Aç kapıyı Veysel Efendi, Fener'in maçı var
Abone olHababam Sınıfı'nın oyuncularının konuk olduğu Fenerbahçe tribünlerinden Gazeteci Alpaslan Akkuş, efsanevi filmin kahramanları ve bugünün Fenerbahçesi arasındaki benzerlikleri yazdı.
Cumartesi akşamı o melodi odanın içini kapladığında kendiliğinden bir tebessüm belirirdi yüzlerde.
Ya sobanın üzerinde kestane, ya tencerede mısır, belki leblebi üzüm, belki çekirdek. Ele avuca sığmaz çocukların hikâyesini kat takıla katıla gülerek, kâh o melodi yavaşladığında gözyaşlarımızı battaniyenin altına saklayarak izlerdik.
Kural tanımaz, haylaz, otorite düşmanı hababam.
Yakışıklısı, tombulu, zengini, fakiri, cin fikirlisi, kıt zekâlısıyla hepimiz, Türkiye’nin sınıfı.
Kadıköy’de arz-ı endam etti dün akşam bir kısmı.
O melodi yayıldı tribünlere.
Hababam’ın haylaz çocukları, son yılların her gün kulağı çekilen, tek ayaküstünde bekletilen çocuklarıyla buluştu.
Tribünde siyaset yapıyormuşsunuz, yaptırmaaam, parkta slogan atıyormuşsunuz, attırmaam, Berkin’li Ali İsmail’li pankartlar açıyormuşsunuz, açtırmaam, uyarıları karşısında bildiğini okuyan çocuklarla.
'Hepsi biraradaydı'
Güdük Necmi filmde Ali İsmail’le yaşıttı.
Yaramaz abileri ceza alıp tek ayak üstünde durduğunda karşılarına geçip sırıtan velet Berkin’e emsal. Hepsi biraradaydı dün.
Çocuklar öldürülmesin, maça da gelebilsinler, dedi Okul Açık tribününün müdavimleri.
Ali İsmail’i andılar her maç olduğu gibi.
Mefailün failüncü hocaya Gençliğe hitabe dersi verenler de oradaydı. Sahadakiler de yaramazlık yaptı epey.
Emenike tereyağını dolaba saklayan İnek Şaban’a benzedi iyice.
Sow taksiti ödenemeyen gözlüklü çocuk gibi ağladı, ağlattı.
Bir ara Gökhan penaltı yaptırınca o müzik çaldı ama gece Hafize Ana’nın zilinden sonra gelen o neşeli tınılarla bitti.
Hababam gibi yan sınıftaki çarşılı çocuklara da arka bahçede top oynamayın dendiğini öğrendik ses kayıtlarından.
Bir küçük farkla oldu her şey.
'Mahmut Hoca aradı gözler'
Hababam sınıfının da okulun diğer haylazlarının da ensesine çöken disiplin timsali Mahmut Hoca’ydı. Burada tüm yasakları getiren müdür oldu. Bir Mahmut Hoca aradı gözler. “Ben eğitimciyim” diyerek elini kalbine götürecek, “Çocuklarımı ezdirmem” diye feryat edecek bir Mahmut Hoca.
Yıllardır evinde sessiz sedasız yatıyor Mahmut Hoca. Hiç göremiyoruz artık, ama orada olduğunu bilmek bile iyi geliyor bize. İçimizdeki haylazı hatırlatıyor bize, paylaşmayı, vicdanlı olmayı.
Kuralların insanla başlayıp insanla bittiğini, gücün sınırlarının vicdanla çizildiğini hatırlatıyor.
3 Temmuz sabahı Fenerbahçeliler, o operasyonun arkasında olduğunu düşündükleri herkese seslenirken bunu söylüyordu işte.
'Dersi ormanda yaparız'
İsterseniz okuldan atın bizi, dersi ormanda yaparız, isterseniz en ağır tek ayak üstü cezasını verin, çekeriz.
Ama hababamı ehlileştirmeye çalışmayın.
Şimdi ülke yakın tarihin akışını belirleyecek bir seçime hazırlanıyor.
Herkesin oyu kendine. Sonuçta seçmen kimleri isterse onları oturtacak koltuklara.
Ama ilçeleri, kentleri, ülkeyi yönetenler unutmasın ki; bu insanların hepsi Hababam Sınıfı ruhuyla büyüdü.
Futbol sokakta güzel, arka bahçede iki taş arasında.
Kendi kurallarıyla güzel futbol.
Bazen tüp kamyonu yoldan geçerken ara verilse de doğal halinde keyifli bu ayak topu.
Ya kendi haline bırakırsınız, ya da uzaktan ayarıyla oynamaya çalışırsanız, çocuklardan duyacaklarınıza katlanırsınız.