor. Üst
düzey bir Türk yetkili, ‘‘Amerikalıların dediğini kabul edersek
Kuzey Irak'ta PKK unsurlarıyla karşılaştığımızda kendilerini sadece
seyretmemiz gerekecek’’ diye konuşuyor. Kürt grupların
silahlandırılması ve savaş sonrası dönemde bu silahların geri
alınmasının Türk askerlerinin gözetiminde yapılması konusu da hálá
boşlukta. Keza, Türkmen grupların çatışmalarda kendilerini
koruyabilmek için askeri açıdan sınırlı bir şekilde donatılmaları
yolundaki Türk talebine de Washington'un sıcak bakmadığı
anlaşılıyor. GEMİLER BEKLEMEYE DEVAM EDER Mİ? Amerikan tarafı,
görüşmelerde sıkça ‘‘Gemiler yola çıktı’’ diyerek, Türk tarafını
zaman baskısı altına sokmaya çalıştı. Durumun aciliyetinin bu
şekilde vurgulanması üzerine Türk tarafı da şu mesajı verdi:
‘‘Gemiler yola çıkmış ve Türk sahillerine varmış olabilir. Ancak bu
müzakerelerde bir anlaşmaya varılamadığı takdirde, gemiler
beklemeye devam eder...’’ Gelinen noktada, Amerikan tarafının önce
ekonomik paketteki anlaşmazlığı çözüp, ardından askeri konular için
masaya dönmeyi planladığı anlaşılıyor. Ancak, bu takdirde de Türk
tarafının yine ‘‘Gemileri bir an önce boşaltmamız gerekiyor’’
şeklinde daha sıkışık bir baskının altına sokulması muhtemel.
Ankara, Washington'ın böylelikle son aşamada askeri paketin
müzakeresini de aceleye getirmek istediği değerlendirmesini
yapıyor. Ancak, TBMM'den karar çıksa, ayrıca ekonomik anlaşma
yapılsa bile son söz yine de askeri anlaşma metninde söylenecek.
Unutmayalım, imza atılması gereken bir de siyasi anlaşma var.